KUTSAL GEOMETRİ; KODLAR ÇÖZÜLÜYOR

single romanesco vegetable isolated on white

Yazar: Danielle Parla        Doğaya baktığımız her yerde karşımıza çıkabilen gizli geometri, doğanın güzelliğinin ve içimizdeki kutsal alanın değerini bilmemiz için verilmiş bir fırsat. Kimse doğanın nefes kesici güzelliğini inkar edemez. Cetvel ya da model olmadan orijinal olarak doğan bir renkler ve desenler senfonisi,  bir deniz kabuğunu, bir çiçeğin üzerindeki desenleri, arı kovanını ya da kar tanesini düşünün. Doğanın geometrik desenleri ve tasarımları sanatçılara, astrologlara, mimarlara ve filozoflara tarihin her döneminde tarif edilemeyen bir ilham verdi. Doğadaki zarif formların matematik dünyasındaki köklerinin izini sürmek insanı büyülüyor.

Sanat, felsefe ve matematik birleşerek şimdi kutsal geometri adını verdiğimiz bir sistemin varlığını fark etti. İnsanlık tarihinde pek çok kültür, uzayın ve zamanın içindeki bu geometrik formları fark edip, onu kültürel ya da dini bir değer haline getirdi. Modern bilim ve astronominin babası Galileo, şöyle yazar “Evrenin kitabı matematik dilinde yazılmıştır; üçgenler, daireler ve diğer geometrik figürlerden oluşur,” Kutsal geometri doğanın her yanında gözümüze bu kadar fazla çarpıyorken, evrenle ilgili merak ettiğimiz diğer sırların cevabını bulmak için onun yardım edebileceğine inanmak hiç de zor değil.

Flower Of Life Rainbow Colors
Flower Of Life Rainbow Colors

Bildiğimiz bütün yaşam türleri zamanın başlangıcından beri gelen geometrik kodlardan oluşmakta ve insanlık tarihi boyunca medeniyetler doğanın içindeki bu tasarımı gözlemleyip kullandılar. Bizden önceki insanlar dünyanın bugüne kadar gördüğü en saygın yapıları meydana getirirken hayal etmesi zor zahmetlere katlandılar. Stonehenge’deki neolitik kalıntılar, Gize piramidi ve dünyanın her yerinden pek çok tapınak, katedral ve cami gibi yapılar aslında insan kadar doğanın imzasını da taşıyor.

Rönesans sanatçısı ve bilim adamı Leonardo da Vinci, filozof ve matematikçi Pisagor, astronom ve matematikçi Kepler gibi isimleri bu desenlerin sembolik ve felsefi temellerini bildiğinizde daha fazla takdir edeceksiniz. Pek çok kişiye göre bu sembol ve desenlerin içimizdeki huzur ve farkındalıkla bir ilişkisi var. Bahsettiğimiz bilgelere göre de doğadaki bu kutsal kodlar ruhun geometrisi ve farkındalığın derin gizemiyle çok alâkalı.

2500 yıl kadar önce, Antik Yunan’daki okullarda üç boyutlu geometrik formlardan yalnızca beş tanesinin mükemmel olduğu ve bu beş formun fiziksel yaradılışın çekirdek modelleri olduğu öğretilirdi. Yunan filozof Platon’un ismi verilen beş düzgün çokyüzlüye Platon Çok yüzlüleri denir. Timaeus adlı tezinde Platon bu çok yüzlüleri ve onların elementlerle ilişkisini anlatmıştır. Şekillerden dördünü doğada bulunduğunu iddia ettiği dört elementin arketipi olarak açıklamıştır. Platon’a göre dört şekil ateş, su, hava ve toprağı simgelerken geriye kalan şekilse hayatın kendisini simgeler. 1980’lerde Profesör Robert Moon, Chicago Üniversitesinde protonlar ve nötronların hatta periyodik tablodaki elementlerin bile bu beş ana geometrik form ve fiziksel dünyadaki her şeyle bağlantılı olduğunu ortaya çıkardı.

Dome of a Mosque
Dome of a Mosque

Buradan çıkarılabilecek sonuçlardan biri; doğadaki her şeyin ve bütün yaşamın kaynağı geometrik bir dilde saklı ve bu formlar uzaydaki enerji akışını simgeliyor. Farklı şekillerin farklı enerjik etkiler yaptığı bilinen bir gerçek. Bu formların doğasını ve birbirleriyle olan ilişkilerini araştırırken insan evrenin bilimsel, felsefi, psikolojik, estetik ve mistik yasalarının iç yüzleri hakkında daha fazla şey öğrenme fırsatı bulabiliyor.

Bilimin tarih öncesi dönemlerde açıklamaya çalıştığı gibi kutsal geometri, yaradılış enerjisinin kendisini ve diğer her şeyi meydana getiren ve birleştiren modelleri keşfediyor. Geometrik ve matematiksel oranlar, uyumları aynı zamanda müzik, ışık, kozmoloji gibi alanlarda da bulunurken bir ya da daha fazla geometrik şeklin doğadaki her şeyin temelinde olup olmadığını düşündürüyor.

Fizikçiler bir zamanlar varoluşun özünün madde olduğunu düşünmekteydi. Şimdi uzay ve zamanı oluşturan matrisin esnek bir geometrik enerji sistemi olduğu biliniyor.

Bugün modern bilimin gözüyle doğanın girift kalıplarına, enerjinin dinamiklerini anlamak ve teknolojik ilerleme için gereken ilhamı almak üzere bakıyoruz. İster altı ister altmış yaşında olun kutsal geometri keşfinize başlamanın en iyi yolu bir çember. İçinde tuttuğu olağanüstü potansiyelle, bir çember sadece bir çember değildir. Her şeyden önemlisi bir çemberin başlangıç ve bitiş noktaları yoktur. Merkeze aynı uzaklıktaki noktalarda devam eden bir yapısı vardır. Çember ya da küre evrenimizdeki pek çok şeyin tasarımında bulunmaktadır. Atomlar, hücreler, tohumlar, ay, güneş ve bizim gezegenimiz; dünya.

Working bees
Working bees

Kürenin basitliğindeki mükemmellik inkar edilemez ve bizleri daha yüksek farkındalık hallerine getiren hareketleri düşünürseniz çember hep merkezdedir. Mistik bir Sufi ritüeli olan ve insanın spiritüel yolculuğunu konu alan, küçücük hücrelerden bütün kozmoza evrendeki her şeyin evrimi ve uyumunu simgeleyen Sema’da, dervişler evrenin mükemmelliğini, yaratıcının varlığını ve büyüklüğünü anmak için dönerler. Muhtemelen çocukken oynadığımız oyunların çoğunda daireler çizerek dönmemiz de bu formun bize istemsizce hissettirdiği huzurdan kaynaklanır.

Spiraller, deniz kabuğundan genişleyerek yıldızları ve gezegenleri oluşturan galaksilere kadar pek çok yerde görülebiliyor. Varlığın kendisi zamanın ve uzayın olmadığı bir yerde gerçekleşiyor, boyutsal evrene Golden Mean spirali (altın oran spirali) denen çok boyutlu bir yapıdan geçerek geliyor. Altın oran spirali üzerine meditasyon yapmak, başlangıcı ve bitimi olmayan bir ‘sessiz tanığın’ sezgisel dünyasıyla uyumlu bir frekansta, derin bir sessizlik ve sükût içinde, uyumsuz his ve düşüncelerden uzaklaşmak ve halihazırda içimizdeki ve dışımızdaki her şey hakkında farkındalığımızı arttırmamızı sağlıyor.

Binlerce yıldır Golden Mean Spirali kutsal mekanların tasarımlarında bağlanma enerjisini arttırması amacıyla kullanılmış. Altın spirale bir başka yaklaşım olan Fibonacci spirali de salyangoz kabukları, yaprak desenleri gibi sayısız yerde görülebilir.

Alman psikolog, felsefe ve matematik meraklısı Adolf Zeising, altın oranın sadece sanat eserleri değil bitkilerin dünyasında, hayvan anatomisinde ve kristal geometrisinde bulunduğunu ortaya çıkarttı. Altın oranın güzelliğini ortaya çıkardıktan sonra Zeising bunun evrensel bir yasa olarak işlediğini söylüyor. “Doğa ve sanattaki formlarda aranan güzellik ve tamlık, nüfuz eden  olağanüstü spiritüel ideal, tüm yapılar, oranlar, kozmik ya da bireysel, organik ya da inorganik, akustik ya da optik var olan her şey en bütünsel en saf halini buluyor.”

Kutsal geometrinin Platon çokyüzlüleri ve altın orana eklenebilecek bilinen iki diğer şekli Yaşam Çiçeği ve Metatron Küpü. Yaşam Çiçeği birbiriyle örtüşen en az yedi çemberden oluşuyor ve Abidos’taki Osiris Tapınağı’nda kırmızı toprak boyasıyla taşlara kazınmış halde, İspanya Kordoba’daki bir Roma tapınağında, Irak’taki Dur-Sharrukin sarayının kapılarında görülüyor. Pek çok kişi Yaşam Çiçeği’nin spiritüel bir anlamı olduğuna, uzay ve zaman hakkındaki varoluşsal sırların bulunduğu Akaşik bir bilgi sistemi olduğuna inanıyor.

Spiral fern leaf uncurling
Spiral fern leaf uncurling

Yaşam Çiçeği’nden türetilmiş olan Yaşam Meyvesi ise on üç çemberden oluşuyor ve evrenin planı ya da şemasını simgelediğine inanılıyor. Yaşam Meyvesi’ni oluşturan on üç çemberin merkez noktaları birleştirildiğinde oluşan 78 çizgili form ise Metatron küpü olarak biliniyor. Methatron küpü Platon’un bahsettiği beş ana şekli (beş köşeli yıldız da dahil olmak üzere) barındırıyor. Bu beş şekil ve bunlardan türetilen kombinasyonlar evrendeki her fiziksel varlığın geometrik temelini oluşturuyor.

Bu kutsal matematiksel formüllerin zorluğundan dolayı umutsuzluğa düşmeye ise hiç gerek yok. Bu formlardan yola çıkarak meditasyon yaptığınızda ya da doğada ve evrendeki yansımalarını takip ettiğinizde var olan her şeyin birbiriyle etkileşim halindeki bu geometrik kodlardan geldiğine tanık olacaksınız.  Hiçbir zaman görünmeyenin gücünü hafife almayın ve onun bilinçaltımızda yansıyıp daha yüksek enerji frekanslarına ulaşmamız için ilham verebileceği ihtimalini unutmayın. Kutsal geometriye böyle yaklaştığınızda kendinizi ve çevrenizdeki her şeyi daha yakından tanıma imkanınız olacak.