YILLARCA KÖK SALAMADIM “LİNET”

Askerliğini yapmış bir assolist, mutfakta hünerli midir? Bu ilginç sorunun muhatabı tabii ki Linet ’ti. Linet ’i nasıl tanımlarsın derseniz; renkli diye cevaplarım. Renkli ve farklı bir kadın. Mesela; bir bakmışsın havalı bir assolist, bir bakmışsın komik bir kız çocuğu. İçinden hangisinin çıkacağını ise paşa gönlü biliyor. Duygularını coşkulu yaşayan, ne istediğini bilen, net ve bence tuttuğunu da koparan bir kadın. Yine de şeffaf duvarları var. Şarkı söylerken yaptığı gibi şaşırtmayı seviyor insanı. Aşk kadını olduğunu söylüyor, bence de o bir aşk kadını. Yani yemeği sade sevmemek gibi, baharatlı seviyor hayatı.

Mutfakta nasıldı derseniz; pek hünerliydi, pek yakıştı derim. Çekimimize şıkır şıkır geldi, kocaman makyaj çantasını açtı, makyajını tazeledi, önlüğünü taktı, şöyle bir aynaya bakıp, saçlarını savurdu, sonra girişti dolma yapmaya. Bir taraftan dolma doldurdu, bir taraftan şarkı söyledi, bir taraftan da eğlenceli pozlar verdi. 5 yaşında sahneye çıkması ile başlayan süreçten, askerliğine, Türkiye’den gitmesine, geri gelmesine, aşka bakış açısına, dostluklarına kadar birçok şeyi konuştuğumuz röportajımız ve eğlenceli çekimlerimizde başka bir Linet ile karşılaşacaksınız.

Çok küçük yaşta sahneye çıktığını biliyoruz. 5 yaşında sahnede olmak, sanatçı bir annenin kızı olmak sanırım zordur. Sen o günleri nasıl hatırlıyorsun? Ya da o günleri yaşamış olmak, bugününe nasıl etki etti?
Geçmişi irdelemem, hep önüme bakarım. Her şey hızlı değişiyor. Sadece bazen yolculuk yaparken, dinlenirken gözümü kapattığımda; ‘vay be ne yol kat ettin’ diyorum. Mutlu oluyorum, şükrediyorum. Tabii o günleri yaşamak zordu. Hayatta insana hiçbir şey hazır, havadan gelmiyor. Ne yapmak istiyorsanız, kendinizi ona adamak zorundasınız.IMG_0036Biraz ailenden bahseder misin? Nasıl bir anne, nasıl bir baba biraz anlatır mısın?
Babamı erken kaybetmişiz, babasız büyüdüm, hiç hatırlamıyorum. Annem, abim, ablam ve ben vardık. Allah uzun ömür versin, abim hep yanımızdaydı. Soframızın başında abim otururdu. Benim erkek figürüm abimdir. Aramızda 12 yaş var. Zorlandığım noktada aradığım kişidir. Annem hem anne hem baba oldu. Ailemle kendimi çok zengin ve mutlu hissediyorum.

Göç etmiş bir ailenin kızısın. Kök salamamak zor bir şey. Hayatının o tarafından bahseder misin?
Evet, gerçekten zor birşey. Yıllarca kök salamadım. Adım Türkçe’de sürgün demekmiş. Hayatımda o sürgünü çok yaşadım. Son 10 senedir hayatım bir yere kök salarak geçiyor. Şükür ki bunu Türkiye’de yapabildim. Büyüdüğüm yer burası, kendimi en iyi bu topraklarda ifade edebiliyorum. Annem gelenekçi ve çok otoriter bir kadındır. Her zaman beni korudu, kolladı, kızımı kimseye yem etmem dedi. Bana her zaman ön planda olacak olan sesin diyordu. Annem de sanatçı ve egomu kontrol altında tutmayı bana o öğretti. ‘Kızım bu işi yapıyorsan, esnaf olman gerekiyor çünkü o insanlar seni görmeye, dinlemeye geliyorlar, mutlu etmek senin görevin’ der. Ben 5 yaşında annem sayesinde sahne aldım ve onun terbiyesi ile büyüdüm. Çok çabuk büyüdüm.

Kendini ve sesini nasıl keşfettin?
Kendimi keşfetme gibi bir fırsatım olmadı. 3 yaşındaydım, anaokulunda sürekli, kendimi sınıfın ortasında bulurdum ve bana hep şarkı söyletirlerdi. Türkçe şarkı söylerdim, İbranice’yi okulda öğrendim, bilmiyordum. Sesime herkes şaşırıyordu. Küçücüktüm, sahneden inerdim insanlar ‘ayy tüylerimiz diken diken oldu, nasıl bir sesin var’ diyorlardı. Ama sesinin güçlü olması bir şey ifade etmez, önemli olan duygulu olması.IMG_0056Sanat yaşamında unutamadığın birçok an vardır. Gözünü kapattığında ne geliyor aklına?
Valla çok uzak bir yere gitmiyorum çünkü 30 – 35 senelik sanat hayatımda ilk defa 18 Mart 2016’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde ilk bireysel konserimi verdim. Çok heyecanlandığım, programlardan mutlu ayrıldığım oldu ama orada yaşadığım tecrübeden sonra bu kadar yıl bunu beklemek zorunda mıydım dedim. Neden olmadı bugüne kadar diye çok içerledim. Verimli olduğum sürece, sahnede olmak istiyorum. Bıraktığım zamanda da, anılarda güzel bir ses bırakmak istiyorum. O konserde ayaklarımın yerden kesilip, havalandığını hissettim hem de bu kadar geç olduğu için hüzünlendim. Ama her şeyin bir zamanı var diyip kabullenmek zorundasın. İstemesem de gece kulüplerinde çok sahne aldım, yoruldum. Açık havada 2000 kişiye ulaştığınız zaman, sahne boyutun da, gösterin de, sesinin aralığı da ona göre oluyor. Mesela 6 dilde şarkı söyleyebiliyorum.

Hiç playback yapmamışsın öyle mi?
Bir kere yaptım ve çok mutsuz oldum..

Kendini dinler misin? Mesela dertlendiğin zaman kimi açıp dinliyorsun?
Kendi kendime şarkı söylediğimde duymuyorum. Sustuğumda kafamın içinde sürekli müzik çalar. Rüzgarın sesinde bile müzik duyarım. Dertlendiğim zaman müzik dinlemiyorum. Dertlenmeye vakit bulmuyorum. Kendime acımayı sevmem, dertli moda girdiğim anda da hemen çıkmaya bakarım. Herkese tavsiyem budur, bardağın dolu tarafına baksınlar. Boş tarafa bakmak en kolayı.

Kaç dil biliyorsun?
6 dil biliyorum. İbranice, İspanyolca, İngilizce, Yunanca, Arapça ve Türkçe. Arapça ve Yunanca anlıyorum. Diğerlerine hakimim. Her gün yabancı bil dilde birkaç kelime öğrenmeye çalışırım.

Türkiye’de sanatçıların dünyaya açılma meselesi çok konuşulur ya, sen 6 dil bilerek açılamıyorsan diğerleri ne yapsın diyebilir miyiz? Ya da bu tamamen doğru pazarlama işi mi?
Evet, önemli olan strateji ve doğru pazarlamadır. Hem bir azınlık olarak hem de gururlu bir Türk olarak hangi dilde olursa olsun hiç fark etmez, Türkiye’yi Eurovision’da temsil etmek en büyük emelim. Yurtdışı meselesine gelirsek de; ben Amerika, Avrupa’da değil Ortadoğu’da bilinen bir isim olmayı isterim. Türkiye’yi daha çok sıcak ülkelerde temsil etmeyi isterim açıkcası.

Birazcık da yeni projelerinden bahseder misin?
Çeşme’de Sinema Senfoni Orkestrasıyla beraber yapacağım konserler var. Harbiye’de konserimiz olacak ama tarihi henüz belli değil. Akdeniz’de yaz boyunca büyük sahnelerde yer alacağız. İzleyicileri sürprizler bekliyor.IMG_0110Komik bir kadınsın. Assolistler genelde ağır durur. Komik assolist olur mu? Devir nereye doğru değişiyor?
Ben hayatı gerçekten tiye alıyorum. Ben şişmanken de kendimi tiye alıyordum. Bugün yaptığım muziplikler de kendi hayatım, en çok kendi hayatıma gülerim. Dinleyicimle de şakalaşmayı seviyorum. Sahneden, kel dinleyicime bakarak, “saçın yüzüme değse” diye şarkı söylüyorum. Gülmeyi, espri yapmayı çok seviyorum. Devir, samimi ve doğal bir yere doğru gidiyor.

Komik bir kadınsın ama askerliğini yaptığın da belli. Ters kroşe nereden gelir belli olmaz bir halin de var. İsrail’de kadınların askere gittiğini biliyoruz. Bize bu durum ilginç geliyor tabii, biraz anlatsana.
17 yaşından itibaren İsrail’de askere alıyorlar ve her kadının askerlik yapması mecburi. Bir dönem Türkiye’ye teskerem ile girip, çıkıyordum. Askerliğimi 3 ay kısa dönem yaptım.

Silah kullanmayı biliyor musun?
Tabii biliyorum.

Hayattaki en büyük amacın ne?
Çocuk sahibi olmak. 41 yaşındayım. Hayırlısıysa olsun istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Kendi çocuğumu yetiştirmeyi isterim çünkü katabileceğim çok şey var.

Aşk konularıyla ilgili konuşurken çok temkinli duruyorsun. Bunun ardında büyük hayal kırıklıkları mı var?
Çok taviz verdiğimiz zamanlar oluyor, aşık olduğumuz süreçlerde, biri bin görüyoruz. Daha doğrusu balık burcu kadınıyım ve 20 – 30’lu yaşlarımda öyleydim ama artık ayaklarım yere basıyor.

Çok mu kırıldın aşk için?
Kırılmadım, aydım. Abarttığın kişiye bir bakıyorsun fos, hiçbir şey yok sıfır. Benim bildiğim şöyle birşey var; ederi kadar birisine değer vermek gerekiyor. Fazlasını verdin mi her şey bozulur.IMG_0149Gerçekten aşık olduğun zaman nasıl bir kadın oluyorsun?
Şimdiye kadar hayatıma giren adamlar hesap mı yaptı bilmiyorum ama ne zaman ben tamam desem, onlar hop kendini çekmeye başlıyor. Mesaj atıyorsun 2 saat sonra cevap veriyor ve bunu bir hesapla yapıyor. Ben samimiyeti seviyorum. Ama her şeyin karşılıklı olması lazım. Dilerim, gerçekten aşık olacağım insan da bana aşık olur. Aynı ısıda devam edelim. Fark etim ki; aşık olmadan bir ilişki yaşayamıyorum.

Aşk uğruna büyük çılgınlıklar yaptın mı?
Bir kere birisine ilk görüşte aşık oldum. Onun için yaşadığı ülkeye gittim, ona tepeden inme sürpriz yaptım. İlk ve sondu. Çünkü hayal kırıklığına uğradım ve bir daha yapmam.

İstanbul nasıl bir yer senin için?
İstanbul New York gibi, herkes burada, iyisiyle, kötüsüyle her şey burada. Herkes gibi iyi taraflarını da, kötü taraflarını da çok iyi biliyorum. Artık maalesef bunu kabullendik. Işınlanamıyacağımıza göre trafikte kalacağız. Bütün işlerimi yürüyerek halletmek istemiyorum ama çok zor.

İsrail’deyken İstanbul’un en çok neyini özledin? Bildiğim kadarıyla 7 sene İstanbul’a hiç ayak basmadın.
Denizini, trafiğini, o pis kokusunu bile özledim yani.

Bir şeye mi kızıp gittin?
Evet. Herkes işimi iyi yaptığımım söylüyordu ancak hayatımda hiçbir şey ilerlemiyordu. Ve sonunda demek ki benim özel bir durumum yok diyerek savaşmamaya karar verdim. Herkes bir köşeyi tutmuş, sana ekmek de vermiyor, yedirmiyorlar yani paylaşmak denilen birşey yok. Herkes birbirini yiyor, sıkıldım ve ben bunu görmek istemiyorum dedim. Çok naif ve kırılgan bir yapım var. Kimseyi rahatsız etmek istemem, zorla hiç kimseye birşey yaptırmak istemem. Ben insanların içine su gibi akmayı seviyorum.IMG_0209

Artık Linet bir güç müdür?
Evet. Emin olun insanlar, benim sesimi, müziğimi seven insanlar yeter artık Linet var dedi. Sosyal medya bana çok destek bir mecra oldu çünkü orada halkın desteğini görüyorum. Ben tepeden güç alarak bugünlere gelmedim. Dinleyenler beni yukarı çıkardılar. İstemeyenler de beni mecbur kalıp, kabul ettiler.

Hiç mi dostun yok bu camiadan?
Dost demeyelim. Arkadaş, tanıdık var. Ben şunu öğrendim ki hiç kimseyi çok yakınınıza sokmayacaksınız. İlişkilerin bir dengesi olması gerekiyor. Balta sapı ahşaptır ama baktığın zaman ağacı kökünden balta koparır. Annem bana duvarlarla dertleş, arkadaşlarınla dertleşeceğine der.1Kendinde en çok neyi sevmiyorsun?
Kendimle çok uğraşıyorum mükemmeli aramaktan sıkıldım artık. Kendimi yoruyorum bundan hoşlanmıyorum.

Mutfakla aran nasıl?
Musait olduğum zaman mutfağa girmeyi çok severim. Terapi oluyor. Bamya ve çalı fasulyesi soymayı çok severim. Kendimi rahatlatıyorum yoga gibi geliyor. Elimin lezzeti çok güzelmiş. Kahve içmeye gelen bana öyle bir kurabiyle gitmez. Yedirmeyi gerçekten çok seviyorum, aslında paylaşmayı çok seviyorum.