Ekim Baykara İle Kısa Kısa

ekim baykara

Pek çoğunuzun yıllardır tanıdığı ve hatta müzikleriyle dans edip coştuğu bir isim Ekim Baykara,  biz de kendisine kısa sorularla gece hayatında neler olup bittiğini sorduk. Cevaplar aşağıda

DJ’lik kariyerine 90’lı yıllarda, Türkiye’de radyoculuğun doruk noktalarında olduğu günlerde başladın, biraz o günlerden ve kendinden bahseder misin?

90’lar pek çok açıdan yeniliklerle tanıştığımız yıllardı. Bugün artık hayatımızın sıradan bir parçası olan özel tvler, radyolar, internet, gsm operatörleri ile o yıllarda tanıştık. Bu yüzden belki de bu ilk heyecanla 90’lar radyoculuğun en parlak ve en yaratıcı dönemini sundu bize. Bugün artık yayında olmayan ama o günlerde hepimizin hayatında önemli rolü olan radyolar, radyocular ve programlar vardı.

Benim radyoculuk kariyerim ise 1995’te İzmir’de okurken başladı, ardından 1997 yılında Star TV (o dönemki adı interstar) radyolarında program yapmaya başladım. Radio Blue, Joy FM ve Metro FM’de farklı programlar hazırlayıp sundum. Bir dönem haber spikerliği de yaptım ama en çok sevdiğim 2014’e kadar 6 yıl boyunca her sabah hazırladığım Morning Joy programıydı. O programda Türkiye’de kaliteli müzik dinleyen çok güzel bir dinleyici profili yakalamıştım. 2000’lerle birlikte de radyoculukla beraber DJ performanslarına başladım. Bugüne kadar pek çok mekan ve etkinlikte setin başına geçtim.

Radyoculuk’ta sence temelde değişen ne oldu?

Türkiye’de pek çok şeyle birlikte radyo dinleme alışkanlıkları da değişti maalesef. İnternetin ucuzlaması ve kolay erişilir hale gelmesi, dijital platformları canlandırdı ama bu platformlar zamanla işin kolayına kaçarak radyoculuktan uzaklaştılar ve dinleyici kontrollü şarkı dinleme uygulamalarına dönüştüler. Bu da radyoculuğun tüm büyüsünü ve gizemini alıp götürdü. Tabii bu arada çok önemli bir detayı gözden kaçırdılar, insanlar her zaman kendi playlistlerini dinlemek istemezler, başka biri ya da birilerinin onlar için müzik seçmesi ve o müziği sunması dijital algoritmaların en azından şimdilik kolay yakalayabileceği bir şey değil. Burada anlatmak istediğim tamamen duygulara hitap eden bir samimiyetin günümüzde neredeyse yok olmuş olması. 90’larda hatta 2000’lerin ilk yıllarında bile her her radyoda en az 4 ya da 5 DJ olurdu. Şimdi 40 radyolu bir platformda belki toplam 5-6 DJ program yapar hale geldi. Ama ben insanların artık samimiyet beklemediğine inanmıyorum, gerçekçi olmak gerekirse insanlar verilenle yetinmek zorundalar.

4 Yıldır her hafta sonu Arnavutköy’ün en kalabalık mekanlarından Any’de çalıyorsun, insanlar Any’ye ne tarz müzik dinlemeye geliyor?

2014 yılında Any’in açılması Arnavutköy’ün rakı balıkla sınırlı gece hayatına yeni bir soluk getirdi. Özellikle o ilk yılı hiç unutmayacağım, her hafta sonu akşam Any’in önü neredeyse parka kadar festival havasına bürünüyordu. Any’in başarısıyla birlikte art arda pek çok mekan açıldı ve bugün Arnavutköy İstanbul gece hayatının en önemli lokasyonlarından biri haline geldi. Ben bu başarıda müziğin çok önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Setlerimde sadece tek bir türe bağımlı kalmıyorum. Ağırlıklı olarak deep house ve ve house türevleri diyebiliriz ama nu-disco, türkçe editler, popüler parçalar ve klasikleri de aralarda çalıyorum. Geceye genelde etnik deep parçalarla başlıyorum, gece yarısına doğru müzik hızlanıyor ve biraz değişiyor. Hem kaliteli hem de eğlenceli bir çizgi oturttuğumu düşünüyorum. Müzik çalarken bence en önemli şey içerdeki insanlarla kurduğun empati ve etkileşim. İşin sihiri bence burada.

DJ’lik anlamında daha gideceğin bir yol var mı sence? Müzikle ilgili farklı alanlarda da duyacak mıyız Ekim Baykara ismini?

Kendi kariyerimde her zaman yeni bir  şeyler öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum, hiç bir şey sabit kalmıyor çünkü. Profesyonel kariyerim radyoyla başladı, sonra bir dönem haber spikerliği ve hatta ulusal radyolarda haber müdürlüğü yaptım. Türkiye’de yılın radyo DJ’i seçildim, sonra DJ performanlarına ağırlık vermeye başladım. Bugün geldiğim noktada artık sadece başkalarının parçalarını çalan değil aynı zamanda da üreten DJ’lerin ön plana çıkmaya başladığı görüyorum. Bu tüm dünyada böyle. Ben de bir süredir prodüksiyona zaman ayırıyorum.

DJ olmasaydın ne iş yapardın?

DJ olmasaydım ya kaptan olurdum herhalde ya da çiftçi.

Son olarak başarılı bulduğun, müzik konusunda fikir lideri gördüğün DJ’ler, müzisyenler kimler?

Ben canlı performansları çok seviyorum. Pek çok isim var takip ettiğim ama öne çıkanları saymak gerekirse, Oliver Koletzki, Be Svendsen, Monolink, Rampue, Acid Pauli, David August ve ülkemizden Oceanvs Orientalis.

Son keşfin:

Monolink’in geçen ay yayımlanan yeni albümü ‘Amniotic’ gerçekten müthiş olmuş.