BÜYÜK GÖÇ: SERENGETİ YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ALİ & SEZAİ DOĞDU

Afrika antilobu, zebra ve gazellerin büyük göçlerine tanıklık etmek, Afrika’nın beş büyükleri olarak bilinen aslan, fil, leopar, gergedan ve Afrika mandasını görmek için en uygun yerlerden biri Tanzanya. Afrika’nın en yüksek dağı olan Kilimanjaro’yu barındıran ve Afrika’nın en büyük gölü olan Viktoria gölüne kıyısı olan Tanzanya’da çeşitli büyüklüklerde 16 adet ulusal park bulunuyor ve bunların toplam yüzölçümü yaklaşık 50 bin km2.

Yerli halk olan Masai dilinde uçsuz bucaksız ova anlamına gelen Serengeti, Tanzanya’nın en önemli ulusal parklarından bir tanesi. Serengeti ulusal parkı, 14.750 km2’lik bir alana yayılıyor ve yeryüzündeki en büyük göç olayı bu bölgede yaşanıyor. Her yıl 1,5 milyon Afrika antilobu, yarım milyon zebra ve gazel, yiyecek ve su bulabilmek için Kenya’nın Masai Mara ve Tanzanya’nın Serengeti  Ulusal parkları arasında, yıl boyunca saat yönünde 3.000 km’lik bir mesafeyi göç ediyorlar. Bu zorlu yolculukta 250.000 antilop yaşamını yitiriyor.  Ekim ve Kasım aylarını Masai Mara’da geçiren göç sürüleri, Aralık ayı ile birlikte Serengetiye göç ediyorlar.  Mart ayına kadar Serengeti’nin güney ve doğu bölgesinde yer alan Ndutu bölgesinde kalıyor ve Şubat ayı içerisinde yavrularını dünyaya getiriyorlar. Daha sonra batıya doğru hareket edip Nisan ayı ile birlikte kuzeye doğru göçe başlıyorlar.

[metaslider id=4183]

Safari için Şubat ayını tercih ediyoruz, yavrulama zamanına denk geldiği için şüphesiz Serengeti düzlüklerinin en hareketli zamanı. Ndutu’da, konaklamamızı lüks çadır lodge’lerde yapıyoruz.  Safari üstü açılabilen 4×4 araçlar ile yapılıyor. Güneşin ilk ışıkları ile birlikte hareketlenen doğal yaşamdan kareler yakalamak için gün doğmadan yola çıkıyoruz, safari sonrası kahvaltı için tekrar konakladığımız çadır lodge’a geri dönüyoruz.  Biraz dinlendikten sonra öğlen yemek için yanımıza sandviç alarak tüm günü safaride geçirmeyi tercih ediyoruz.  Safari, ulusal park kuralları gereği saat 18:00’da sona eriyor.

Afrika antilopları Şubat’ın başında başlayan 3 haftalık bir zaman diliminde yavruluyorlar, yavrular yırtıcı hayvanları çekiyor ve yılın bu zamanı avlanan aslan, çita ve leoparların akıl dolu avlanma tekniklerine tanıklık ediyoruz. Yavrular doğduktan çok kısa bir zaman sonra yürümeye ve koşmaya başlayabiliyor. Binlerce yavru antilop ve zebrayı annelerinin yanında koşarken görmek mükemmel bir görüntü.  Kaynaklar çeşitli sayılar gösterse de bu 3 haftalık sürede 400-500 bin arası yavru antilobun doğduğu tahmin ediliyor.  Zebralar ve Afrika antilopları değişik otları yedikleri için harmoni içinde birlikte dolaşıyorlar.  Güney Ndutu ve Salei bölgeleri büyük sayıda antilopları görmek için en ideal bölgeler.

Ndutu bölgesinde yaptığımız safaride çitaların avlanmasına tanıklık ediyoruz. Aslanlar gibi sürü halinde avlanmak yerine, yüksek hızlarının avantajını kullanarak avlanıyorlar. Çitalar 110 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede erişebiliyorlar. 460 metreden fazla koşarsa vücut ısısı 46 derecenin üstüne çıktığı için avlanma sırasındaki koşusu genellikle bir dakika ile sınırlı.  İlk gördüğümüz çita bir gazeli avlamaya çalışıyor ama başarılı olamıyor. Kovalamacayı fotoğraflamaya çalışıyoruz ama o kadar hızlı hareket ediyorlar ki, kamera ile takip etmek nerede ise imkânsız. Gördüğümüz başka bir çift çita avladıkları antilobu yerken etraftaki ağaçların dallarında akbabalar toplanmaya başlıyor. Karınları doyan çitalar avın yanında uzanmaya başlayınca akbabalar ağaçlardan sıra ile avın etrafına inmeye başlıyorlar. Daha sonra birlik olarak avın üzerine yürümeye başlıyorlar çitalar akbabalara doğru bir iki hamle yapsalar da avı akbabalara bırakıyorlar. Bir anda onlarca akbaba avın üzerine atlıyor ve av görünmez hale geliyor. İlginç olan ise avdan payını alan akbabalar kanatlarını açarak güneşe dönüyorlar.

Ndutu’da birçok göç eden hayvanı görme imkanımız oluyor, buradan sonraki hedefimiz Ngorongoro. Ngorongoro Koruma Alanı, Tanzanya’da Crater Dağlık alanında bulunan bir UNESCO Dünya Mirası ve koruma alanı. Koruma alanı (conservation area), insan yerleşimine izin verirken aynı zamanda yaban hayatını da koruyan alanlara deniliyor. Ngorongoro, her ne kadar krater olarak adlandırılsa da aslında bir calderadır. Caldera, volkanik patlama sonucu meydana gelen büyük çöküntü anlamına geliyor. Ngorongoro iki ila üç milyon yıl önce büyük bir volkan patlaması sonucu kendi üzerine çökmesi ile oluşmuş, 610 metre derinliğinde ve 260 kilometre çapında bir alan.

Ngorongoro, Doğu Afrika’da bulunan hayvan türlerinin çoğunu içeriyor. Bu bölgede yaptığımız safaride bir aslan grubu ile karşılaşıyoruz ve Afrika bufalo sürüsünün onlara doğru geldiğini görünce sürüyü uzaktan takip etmeye başlıyoruz. Dişi aslanlar av pozisyonu almaya başlıyorlar. Bu esnada bufalolar aslanları fark ederek yollarını değiştirmeye başlıyor ve etraflarından dolanıyorlar. Bufaloların değiştirdikleri yolun üzerinde bir dişi ve erkek aslan var, aslanlar sürüden uzaklaşmaya çalışırken bufalolar grup halinde onları kovalamaya başlıyorlar. Erkek aslan bir an geri dönüp bufalolara doğru hamle yapsa da hızla geri çekiliyor. Biz uzaktan bu ilginç olaya tanıklık ediyoruz.

Ngorongoro’daki otelimizin krateri yukarıdan gören çok güzel bir manzarası var. Sabah erken kalkarak gün doğumunu seyrediyoruz. Tanzanya’da büyük göçe tanıklık ederek foto safari yapmış olmanın verdiği büyük hazla dönüş yolculuğuna geçiyoruz.