TAHTAKALE’ DE KENDİNİZİ KAYBEDİN
Hepimizin hayatında, en azından bir kere çok pahalı bulduğumuz bir şeye tepki olarak ‘Tahtakale’de bunlar sudan ucuz, oradan alırız’ diyip elindekini sakince olduğu yere bırakmışlığı vardır. Evinize dönerken aklınıza gelebilecek her şeyi piyasanın neredeyse yarı fiyatına bulabileceğiniz Tahtakale’den ihtiyacınız olmadığı halde o anın coşkusuna kapılıp almak isteyeceğiniz, kendinden kurmalı kuş, zeytinyağlı dolma sarma makinesi, akide şekeri, ceviz kıracağı, hayat boyu yetecek kadar ambalaj kağıdı, balon,1 dakikada kuruyan havlu, ay taşı ve bunun gibi şeyler almadan dönmeniz ve eğlenceli bir gün geçirmeniz için bu ay sizin için gönüllü Sirkeci – Tahtakale tur rehberi olduk; umarız havaların ısınmasıyla birlikte keyifli bir Sirkeci turu yapmanıza vesile oluruz.
[metaslider id=3018]
Sirkeci’ye gitmeden önce; Ziyaretinizin sebebi iş mi eğlence mi? ilk önce bunun ayrımına varın;
Sirkeci’ye giderken ihtiyacınız olan şeye odaklanmanız yararınıza olacaktır, aksi takdirde gereksiz (ama bir o kadar da insanı mutlu eden) şeylerle eve dönmeniz kaçınılmaz. Bahçenize elma ağacı mı ekeceksiniz? Evde peynir mi kalmadı, canınız kahve mi çekti? Evde yapacağınız parti için köpük fışkırtma makinesi mi lazım? Kız kardeşinizin düğünü için şeker, konfeti, davetiye, yapma çiçek mi bulmanız gerekiyor, yoksa yeni açtığınız kuaför dükkânınızın malzemeleri mi bitti? Ya da pek de sevmediğiniz arkadaşınızın düğününde takmak için sahte altın bilezik mi bulmanız gerekiyor? (Bu işin şakası tabii ki korsana karşıyız !)
Düşünebildiğiniz ihtimallerin hepsini 2’yle çarpın çıkan sonuç Tahtakale’de bulabileceklerinizin yarısının yanından belki geçer. İşte işin handikaplı tarafı da burada; o düşünemedikleriniz de karşınıza çıkınca afallayıp ‘evet evde bir tane halı saçağı kesme makası olsa iyi olur’ filan deyip kendinizi kaybetmek suretiyle paranızı daha yolun başında bitirmeyin.
Diğer taraftan, “Ben fotoğraf makinemle aheste aheste dolaşıp oryantalist fotoğraf denemeleri yapacağım, alış verişe pek bulaşmam” derseniz de rotanız belli. Sabah erken saatlerde Namlı’da güzel bir sandviç yaptırıp karnınızı doyurduktan sonra Çiçek pazarından yolculuğa başlayıp oradan Mısır Çarşısına, oradan da köşesinde Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin olduğu Asırcılar Caddesine kıvrılın. Zaten kalabalık sizi alıp götüreceği için ekstra bir çaba harcamanıza da çok gerek yok. Size düşen, rengârenk, çeşit çeşit oyuncakların, kuruyemiş, baharat, şeker ve çikolataların arasında kaybolup gitmek. Tahtakale’de her yol başka bir hikayeye açıldığı için sıkılmanın imkanı yok.
Neyi nerede bulabileceğinizi önceden öğrenmeye çalışın;
Tahtakale tüm Türkiye’ye hatta yurtdışına bile mal gönderen ana alışveriş gemisinin kumanda merkezi olduğu için en ufak sokak köşesi bile değerlendirilmek zorunda. Hal böyle olunca da o hengâme içinde aradığınızı öyle şıp diye bulmanız biraz zor. Gerçi esnaf yardım sever; sırtında 10 koli yük taşıyan adam ‘sağdan gir sola kıvrıl saatçiler hanını geçtikten sonra Marpuççular’ın oradaki yeşil minarenin altında’ gibi sadece kendilerinin anlayacakları jargondan tarifler yaptıkları için bir kaç kez gidip öncü keşif yapmakta yarar var. Yeni bir saat almak, ya da tamir ettirmek için Zaza Han’a; aklınıza gelebilecek tüm bijuteri ve toka çeşitleri, gelin süsleri ve daha fazlası için Pul-Payet Cumhuriyet’i Marpuççu Han’a; toptan ambalaj, düğün sünnet ve bunun gibi kutlama süsleri ile oyuncaklar, avcılık malzemeleri ve mis gibi Türk kahvesi için Asırcılar caddesine,bulabileceğiniz tüm fotoğraf makineleri ve malzemeleri için Hayyam pasajı’na,tüm ev gereçleri için Sarılgan’a, akide şekeri için Hacı Muhittin Bekir’e, tekstil ürünleri için Mahmutpaşa yokuşuna,çeşit çeşit hediyelik eşya için Şark Han’a gidip alış verişiniz tamamladıktan sonra Yeni Camii’nin karşısında yorgunluk kahvenizi içebilir ya da tarihi postanenin merdivenlerinde oturup dinlenebilirsiniz. Fakat alış veriş yaparken pazarlık etmeyi de unutmayın.
Aklınıza hayalinize gelen, gelmeyen her şeyiyle büyük küçük herkes için bir cennet, canlı fakat sıkmayan kalabalığıyla her zaman bir bayram yeri gibi. Moda tabirle söylemek gerekirse büyük ihtimalle yaşayan en eski açık hava AVM’si. Mis gibi çiçek fideleriniz elinizdeyken bizim yerimize de balık ekmek ile turşu yemeyi de unutmayın.