Çetin Çetintaş “Bedenimiz Tüm Yaşadıklarımızın Sonucudur”

Yolda olmak, değişim, dönüşüm, bedenimiz, ruhumuz, bedenimiz ile ruhumuzun uyumlanması vs., sıkıştığımızı hissettiğimizi bu günlerde daha da merak ettiğimiz konular haline geldi. Tüm bunları ve tabii ki kendi yaşam yolculuğunu konuştuğumuz isim ise Çetin Çetintaş oldu. Yoga ile ilgilenenler kendisini tanır, tanımayanlara da tanıştırmaktan memnuniyet duyarız…

Sizinle ilgili bilgilere bakarken; yaşam içerisinde kendisine çok şey katmayı başarmış birinin profilini gözlemledim. Bu birikim içerisinde Çetin Çetintaş kendisini en çok nasıl tanımlamayı seviyor?
Kendimi tanımlamak yaptığım bir şey değil. Tüm bu süreç beni kendimi tanımlayamayacağım, kendimi sadece yaşayabileceğim bir hale dönüştürdü. Bu yüzden kendim ile ilgili yapabileceğim tanımların hepsi çoktan benim için hükümsüz kaldı.

En baştan başlamak isterim. Yoga bir spor mudur, felsefe midir, psikolojik bir öğreti midir? Hala çok büyük bir kesimin aklına yoga denilince; bağdaş kurmuş ya da tepesinin üzerinde duran insanlar geliyor. Tam olarak nedir yoga ve bir insanın hayatında en basit haliyle hangi teli titretir? En çok neye iyi gelir?
Yoga bir metottur. Bu metot, insanın kendini anlaması ve kendinin efendisi olması için vardır. Yoganın esas amacı, insanı bildiği her şeyden özgürleştirerek, öz benliğini ortaya koymasıdır. Tüm kalıplardan sıyrıldıktan sonra, insanın kendi olabilmesidir. Yoga bağdaş kurup oturmayı da içerir, başın üzerinde durmayı da.

Çok geniş bir müfredatı olduğundan ve her bir müfredat bir diğerinden çok farklı göründüğünden, yoga hakkında kafaların karışması oldukça normal. Yoga ahlak öğretisiyle başlar. Ardından duruşlar, nefes çalışmaları, enerji çalışmaları, konsantrasyon çalışmaları gibi birçok farklı disiplini tek bir metod içinde sırasıyla uygulatır. Bu yüzden yoga dediğimizde, çok geniş bir dünyayı işaret ediyor oluruz.

Yogaya başlayıp, ardından sürüklenerek, kendinizi bir Manastırda bulmuşsunuz. Maaşlı bir işin olsun oğlum diyen bir aileniz, sistem adamı ol diyen baskıcı komşu teyzeniz yok muydu? Özgür bir hayat mı yolunuzu çizdi, kısıtlamalar mı tetikledi? Kendiniz için doğru olduğuna inandığınız yolu nasıl buldunuz ve bu röportajı okuyan, kendi yolunu bulamamış olanlara ne tavsiye edersiniz?
Bir aile şirketimiz var. Tahmin edersiniz ki babamın en büyük hayali benim o şirketin başında olmamdı. Ailem elbette ki “Nereye? Burada seni bekleyen bir hayat var.” dedi. Ben arayışımın çok başka olduğunu onlara kısacık da olsa anlattığımda, “Hayat senin hayatın, inandığın şeyin peşinden git.” dediler.

Çocukluğumdan beri ailemle olan ilişkim hep dürüstlük üzerineydi. Ne istediğini bilen, her zaman ailesiyle orta yolu bulabilen bir çocuktum. Kendi yolumu yürümem konusunda bana oldukça destek oldular. Nasıl bir yol yürümek istediğimizin farkında olduğumuzda ve kendimize anlayış gösterebildiğimizde, çevremiz de bir şekilde bize uyumlanmaya başlıyor. Kendim için doğru olan yolu nasıl buldum sorusunun cevabı kolay olduğu kadar zor: Yaşamın beni nereye götürmek istediğini takip ettim…

İnsan, vücudunu dengeli ve doğru kullanmayı öğrendiğinde içsel bir değişim de beraberinde gelir mi?
Yüzde yüz şekilde gelir. Bedenimiz, tüm yaşadıklarımızın sonucudur. Bedenimiz üzerinde çalıştıkça, yaşadığımız ve manaya getiremediğimiz her şeyi manaya getirmeyi ve bilincimizi genişletmeyi başarırız. Bu durum bizde büyük bir içsel değişimi beraberinde getirir. Bedenin hafızası muazzamdır. Üzerine sadece birkaç hafta bile çalıştığınızda, bedeninizin açtığı kapıları fark etmek mümkündür.

Yoga felsefesinde varolan cinsel diyet konusu hayli ilgi çekici. Bir röportajınızda uyguladığınızı da söylemişsiniz. Burada tam olarak amaç nedir? Ve bize neyi vaad eder? İhtiyaçlar hiyerarşisi piramidinin en alt basamağında yer alan cinsellikten mahrum kalmak; az yemek yemek, az insanla görüşmek, az konuşmak, inzivaya çekilmek durumu ile paralel bir şey mi? Biraz açıklar mısınız?
Bu biraz yanlış anlaşılan bir konu. Haliyle konu cinsellik olunca kelimeler yalın duyulamayabiliyor. Öncelikle cinsel diyetin yogada insana bir vaadi yok. Belli bir pratik aşamasına gelince cinsel diyet pratiğin gerekliliği olarak ortaya çıkıyor. İleri seviye enerji çalışmaları için bedenimizde yoğun şekilde enerjiye ihtiyaç duyarız.

Bu çalışmaları yaparken günlük normal bir hayat yaşamaya devam etmek mümkün olmaz. Çünkü bu yoğun enerji akışı, belli diyetleri uygulamadığımızda, bizi güçsüz düşürerek hasta eder ve sonuç olarak pratiğin aşamalarını kat edemeyiz. Bu yan etkileri yaşamamak ve pratiğin aşamalarını kat edebilmek için cinsel diyete doğal olarak ihtiyaç duyarız. Buradaki cinsel diyeti uygulamak kişiye ekstra bir enerji ve güç sağlar. Halk içinde bir laf vardır “düz duvara tırmanmak” bu öyle bir enerji ki, insanın yaşam gücünü artırır. Bu sayede de ileri seviye pratikleri yapmak mümkün olur.

Biraz da müzikle beslenen tarafınızdan bahsetmek isterim. MargaM isimli albümünüz çıktı. Yaptığınız müziği nasıl tanımlarsınız? Albümde dinleyicileri ne bekliyor?
MargaM evrensel bir müzik içeriyor. Müzikal tadında, insanın bilincine iyi gelecek sesler ve titreşimlerden oluşan, kişinin dinlerken bir yandan içsel bir yolculuğa çıkmasına vesile olacak bir albüm. Albümde yer yer konuşmalar eşliğinde bazı sorular ve hatırlatmalar var. Bu sayede dinlerken insanı düşünmeye iterek, sezgisel yanını da besleyen bir albüm oldu.

Biz bir şehir dergisiyiz. Biraz da şehrin kaosundan, kaosun yarattığı farklılıktan, renklilikten besleniyoruz sayılır. Sizin gibi kendini manastırda terbiye etmeye çalışmış biri için bu kakofonik şehir nasıl bir yer? İstanbul’da nefes almak için neler yapıyorsunuz, nerelerde vakit geçiriyorsunuz?
Bir dağ evi de, şehrin göbeği de bana aynı geliyor. Yaşam her yerde aynı coşkuyla akıyor. Ben kakofoniyi seviyorum. Şehrin kaosu insana büyük farkındalıklar getiriyor. Dağda tüm ömrünüzü geçirerek muazzam bir farkındalık kazanabilirsiniz. Lakin o farkındalığı bir yılda şehirde yeniden kaybetmeniz mümkün. Şehir öyle bir yer ki, dengeni kendinle kurduktan sonra, tüm varoluşla kurmana vesile oluyor. Şehirdeyken genelde vaktimi okullarımızda öğrencilerimle geçiriyorum. Nefes almak için, dağda da olsam, şehirde de olsam yoga yapıyorum.