22 yaşındaki genç yetenek Güneş, Uzi ile gerçekleştirdiği düet single çalışması Dua ile uzun süredir listelerin başını çekiyor. ‘Apple Music’in “Yıldızı Parlayanlar Türkiye” projesinin “Yükselen Yıldız” sanatçısı oldu. Çıkaracağı 13 parçalık Atlantis albümü öncesi paylaştığı yeni single çalışması, genç bir müzisyenin gözünden değişen dünya düzeni, izledikleri, dinledikleri ve İstanbul hakkında konuştuğumuz keyifli söyleşimiz sizlerle…
Seninle yeni tanışacaklara Güneş’i nasıl anlatmak istersin? Şimdiye kadar neler yaptın, bundan sonraki hayallerin neler?
22 yaşında hayallerini sırtına yüklemiş ve onları gün geçtikçe sırtından indirip basamak yapan, o basamakları birer birer tırmanan genç bir kızım. Elektronik müzik ile başladığım kariyerime R&B-POP ile devam ediyorum. Uzi ile yaptığım “Dua” parçasıyla beklemediğim bir anda kariyerimde bir ivme yakaladım ve hayallerim seviye atladı. Şu an 13 şarkılık bir debut albüm üzerinde çalışıyorum. Geçtiğimiz ay bu albümden ilk single’ım olan “Dikenlerinle”yi yayınladım.
Yaptığın müziği R&B-POP olarak tanımlıyorsun. Bu tarzın müzik içerisindeki duruşunu ve geleceğini nasıl yorumlarsın?
Türkiye dışında neredeyse tüm dünyaya hakim, Türkiye’de de yavaş yavaş oluşmaya başlayan bir tarz aslında R&B-POP. Geleceğinin parlak olduğunu düşünüyorum çünkü herkesin bir noktada sıkılacağı herhangi bir yoğunluk barındırmıyor, esnek bir müzik.
Yeni nesli temsil eden bir müzisyensin. 35 yaşı devirmiş olanların istisnasız her anlamda geçmişe özlemi var. Yeni nesil ise her durumdan bağımsız kendi ekolünü yürütüyormuş gibi… Özlemler, kalite arayışı, geleneksel tavırlar ve hızla değişen dönüşen dünya düzeni konuları 22 yaşında genç bir müzisyenin gözünden nasıl görünüyor?
Müzikte ileriye gidişten çok geriye dönüşü hissediyorum ve görüyorum. Bunu tabii synthwave müziğin son zamanlarda The Weekend ile de birlikte gündeme gelmesiyle hissetmeye başladım. Daha teknolojik soundlar duymaya başlasak da hala ilkel olana açlık sürüyor bence… Genç bir müzisyen olarak kafamda uçuşan fikirleri yakalamaya ve kalbimden geçeni ortaya koymaya özen gösteriyorum, benim için oradan geçen neyse çıkacak en sağlam iş de o.
13 şarkılık albümün yolda… Albümün ile ilgili neler söylemek istersin?
Atlantis… Bu albüm seneler içinde ortaya çıktı, neredeyse her yaşımdan bir şarkı var ve yolculuğu benim bile içinde kaybolmamı sağladı. Acele etmiyoruz ve süreci yavaş yavaş sindire sindire yaşıyoruz hepimiz. Etkisi nasıl olur, insanların başarı algısında nasıl bir yer edinir bilmiyorum ama ilk albümüm ve bu beni çok heyecanlandırıyor.
Dijital platformlarda zirvelerde ismin geçiyor. ‘Apple Music’in “Yıldızı Parlayanlar Türkiye” projesinin “Yükselen Yıldız” sanatçısı olarak listede ilk sırada haftalarca kalmayı başardın. Bu sana nasıl hissettiriyor?
Hayal et, onu hisset, inan ve kazan. Sadece bunu söyleyebilirim.
Okurlarımıza bir albüm, bir film, bir kitap, bir kaçış rotası önerisinde bulunmanı isteyelim…
Ah bu kadar kararsız biriyken seçim yapmak zor olacak, aklıma ilk gelenleri yazıyorum. Bu aralar ne yaparsam yapayım arkada çalan bir albüm; Charlotte cardin- Phoenix. Benim gibi psikolojik gerilim filmlerini sevenler için Arjantin-İspanya-İtalya ortak yapımı olan; El método. Küçük yaşta çarşafı ısırarak okuduğum ve çok etkilendiğim bir kitap; Cerrah- Tess Gerritsen. Ve bir de kaçış rotası… Urla-Deniz Yıldızı, tuzlu olduğu kadar huzurlu bir yer.
Biz bir şehir dergisiyiz. Güneş’in İstanbul’u nasıl bir yer? İstanbul’u bir cümle ile anlatmanı istesek, ne olurdu?
Benim İstanbul’um kollarında hayatını kazanmaya çalışırken aklını kaybetmemek için savaş verdiğin “huzursuz ve kaotik bir cennet”.