Kıbrıs’a seyahat ettiğimde bana yaşattığı duygu tam anlamıyla okulu kırma duygusuna eşdeğer. Belki de seyahat sürelerimin hep kısa olmasından kaynaklanıyordur bilinmez ama ana karadan kopuk olmak benim için heyecan verici. Kıbrıs’a gidenler bilir, bilmeyenler için ise anlatalım; uçak inişe geçtiğinde görünen manzara son derece kurak. Küçük ağaçların, birbirinden uzakta görünüşü, bir ressamın gelişigüzel tabloya atmış olduğu figürleri gibi duruyor. Eğlence ise uçaktan inip, konaklayacağınız yere giderken yolda başlıyor. Sol, sağ karışıyor. Arabalarda direksiyon sağda. Yollarda tam tersinden akıyor. Yani en hızlı gidebileceğiniz şerit en sağ şerit. Haliyle tam tersinden işlemeye alışkın beyin strese girebiliyor, ayağınız refleksif olarak fren varmışçasına boşluğa basıyor.
Konaklayacağım otel Girne’de, Grand Pasha Hotel. Daha önce bir kere daha konaklamış olduğum Grand Pasha Hotel’i tekrar tercih etmemin nedeni ise hizmet kalitesi. İsteğiniz havada kapılıyor, anında yerine getiriliyor. İki gün İstanbul’dan uzaklaşmak için gittiğiniz bir yerde en büyük konfor konaklayacağınız mekanın şaşalı olmasından ziyade; kesinlikle ağırlanma biçiminiz oluyor. Tabii itiraf etmek gerekirse yol boyunca hayallerimi Grand Pasha’ nın “spa” bölümü süslüyor. Otelin spa bölümü; ıslak alanları, havuzu, masaj salonları ile oldukça geniş bir alana sahip. Spa klasiği Bali’li kızlar ise görevlerinin başında. Ancak şifalı elleri ile Müzeyyen Abla – ki kendisine masaj yaptırırsanız şanslısınız – favorim. Masa başında oturup, yazı yazmaktan, kitlenmiş olan sırtım, Müzeyyen Abla’nın “Lomi Lomi (Hawaii) Masaj”ı ile kollarını kullanarak ve biraz daha baskı uygulayarak yapmış olduğu “Medikal Masaj” karması sayesinde pamuk gibi oluyor. Ayrıca hizmet – fiyat dengesinin oldukça yerinde olduğunu da belirtmeden geçmemeliyim. Arzu ederseniz; hamam bölümünde köpüklü masaj da yaptırabilirsiniz. Türk Hamamı zaten, başlı başına rahatlatan bir ritüel. Üzerine bir de köpüklü masaj uygulaması eklenince, gençleştiğinizi hissedeceksiniz.
Rahatlamış ve yenilenmiş hissettiğim iki günlük tatilimin sonuna yaklaşmış, 5 Parmak Dağları eteklerinden havaalanına doğru ilerlerken; kısa tatillerin bünyeme daha iyi geldiğini düşünüyorum. Şimdi, Kıbrıs bu kadar mı diye düşünenler varsa cevabım; tabii ki hayır. Bazı yerler vardır, yaşanılan orada kalır. Kıbrıs da, yaşanılanı içine hapseden yerlerden. Kısaca; Kıbrıs’ta olan Kıbrıs’ta kalır. Gizemini, gidip kendiniz keşfetmelisiniz…
