Avrupa Sizi Çağırıyor

AVRUPA ’NIN MUTLU SEHRI “DUBLIN”

Avrupa ’nın birçok şehrini dolaşmış olsanız da Dublin kesinlikle görülmesi gereken, farklı enerjiye sahip bir şehir.1000 yıllık tarihinden gelen vakur duruşunun yanı sıra neşeli ve renkli. Londra ve Paris’ten sonra en çok turist alan Avrupa şehri. Dublin’de konaklamak için birçok alternatif bulabilirsiniz ama tercihinizi George üslubu ile inşa edilmiş, mobilyaların modern olmadığı, kadife cibinlikli ahşap yataklarda yatabileceğiniz, yüksek tavanlı bir otelden yana kullanın. Eğlenmek için Grafton Street’e yolunuzu düşürün. Hiç yabancılı çekmeyeceksiniz çünkü bu cadde Beyoğlu’nun Dublin uyarlaması gibi. Alışveriş için Liffey Nehri ile ikiye bölünen şehrin güneyini tercih edin. Yemek konusunda neredeyse girdiğiniz her restoranda iyi hizmet alıyorsunuz. İrlanda yemeği yemek istiyorsanız; tercihinizi biraz şehrin dışına çıkarak dağ eteklerinde, duvarlarını geyik kafalarının süslediği, küçük ahşap bir restorandan yana kullanın. Dublin’e kadar gitmişken bir “country tour” yapmayı ihmal etmeyin.

KÜÇÜK AKDENIZLI “SAN MARINO”

Dünyanın en küçük devletlerinden biri olan San Marino’nun tek sınır komşusu Italya. Her tarafı Italya tarafından çevrili olduğu halde işgal edilmeden bağımsız kalmayı becerebilmiş bir yer. Italya geziniz sırasında bir gününüzü ayırarak San Marino’yu keşfedebilirsiniz. Yaklaşık 30.000 olan nüfusun çoğu turizmden geçiniyor. Küçük bir ülke olduğu için keyfini çıkara çıkara, elleriniz cebinizde rahatça gezebilirsiniz. Buranın toplamda büyüklüğü sadece 61 kilometrekare. Dolayısıyla oyalanarak, hediyelik eşya dükkânlarında rahatça gezebileceğiniz, manzarasının tadını çıkartabileceğiniz, aceleye mahal vermeyen sevimli bir Akdenizli San Marino…

[metaslider id=2731]

GURMELERIN ROTASI “SAN SEBASTIAN”

La Concha koyunun masmavi denizi ve etrafındaki yemyeşil tepeleri arasında 16. yüzyılda kurulmuş heybetli San Sebastian hem doğası, hem de yemek kültürünün tatlı karışımı ile çok keyifli bir şehir. San Sebastian 3 tane 3 yıldızlı restaurantı, toplam 16 Michelin yıldızı, sayısız Pintxo barları ile Avrupa’nın gurme merkezlerinden birisi. 12. yüzyılda kurulan şehir İspanya’nın mutfak başkenti olduğu için yemek kültürü oldukça eski ve köklü. Şehir kişi başına dünyanın en çok bar ve restoranı olan şehri olmak ve kişi başına en fazla Michelin yıldızına da sahip olmakla gurur duyuyor. Lezzet avcuları dünyanın dördüncü en iyi restaurantı seçilen Mugaritz de denenebilir. Michelin yıldızlı restoranlar dışında bölgenin en önemli yemek kültürü olan “pintxo”ları tadabileceğimiz şehrin özgün pintxo barlarını gezip minik pintxolar eşliğinde yine bu yöreye özgün txakoli şarabını içilebilir. Ayrıca, 1000 yıldan fazladır Hristiyanların hacı olmak için Aziz James’in Santiago de Compostela’daki mezarına yürüyüşte kullandıkları yolda kısa bir yürüyüş yapabilirler.

SANTİAGO DE COMPOSTELA – İSPANYA

Santiago de Compostela denildiğinde; ilk akla gelen Santiago de Compostela katedralidir. Bu katedral ortaçağ hac yolu olan Camino de Santiago’nun sona erdiği noktadır. Her yıl yüz binlerce Hristiyan bu yolu hacı olmak için katedrale kadar yürürler. Katedralin önünde, altın bir deniz kabuğu sunağı süsler. Orada sıralanan hacılar, biatın bir işareti olarak kabuğu öpmek için kuyrukta bekler. Bu katedral Yuhanna’nın kardeşi Havari Yakup’un son istirahat yeridir. Bir Akdeniz şehri olmasına rağmen Santiago de Compostela’da iklimi itibarı ile daha çok iç Avrupa’daymışsınız gibi bir hissiyat yaratacaktır. Burası Avrupa’nın en çok yağış alan yerlerinden biridir. Sahil şeridinde yer alan, en alçak alana kurulu olması, şehrin görünümünü dikkat çekici kılmakta.