Estetik: Kime? Ne Kadar Etkili? Hangi Uygulama Ne Kadar Güvenli?

estetik

Toplumumuzda bir çok konuda olduğu gibi estetik, güzellik, zayıflama, sağlıklı yaşam ve benzeri  konularda, sosyal medyanın da etkisiyle ciddi bir bilgi kirliliği oluşmaya başladı. Bu alanlardan belki de en çok revaçta olanı estetik uygulamalar ve estetik ameliyatlar. Günümüzde sıkça rağbet gören ameliyat dışı estetik uygulamalar ile estetik ameliyatların  güvenliği ve etkinliği üzerine plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanı Doç. Dr. Nebil Yeşiloğlu ile bir söyleşi yaptık.

nebil yesilogluEstetik mi kozmetik mi? Hangisi doğru nitelendirme?

Kozmetik sözcüğü köken olarak cosmesis  kavramından geliyor. Yani aslında cosmos olarak bildiğimiz evren kelimesinin kökeninden. Cosmos aslında bir düzen, tertip, süs anlamına geliyor. Zamanla Yunanca cosmeticos kelimesi aslında bu düzeni, tertipi, süs sağlamak için yapılan eylemleri tanımlamak için kullanılmış. 17. Yüzyıldan itibaren ise makyaj başta olmak üzere, insan vücudunu dışarıdan yapılan kamuflaj amaçlı işlemlerle güzel gösterme anlayışı olarak oturmuştur. Aslında bu anlamda sayılabilecek işlemler içerisinde saç şekillendirilmesi (kuaförlük), saç protezi , makyaj, tırnak protezleri ve tırnak boyama sistemleri, bronzlaşma teknolojileri (solaryum gibi), yapay kaş oluşturma uygulamaları, giysi ve bunlarla uyumlu aksesuar tasarımları yani moda gibi birçok uygulama yer alıyor.

Estetik ise başlı başına kendi felsefi akımını yaratmış bir kavram. Estetik kelimesini ilk olarak Alman filozof Baumgarten kullanmış ve duyularımızla elde edilen bilgiyi inceleyen bilim olarak nitelendirmiş. Konu çok geniş olmakla birlikte bugün tıpta estetik anlamında düşünülmesi gerekenler insan cildinde, cilt altı yumuşak dokularında, kemiklerinde ve kıkırdaklarında  yapısal değişikliğe yol açabilecek ameliyatlar ve uygulamaları içine almaktadır.

Estetik ameliyatların sıklığının azalarak yerini daha basit estetik ameliyatlara bırakmaya başladığı doğrumudur?

Bu algı  büyük ölçüde günümüzün vazgeçilmezi olan sosyal medyada ki paylaşımlardan kaynaklanıyor. Hastalarda öncesi- sonrası fotoğrafların çoğu dolgu ve botoks uygulamaları gibi muayenehane tipi işlemlerden oluşuyor ki bir günde onlarca hastaya bu tür uygulamalar yapılabilirken yapılabilecek ameliyat sayısı sınırlı. Dolayısıyla sanki ameliyattan basit müdahalelere doğru bir yönelim varmış imajı ortaya çıkıyor. Özellikle estetik plastik cerrahi uzmanları olarak bizler de muayenehanede bu tür uygulamaları sıkça yapıyor olsak da yaptığımız işlemlerin çoğunu ameliyatlar oluşturuyor.

Az önceki ifadeniz dikkat çekici; yani estetik cerrahi uzmanlarının da ameliyat dışı estetik uygulamalar yaptığı ile ilgili. Peki estetik ameliyatlar daha etkiliyse neden siz estetik cerrahlar da bu uygulamaları yapıyorsunuz?

 Nedeni basit değil mi? Yapılan ameliyat dışı estetik uygulamaların kendilerine göre yan etkileri vardır. Peki yan etki oluştuğunda, örneğin botoks uygulaması sonrasında kaşınız düşüp, uyurken göz kapağınız açık kalırsa, dudağınıza ya da burnunuza dolgu yapıldığında  buralar morarıp, şişip, siyahlaşmaya başlarsa, yüzünüze radyofrekans uygulandığında cildinizde yanık alanları oluşursa kime gitmeyi düşünürsünüz? Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanına. Bakın branşımızın tam adı aslında tüm bu sorunların giderilebileceği tek branş anlamına da geliyor. Biz sadece estetik uygulamalar yapmıyoruz aynı zamanda onarıma yönelik yani rekonstrüktif ameliyat ve uygulamalar da yapıyoruz. Tüm bunları beraber düşündüğümüzde ben kendi adıma ameliyatı bir kenara bırakın, herhangi bir estetik uygulama için bu konuda tam donanımlı tek branş hekimi olan plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanına giderdim. Dolayısıyla en başa dönersek söz konusu olan ve etkileri cerrahi teknikler kadar fazla olmayan yöntemlerde bile esas uygulama hakkı bizim branşımıza aittir. Dolayısıyla bunlarla ilgili tüm cihazlar da elimizin altında doğal olarak bulunacaktır. Geride kalan tün branşlar bugün popüler olan estetik cerrahi alanından fayda görmek isteyen yan branşları kapsar. Estetik uygulama kavramı ülkemizde o kadar esnetildi ki bir muayenehane tabelasında psikiyatri uzmanı isminin altına “ Psiko-estetik (ruhsal güzellik)” ifadesini ekleyerek sektöre girmeye çalışabiliyor. Düşünün ki estetik cerrahi alanımıza ne kadar dış müdahale var.

Sosyal medyada yer alan fotoğraflarla karar vermek gerçekten mantıklı bir seçenek midir?

Dünya değişiyor, sosyal medya tabii ki insanlara ulaşımda önemli bir araç ama aslında sorulacak soru çok ve bir konferans konusu olabilir. Sosyal medyadaki öncesi sonrası pozlarla karar vermeyi düşünenler en azından şu iki noktayı bilmeliler: Genellememekle beraber öncesinde bol ışıklı fotoğraf çekerken sonrasında  flaşın kısılması kusurları da gizleyebiliyor. Bu çok sık yapılan bir uygulama ve hastalar öncesi ve sonrasını dikkatle kıyaslamalılar. Fotoğraflar arasındaki ışık farkı çeşitli uygulamalarda eşitlendiğinde gerçekten komik sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bir diğer durum, artık sosyal medya paylaşımları yapan birçok kişinin saniyeler içinde vücudunda değişiklikler yapabilmesini mümkün kılan uygulamaların olması. Örneğin burunda dolgu uygulamalarına bakıyorum, sonrası müthiş görünüyor, güzel şekillendirilmiş gibi ama öncesine bakıyorsunuz, burun sırtında öyle bir tümsek varki dolguyla üst kısmını doldurduğunuzda alınla burnun geometrik olarak birleşmesi gerekiyor. O zaman emin olun ki dolgu uygulaması büyük olasılıkla doğru ama, öncesinde ki fotoğrafa kocaman bir tümsek eklenmiş. Tam bir komedi. Dolayısıyla, bugün sizi uzaylıya çevirebilecek fotoğraf işleme teknolojilerine sahipken sosyal medya uygulamalarındaki paylaşımlarla doktor seçimine gitmek çok büyük bir yanlış. Dikkat edin doktor diyorum, merdiven altı uygulamaları geçin zaten. İçerisinde video görselleri olsa bile bu, o uygulamanın uzun dönem sonuçlarının iyi olacağını göstermiyor. Dahası çok ciddi facialarla da karşılaşabiliyoruz.

Genele baktığımızda ise sosyal medyada fotoğraf paylaşımları hasta izin verse de yasak olmakla birlikte bu tür paylaşımlar genelde hastayı kendine çekme ihtiyacından kaynaklanıyor. Öte yandan bu durum hiç hasta paylaşımı yapmayanların söz konusu ameliyat ve uygulamaları yapmadığı gibi yanlış bir imaj yaratabiliyor.

estetikİnsanlar hangi uygulamanın ya da ameliyatın ne kadar etkili olduğuna nasıl emin olabilir?

Estetik dünyasında uygulamaları üçe ayırmak mümkün; hiçbir etkisi olmayanlar, geçici ve kısa sayılabilecek sürelerde ama kısmen etkili olanlar ve gerçekten etkili ve kalıcığı uzun olan uygulamalar. Etkinin ne olduğu da önemli. Örneğin, cilde dışarıdan sürülen cilt bakım ürünlerinin reklamlarda ballandırarak adlandırıldığı gibi kırışıklık açıcı, derin katlantıları tedavi edici bir etkisi yoktur. Bunlar sadece, o da devamlı kullanıldıkça cildin nem oranlarını dengelerler ve sürekli kullanmanız gerekir. Sadece retinoik asit denilen A vitamini türevlerinin ya da peeling (kimyasal soyma) ürünlerinin  cildin üst tabakalarını yenileyici etkisi olmaktadır. Dolayısıyla bahsettiğim kırışıklık açıcı etki anlamında, etkisizler sınıfına geride kalan sürülebilir ürünleri de alabilirsiniz. Yine saç sıklığını artırma konusunda çeşitli dolandırıcılık görselleri dolaşıyor. Bir kova macunun kişinin kafasına boca edildiği ve sonrasında sırma saçlı delikanlının ortaya çıktığı görseller. Bunlara kesinlikle bulaşılmamalı.

Kısmen etkililer sınıfında ise ameliyat dışında geriye kalan dolgu, botoks, hücresel tedaviler (PRP, kök hücre gibi), iplerle uygulanan işlemler, enerji bazlı cihazlar (lazer, hifu adlı odaklanmış ultrason, soğuk lipoliz) gibi çok geniş bir yelpaze var.

En etkili uygulamalar sınıfında hangi yöntemler var? Muhtemelen bunlar daha çok merak ediliyordur.

Aslında estetik anlamında en etkili ve kalıcılığı en uzun süren yöntemler estetik ameliyatlardır. Ama şu bilinmelidir ki vücudumuzun bazı temel düşmanları var; kilo alıp verme, yer çekimi, zaman yani yaşlanma. Dolayısıyla en etkili olan estetik ameliyatlar uzun süreli kalıcılık öngörse de bunlar da az önce saydığımız etkenler nedeniyle belli bir süre sonra etkileri eskisi kadar olmasa da bir miktar geriye dönecektir.

Pahalı uygulama doğru uygulama mıdır? Tersini de düşünürsek ucuz uygulama kötü uygulama mıdır?

Aslında uygulamanın pahalılığından ziyade dikkat çekecek kadar ucuz olması hastayı düşündürmeli. Bugün ilaç maliyetleri belli ve hiç de düşük değil. Ülkemizde de dünyanın en kaliteli markalarını tercih eden klinikler var ki öyle de olmak zorunda. Ama litrelik şişeden çekilen dolgu ya da botoks ürünleri, sanayi tipi sıvı silikon jel, sonuçları gerçek anlamda facia olan polimerik dolgular kullanan merdiven altı merkezler var. Bunların hastalara sundukları fiyatlar gerçekten gülünç. Bu fiyat uçurumunu sorduğunuzda kendilerinin ürünleri toptan aldığını o yüzden ucuz olduğunu söyleseler de aslında yapılan işlem açık dolandırıcılık. Yakın zamanda bir hemşire hanımın kuaföre yaptırdığı dolgu medyada haber olmuştu.

‘Pahalı uygulamalar herkeste güvenlidir.’ şeklinde net birşey de söylenemez. Daha doğrusu en pahalı uygulama, en pahalı ilaç bile yan etki yaratabiliyor. Ama uygulama pahalı olduğunda en azından kalitesiz ürün tehlikesiyle karşı karşıya kalma ihtimaliniz de düşüyor. Tabii gittiğiniz klinikte açılan kutu ile kutunun içindeki enjektörü aynı marka olmama ihtimali de var.

estetikNasıl yani? Bir kutudan farklı bir ilaç çıkabiliyor mu?

Tabii ki bu üretici firmanın yaptığı bir şey değil. Uygulamadan önce içerideki enjektörler uzak doğu ürünü başka bir enjektörle değiştirilebiliyor. Artık bu konuda ciddi ustalık kazandığını bildiğimiz etiketlenmiş yerler var. Buna rağmen hastalar ucuz diye rağbet edebiliyor. Ancak bu uygulamalardan sonra karşılaştıkları sorunlar için bize başvurduklarında tedavi maliyetlerinin çok daha katmerli olduğunu görerek üzülüyorlar. Çünkü bir kısmı ameliyatla tedavi edilebilir sorunlar.

Kuaför  ya da benzeri yerlerde bu uygulamaların yapılmasının nedeni ucuzluk mudur sizce?

Aslında bunun temel nedeni bu yerlerin vitrin oluşturması. Yani, güzelleşme, estetik ve benzeri konular için bu tür alanlar, kadınların ve erkeklerin bir araya geldikleri yerler. Estetik ya da kozmetik uygulama yaptıran bir kişi doğrudan etraftakilere kaynak oluşturuyor. Tabii bu potansiyeli gören kuaförler anlaşma yapabilecekleri hekimlere hasta yönlendirme yolunu seçebildikleri gibi ucuza maliyet sağlayabildikleri noktada ‘çantacı’ olarak tariflenen ve kuaför kuaför gezen kişilere bu uygulamaları yaptırıyor. Bunların çoğu hekim ya da hemşire bile değil ve gerçekten kalitesiz malzemeler kullanarak ve hatta kalitesiz malzemeyi kaliteli malzeme kutusu içinde göstererek faciayla sonuçlanan uygulamalar yapabiliyorlar. Gündeme gelmeyen, dogu enjeksiyonu sırasında alerjik reaksiyon sonucu kuaförde hayatını kaybeden insanlar var. Bu herkeste olabilecek bir reaksiyon ve uygulama yapılan kurumun en azından bir hekimin güvenli çalışma alanı olması gerekiyor.

Gündemimizde olan ekonomik dalgalanmanın bunu artırdığı söylenebilir mi?

Başta da söylediğim gibi estetik uygulamalar keyfiyete dayanır. Dolayısıyla bu tür bir uygulamayı güvenilir olmayan ellerde yaptırmak deliliktir. Öte yandan ekonomik dalgalanma dönemlerinde ilginç bir şekilde estetik uygulamaların oranları da düşünülenin aksine artış gösteriyor. Bazı hastalarımızla yaptığımız görüşmelerde bunu dile getirenler oldu ve görünüşe göre estetik ameliyat olmak isteyen hastalar bütçelerinin bir kısmını saklama planı nedeniyle, genellikle geçici bir süre için olmak üzere daha basit estetik uygulamalara yöneliyor.

Estetik uygulama yaptıracak kişiler temelde nelere dikkat etmelidir?

Estetik keyfi bir uygulamadır. Zorunlu değildir. Yani siz varolanı daha da güzelleştirmeyi amaçlarsınız. Dolayısıyla böyle bir keyfi uygulamadan çıkacak sonuçların önceki halinizi daha kötüye götürmemesi gerekir. Öncelikle yapılacak uygulamalarla ilgili bilgi sahibi olmak gerekli, yani mümkün olduğunca okumuş olarak gitmek. Siz bilseniz de doktorunuzdan yaptıracağınız uygulamanın etki mekanizmasını ve sonuçlarını öğrenin.  Sonraki aşamada, gittiğiniz kliniğin duvarlarındaki sertifikasyonları, diplomaları inceleyin, en azından estetik plastik cerrahi uzmanı ya da cildiye uzmanı olması önemli. Uygulama ile ilgili detaylı bilgi aldıktan sonra size yapılacak işleme izin verdiğinize dair onam formu imzalatılıyor mu? İşlem öncesi arşivleme amaçlı fotoğraf çekimi var mı? Uygulanacak madde yapay dolgu, botoks gibi bir fabrikasyon ürün ise yanınızda açılıyor mu, ilgili markanın kökeni, kutusunda yazan ibareler gibi detaylara dikkat edilmeli. Hekimin hastayı bir süre sonra kontrole çağırarak tekrar değerlendirmesi de size önem verildiğinin bir göstergesi. Bu tür yaklaşımlar oranın ciddiyete sahip bir klinik olduğunu düşündürür ve tercih nedeni sayılmalıdır.

Teknoloji ürünü olan cihazlarla yapılan uygulamalarla ilgili düşünceniz nedir?

Bu cihazların bir kısmı deriyi atlayarak deri altında yer alan bağ ve yağ dokusunu hedeflemektedir. Son dönemde odaklanmış ultrason (Hifu) ve deri altına doğrudan giren altın iğne radyofrekans cihazları temel olarak bağ doku da kollajen üretiminin ve dolayısıyla cilt elastikiyetinin artırılmasını hedeflerken yağ dokuda da programlı hücre ölümü yaratarak incelme sağlanmasını hedefler. Etkileri  genellikle 1nci aydan sonra oturur ama belli aralıklarla yenilenmeleri gerekir. Ameliyat düşünmeyen hastalara aralıklı olarak uygulayabiliyoruz ama bunların hiçbiri estetik ameliyatın sağladığı ve hemen ortaya çıkan etkiyi sağlamıyorlar. Yani örneğin yüz germe ameliyatı ile yapılan anatomik onarımın yerini şu anki teknolojilerin hiçbiri tam anlamıyla tutmuyor. Zaten hastalarımız da bunun bilincindeler.

nebil yesilogluGiderek özel konulara giriyoruz. Soğuk lipoliz uygulaması ideal sonuçlar sağlıyor mu?

Soğuk lipoliz aslında yağ dokusunu soğuk ve vakumlama ile travmaya uğratarak programlı hücre ölümü ve dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir incelme sağlamayı hedefler. Tekli ya da çoklu seanslarla çeşitli miktarlarda incelme sağlanabilen hastalarımız oluyor ancak bazı hastalarda etki düşündüğümüz kadar fazla da olmayabiliyor. Soğuk lipoliz, liposuction yani kapalı teknikle yağ alma ameliyatı kadar hızlı etki sağlamaz. En iyi sonuçlar ikinci aydan sonra ortaya çıkar.  Tekrar uygulama gerekebilir.

Kök hücre tedavisi popüler oldu, peki bu tedavi estetikte ne kadar etkilidir? PRP uygulamasından ne farkı var? Hücresel tedaviler yeteri kadar biliniyor mu?

Ne yazık ki ülkemizde kök hücre, PRP, fibroblast, kollajen, ve benzeri tedavilerin ne olduğu ve etkinliğine yönelik kişilerin doğru bir bilgiye sahip olduğunu söylemek zor. Geçenlerde bir hasta “dudağıma kök hücre yaptırdım, hiç dolgunlaşmadı!’ şeklinde veryansın etti. Biraz sorgulayınca, uygulamanın kök hücre adı altında çok daha basit işlemlerle elde edilen PRP yani plateletten zengin plazma olduğunu anladım. Şu anda birçok insan kök hücre tedavisi adı altında basit kan ürünü uygulamalarına tabi tutulduğunun bilincinde değil. Hücresel tedaviler kan ya da yağ doku kökenli çeşitli ürünlerle yapılmaktadır ve yine etkinlikleri uygulanan işleme göre 6 ay- 3 yıl arasında değişir. Konu çok geniş ama en azından şunu söyleyelim, kök hücreler birden fazla doku tipi,ne dönüşme şansı olan öncü hücreler ve klinik uygulamalarda en sık olarak liposuction ameliyatı ile elde ettiğimiz yağ dokusundan izole edilerek kullanılıyor. Kemik iliği de başka bir kaynak. PRP yani plateletten zengin plazma ise kanın özel bazı sistemler içerisinde ayrıştırılması ile elde edilen bir sıvı. Bu iki ürün arasında ciddi maliyet farkı var ve kök hücre tedavisi çok daha pahalıdır. Hastalarımız düşük ücretle ve kan kökenli bir ürün yaptırıyorlarsa büyük olasılıkla bu PRP’dir. Her iki tedavi de aralıklı olarak tekrarlandığında etkili olabilmektedir. Bununla birlikte sonuçların bir kişiyi 10 yaş geriye götürecek kadar mucizevi olduğu hiçbir yöntemde söylenemez. Halen bundan çok uzağız. Bu etkiyi sağlayabilecek tek yöntem ise estetik ameliyatlardır. Bu tür yan uygulamalarla kombine edildiğinde estetik ameliyatlar her zaman en ideal sonucu sağlamaktadır.

Hücresel yada cihaz bazlı uygulamalarda genelde vaat edilen nedir?

Hücresel uygulamaların ya da enerji bazlı cihazların etkisi geçici ve uygulama tekrarları gerektiriyor. Hastalar da bunu bilerek geliyor. Aslında onların isteği belli aralıklarla kendini daha dinç ve yeni hissetmek. Son dönemde estetik uygulamalarda şöyle bir jargon dikkati çekiyor; “biraz daha fıreş bir görüntü (fresh; İngilizce taze anlamında)”. Bakın çok ciddi bir bilgi kirliliği var ve ben özellikle bu gibi kirliliklerle uğraşıyorum.

Az önce ifade ettiğim ‘fıreş görüntü’ apayrı bir olay. Bir yerde size taze bir görüntü vaat eden biri varsa kafanızda sorgulayın derim. Çok önemli bir yayınevinden kısa bir süre sonra bir kitabım çıkacak ve adı “Estetik Asparagas: Estetik ve Güzelliğin Gerçek Dünyası”; burada alt başlık içerisinde ‘biraz daha fıreş bir görüntü’ jargonunu da koyacaktım ama yayınevinin ciddiyeti elvermedi. Aslında bu tür jargonlar gerçekten önemli bir sorun ve doğru dürüst bilgi alamadığınız kurumdan hizmet almamanız da gerekiyor. Kan ürünleri ile uygulama yaptıracak hastalar, gittikleri klinikte uzman hekim diplomasını, kullanılan PRP veya kök hücre kitlerinin hangi marka olduğunu, sertifikalarının olup olmadığını ve yapılacak uygulamanın etki mekanizmasının anlatılmasını istemeliler.

Tazelik kavramını kullanmadığınızda hasta kaybettiğiniz oldu mu?

Tabii ki. İnsanlara daha taze bir cilt önerirsen kaçabiliyorlar. Uygulamada kullanılacak malzemenin ya da ilacın ne olduğunu detayıyla anlatıyorsunuz, gerçekte hangi mekanizma ile etki beklendiğini anlatıyorsunuz, hatta örneğin PRP gibi bir kan ürününün dolgu etkisi içermediğini ve sadece düzenli uygulamalarda bağ dokuda bir yenilenme sağlayabileceğini anlatıyorsunuz, buna rağmen ardından “doktorcuğum PRP ile dudaklarımı da biraz şişirseniz!’ gibi bir talep geliyor. Bakın bu, okur yazarlık seviyesi ya da sosyoekonomik düzey ile de ilgili değil maalesef.

Geçenlerde bir firmanın yeni ürünü olan bir meme implantının tanıtımı ve meme büyütme alanındaki yenilikleri öğrenmek için bir toplantıya gittik. Çok değerli konuşmacılar ve konuşmalar içerisinde güzel bir istatistik çalışma paylaşıldı. Bu çalışmada silikon implantlar dışında hangi meme büyütme tekniğini biliyorsunuz sorusuna çalışmaya katılan kadınlar en fazla botoks cevabını vermişler. Bu ciddi bir bilgisizlik sorunu. Botoksun dolgu etkisine sahip olduğunun düşünülmesi ciddi bir bilgi ve okuma eksikliğinden kaynaklanıyor bence. Çalışma ülkemize ait değil.

Dolayısıyla dünyamızda artık fotoğraflara bakmak dışında çoğunlukla okumayan, irdelemeyen, sosyal medyada gördükleri fotoğraflardan karpuz seçer gibi doktor seçen (neyse ki doktor çoğu) bir toplum var.

estetikDolayısıyla toplumun bu konularda daha bilgi sahibi olması için okuması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?

Tabii ki okumak önemli, özellikle konularla ilgili bilgi içerikli birçok site var. Ancak az önce de belirttiğim gibi toplum yapımız görsele daha çok önem verir hale geldi. Aslında bunu şöyle çevirmek gerekli: İlköğretimdeki gibi, kişiler neyle öğrenmeye eğilimliyse o yöne kaymak önemli. Görsellerle öğrenme yöntemlerini uygulamak belki de daha çok etkili. Koca bir makaleyi insanlara okutmakta zorluk çekebiliyorsunuz, bazı hastalar sitede en az metin içeren sayfaları seçebiliyor. Dolayısıyla görsel ve ses içerikli bilgilendirmeler ön plana çıkıyor. Yalnız burada söz konusu görseller az önce ifade ettiğimiz hastaların öncesi- sonrası fotoğraflarını içerecek şekilde olmamalı. Bunlar hasta özelleri ve sosyal platformda paylaşılmaları etik dışı uygulamalardan.

Son olarak son dönemin merak edilen popüler ameliyatı BBL nedir? Gerçekten tehlikeli mi?

Brezilya poposu ameliyatı olarak da bilinen bu ameliyat aslında son dönemde iri meme, ince bel ve   dolgun kalçalardan oluşan yeni imaj akımının bir parçası olarak popüler hale geldi. Kardashian kardeşlerle başlayarak hızla yayılan bu kalça biçmi aslında çeşitli şekillerde sağlanabiliyor. Çoğunlukla kalçanın alt ve üstteki bele yakın kısımlarından yağ alıp bu yağların kalçaya enjekte edilmesiyle elde edilse de kalıcı silikon implantlarla da bu şekli elde etmek mümkün. Bazı merdiven altı uygulamalarda sıvı silikon ya da uzun etkili polimerik dolgu enjeksiyonlarıyla da bu hedef sağlanmaya çalışılıyor. Bu sonuncu söylediğim yol tehlikeli bir yol. Bu maddelerin göç ederek uzak noktalara kaçma ihtimali var. BBL ameliyatının yağ enjeksiyonuyla yapıldığı hastalarda akciğer, beyin gibi hayati organlara yağ ya da kan kökenli pıhtıların (tromboemboli) kaçması sonucu ölümler bildirilmiş. Burada şunu söylemek lazım: Kalça bölgesi, çok iyi kanlanan bir doku ve yapılan enjeksiyonlarda kritik sınırlar var. Bu sınırların ihlal edilerek yapıldığı yağ enjeksiyonlarında yağın damara kaçarak böyle sorunlar yaratma ihtimali var. O nedenle BBL yapılacaksa en güvenli tekniğin kalıcı silikon imlantlarla yapılanı olduğunu söylemek gerekiyor.