İLHAMIN KOKUSU

MCMC Fragrances’ın kurucusu Anne McClain anılarını ve sevgisini her gün kullanılabilecek koku deneyimlerine dönüştürüyor.

Parfüm, pek çoklarına göre bir lüks, soyut ve yüce bir sanat. Fakat MCMC Fragrances’ın arkasındaki beyin ve burun Anne McClain’e göre parfüm ayrıca “süslemenin bir formu” diyor düşünceli bir şekilde “Bu gözle bakıldığında aşırı kıymetli olmasına gerek yok. İnsan bir parfümü sadece birkaç saatliğine iyi kokmak için sürebilir; bir sır gibi.”

Muhtemelen bu düşünce, onu kardeşi Katie McClain ile birlikte 2009’da MCMC’yi yaratması için motive etmiş. “Yapmaya çalıştığımız şey yaşam tarzımıza uygun kokular yapmak; kullanması kolay ve eşsiz. Kokular anlaşılabilir olsa da kompozisyonlar karmaşık,” diye ekliyor. “Benim parfümümü kullanan insanlar ciltlerinde rahatlık hissetsinler istiyorum. Bir parfüm her insanda farklı bir şekle bürünüyor ve farklı kokuyor, insanın bir parçası olunca eşsiz oluveriyorlar. İnsanların çok güzel koktuklarını hissedip gün boyu ara sıra bileklerinden parfümü koklamalarını istiyorum.”

663122

Önceleri New York’ta bir iç mimari şirketinde çalışmasından da anlaşılabileceği gibi McClain’in her zaman kreatif bir yanı varmış. Parfümlerin dünyasını ise yirmilerinde keşfetmiş. “Doğadaki bitkilerin, çiçeklerin ve reçinelerin en saf en konsantre formlarını elde etmek için distile edilmesi, daha sonra güzel kombinasyonlar için karıştırılıp bir süs olarak cilde sürülmesi fikrine bayılıyorum. Bu hem çok geleneksel hem de insana kendini doğaya çok yakın hissettiriyor.”

Yolculuğu onu, Grasse Institute of Perfumery’de parfüm malzemeleri hakkında bir kütüphane dolusu şey öğrendiği dünyanın koku başkenti Grasse’a kadar götürmüş. MCMC kokularının ortaya çıkma fikri de Grasse’da aklına gelmiş. “Eğitimden geri geldiğimde ilham doluydum,” diye hatırlıyor. “Kardeşim Katie Bloomingdale’in satın alma departmanında çalışıyordu yani bu dünyayı iyi tanıyordu. Birlikte çalışmaya başlamamız doğal bir şeydi.”
Nisan 2010’da iki kız kardeş sonunda fikirlerini hayata geçirdi ve MCMC parfümleri Hunter, Noble ve Maine piyasaya sürüldü. McClain Noble’ın onun hala imza kokusu olduğunu, sadece bu markada ürettiği ilk koku olmasından dolayı değil içeriğinde en sevdiği iki malzeme olan Hint yasemini ve Haiti vetiveri bulunmasından dolayı olduğunu söylüyor.

“İlhamımı parfüm malzemelerinden alıyorum” diyor. “İtalyan bergamotuna aşığım ve onu kullanmak istiyorum. Son zamanlarda bu menekşe için de geçerli.” İlhamını ayrıca seyahatlerden, anılarından, hayatın içindeki ufak tefek şeylerden ve müzikten aldığını, hepsinin zaman içinde birbiri içinde karışıp parfümlerini oluşturduğunu söylüyor. “Bir anının yada deneyimin bir kokunun içinde saklanması hoşuma gidiyor.”“Çalışma masama oturup formülizasyona başlamadan çok önce genelde kafamda yeni parfüm için bir fikir olur. Karışımlara başlamadan önce aklımda ulaşmak istediğim kokuya dair güçlü bir tasavvur olmasından hoşlanırım. Sanki elde etmek istediğim kokuya gitmek için mücadele ediyormuşum gibi geliyor.”

NOBLE_edp

İlhamının bir diğer kaynağı da gönüllü olarak yaptığı işlerde yaşadığı deneyimler. Paylaşma isteği ve şefkat duygusuyla yerel ve yurtdışındaki toplumlarla paylaştığı Humanity Project’i birkaç yıl önce kurmuş. “Hedef parfümün sadece yüzeysel olanlarda değil diğer dünyalarda da yaşayabileceğini göstermek.”

HUNTER_edp

Her edisyon için bir organizasyona gönüllü oluyoruz ve ben o deneyimden ilhamını alan bir koku koleksiyonu ortaya çıkartıyorum. Gelirden yardım organizasyonuna bir pay gidiyor,” diye açıklıyor. Bu yılın Nisan ayında projenin üçüncü edisyonu için üç farklı kokuyu Brooklyn’daki bir yardım merkezi olan El Puente’deki kadınlara verdiği altı haftalık parfüm derslerinde yaşadığı deneyimlerin sonucunda yapmış. Gül ve menekşe notaları bulunan American Beauty biraz uçta yaşayıp ileride bir dövme tasarımcısı olmak isteyen bir kız hakkında. Crowned in Victory, dans ve şarkı söyleme konularında çok kreatif olan bir kızdan ilhamını almış. Yunan hissiyatlı koku sarmaşık ve haşhaş içeriyor. Monoi de Tiare ise Dominik Cumhuriyeti’nden Karayip adalarının kokusunu saklamak için yapılmış. Hindistancevizi yağı ve tropik çiçekler bulunan parfüm kurstaki kızların bir kısmı ülkeleri Dominik Cumhuriyeti’nden New York’a geldiği için bu temaya sahip.

MAINE_edp

Kenya’nın pembe biberi ve Türkiye’nin gülleri gibi dünyanın her yerindeki kaynaklardan elde edilen malzemelerle parfümlerini ortaya çıkarttığı için McClain son derece yüksek kaliteki kokular elde edebiliyor. “İlk numunelerden son kullanıcıya gitmesi işin şişelenene kadar bütün işlemler bizim gözetimimizde, MCMC bünyesinde yapılıyor.” Bu New Yorklu parfüm firmasının bu kadar kısa sürede müşterilerin kalbini kazanması her aşamada gösterdikleri özene bakıldığında hiç de sürpriz değil. McClain’in de satış grafiklerini daha yukarı taşımak için daha fazla ürün yaratmak gibi bir acelesi yok. “Koleksiyonlarımıza yeni ürünler eklerken çok yavaş ve dikkatli davranıyoruz. Her şeyin doğru olduğunu hissetmemiz lazım,” diyor. Fakat bu arkasına yaslanıp beklemek değil markanın burnunun mücevher firması Mociun’la siyah yaban ladinini merkezine alan parfüm yağını çıkartmak için yaptıkları işbirliği gibi her zaman çeşitli projelerle meşgul olması anlamına geliyor. McClain ve Mociun ortaklığının ürünü bu yeni parfüm önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak. İleride olacaklar için de şöyle bir ipucu veriyor; “Yeni bir koleksiyon üzerinde çalışıyoruz ancak detayların şu aşamada çok gizli kalması gerekiyor.” Yani MCMC hayranlarının biraz daha beklemesi gerekecek.

www.mcmcfragrances.com