OMO VADİSİ

Güney Etiyopya’nın Omo Vadisi, Afrika kıtasının en zengin kültürüne sahip kabilelere ev sahipliği yapmaktadır. Oma vadisinde yaşayan ilkel kabileler nesillerdir geleneksel yaşam biçimlerini sürdürmektedirler. Bu kültür zenginliği görmek ve fotoğraf çekmek için amatör fotoğrafçılığa gönül vermiş küçük bir grup olarak yola çıkmaya karar verdik.

İstanbul’dan akşam kalkan uçağımız beş saatlik bir yolculuk sonrası gece yarısı Addis Ababa’ya vardı. Addis Ababa’dan Oma vadisine kadar sürecek olan yolculuk öncesi dinlenmek üzere hava alanından otelimize geçtik.

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte 4×4 araçlar ile yola koyulduk. Yolda Lake Ziway görmek mümkün. Lake Ziway Rift Vadisi Göllerinin en büyüğüdür ve kuş yaşamı ile ünlüdür. Buradan Arba Minch’e doğru yolumuza devam ettik ve akşam üzeri kalacağımız Paradise Lodge’ye ulaştık. Otel, iki göl ayıran “cennet köprü” olarakda bilinen ormanlık arazi içerisinde, göle bakan bir tepe üzerinde yer almaktadır. Afrika’da en güzel manzaralarından biri olarak nitelendirilmektedir. Sabahın ilk işimiz gün doğumunda bu güzel manzaranın fotoğrafını çekmek oldu.

[metaslider id=3308]

Artık Oma Vadisindeyiz, kabileleri ziyaret etmek için erkenden  yola koyuluyoruz. Omo vadisinde geçireceğimiz üç günde modern dünyadan izole edilmiş bir şekilde geleneksel yaşamlarını sürdüren Konso, Hamar, Mursi ve Karo kabilelerini görmeyi hedefliyoruz. Yol boyunca birçok farklı kabileyi görmemiz muhtemeldir.Bu kabilelerin günlük yaşamlarından çekeceğimiz fotoğrafların yanı sıra kabilelerin törenlerinide fotoğraflama fırsatımız olacak.

İlk ziyaretimizi Konso köyüne yapıyoruz. Konso Kültürünün bir parçasını olan taş duvarlı terasların oluşturduğu peysaj UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Konso kabilesinde her yeni jenerasyon özel törenler ile dokuz ile onsekiz yıl arasında değişen dönemler için kabileyi koruma ve yönetme sorumluluğunu alır. Bu sorumluluğu alan yeni nesil kendisini sembolize eden yeni kesilmiş ağacı eski kuşakların ağaçlarına bağlar.Genç nesillerin ağaçları her zaman en yüksek olanlardır, bunun nedeni termitlerin önceki nesil ağaçlarına zarar veriyor olması.

İkinci gün sabahın ilk saatleri ile birlikte Mursi köyüne doğru yola çıkıyoruz. Köye vardığımızda akşam başlayan yağmur nedeni ile heryer çamur içerisinde. Kabilenin insanları bizim araçların varışı ile birlikte kulübelerinden çıkarak bizi karşılıyorlar. Mursi kabilesi’ndeki kadınlar, yetişkinlik dönemine ulaştıklarında, dudaklarına yuvarlak, kilden yapılmış diskleri yerleştirmeleriyle ünlüdür. Köyün güzel kızlarının köle tüccarları tarafından götürülmesini önlemek amacı ile kendilerini çirkinleştirecek bir yol olarak dudaklarına kilden plakalar yerleştirmeye başlamışlar ve  daha sonra bu uygulama gelenek halini almış ve  bir güzellik sembolüne dönüşmüş.

Hamer Kabilesi’nin yaşadığı, Turmi Köyü’ne doğru yola çıkıyoruz. Öğleden sonra kurulan Pazar alanına yetişiyoruz. Hamer kadınları dikkat çekici, renkli boncuklu deri giysileri, süslü kolye ve metal bilezikleri, ağaç köklerinden elde ettikleri bir madde ile boyadıkları kızıla çalan kilit örgü bir taç gibi işledikleri saç modeli ile Hamer kadınları Omo insanların en renkli insanları.

Akşam üzerin bir düğün törenine katılıyoruz, ama damat adayının bir gün önce yetişkinliğe geçişi amacı ile  yapılan boğa atlama törenini kaçırdığımız için üzülüyoruz. Birdahaki sefere diyerek köyden ayrılıyoruz.

Artık son günümüz Kahvaltının ardından, Karo Kabilesi’nin yaşadığı omo nehrinin kıyısındaki Murulle Köyü’ne gidiyoruz. Karo kabilesi insanları özel seremonilerden önce vücut ve yüzlerini boyamalarıyla ünlülerdir.

Resim çekmek için nehir kıyısına dik bir yamaçtan iniyoruz, nehre ulaştığımızda aniden bastıran sağanak yağmur nedeni ile geri dönmeye çalışıyoruz fakat treking ayakkabılarımızın arasına giren killi toprak nedeni ile kayıyoruz. Köyün yerlileri bizim yamacı tırmanmamıza yardım ediyorlar, aynı zamanda bizim bu çaresiz halimize gülüyorlar. Çıplak ayaklarının baş parmaklarını ıslak toprağa saplayıp çok rahat hareket ediyorlar. Bu yardımlaşma aynı dili konuşmasakta bizleri bir ana dost yapıyor ve uzun süreler aklımızdan çıkmayacak bir anı oldu.

Yüzümüzde tebessüm ile uçağımıza yetişmek için yola koyuluyoruz. Dokuz kişilik pırpır bizi  Addis Ababa’ya götürmek için toprak pistten havalanıyor ve uçaktan son birkez omo vadisine doğru bakıyoruz.

Bu seyahat hepimizin ömür boyu hatırlayacağı bir deneyim  oldu.