‘Aşkın Şehri Olmaz’ Alper Kut – Röportaj

Yılların oyuncusu olmakla birlikte sizin en çok bildiğiniz hali ile Kurtlar Vadisi’nin Baronu… Yakında sevenlerine bir sürprizi var. Sürprizin ne olduğu ise röportajın içinde… Oyuncu Alper Kut ile Nişantaşı’nda kahve eşliğinde keyifli bir akşamüstü sohbetinde neler konuştuğumuz ise bir sonraki paragraflarda sizleri bekliyor. Okumadan önce kahvenizi hazırlamayı unutmayın!

İstanbul’a bahar geldi size de geldi mi? Nasıl karşıladınız baharı?

Geldi. Tekrar spora başladım. Ben yedi göbek İstanbulluyum, İstanbul’un her havasını severim ama en sevdiğim havası bahar havasıdır.

İstanbul’da doğdunuz, İstanbul’da büyüdünüz…

Hayır, İstanbul’da büyümedim. İşin komik tarafı Ankara’da doğdum, Ankara’da büyüdüm, üniversiteyi Ankara’da okudum, mesleğime ilk Ankara’da başladım, sonra her şeyden vazgeçip İstanbul’a döndüm.IMG_0335Ankaralılar bana kızmasın ama uzun Ankara günlerinden sonra İstanbul iyi gelmiştir.

Ankara dışarıdan gri görünür ama renklidir.

Ankara aşıkken nasıl bir şehir?

Aşkın şehri olmaz, o gönül işidir.

Eğitim hayatınız ile ilgili muallak bir durumunuz var sanırım. Veterinerlik ile başlayıp, nasıl oyunculuğa bağladınız?

Garip bir eğitim hayatım var. Lise döneminde haytanın tekiydim. Birkaç lise değiştirmek zorunda kaldım. Kimse üniversiteyi kazanacağımı düşünmüyordu. O sene yüksek bir puanla veterinerliği kazandım. 2 sene okudum.

Sonra ne oldu, laboratuvarda kurbağa keserken oyuncu olmak istediğinize mi karar verdiniz?

Aynen. Baktım bu meslek bana göre değil, tekrar sınava girip, hukuk fakültesini kazandım. Sonra o sene Dil Tarih Tiyatro sınav açıyordu. Ön kayıt ile başvurdum. Kazandım. Tiyatro var, hukuk var, veterinerlikte de kaydım var. Ben tiyatroyu tercih ettim.IMG_0272Neden tiyatroyu tercih ettiniz?

Öyle çocukluğumdan gelen bir tutku değil, tiyatro. Ankara’da tiyatro farklı bir kültürdür. Efsane oyunlar izledim. Veterinerlikte okurken, tiyatro okuyan arkadaşlarım vardı. Onlar acayip bir öğrenim hayatı anlatıyorlardı. Benimki de kurbağa keserek geçiyor, malum. Bir deneyeyim bakayım, olacak mı dedim.

Aile müdahil mi peki sizin süreçlerinize?

Ailenin hiçbir şeyden haberi yok ki. Hiç karışmazlardı zaten. Babam ne yaparsan yap ama en iyisini yap derdi. Yani limon satıyorsan en iyi limonu sen sat derdi. Tek şartı bir üniversite bitirmemdi.

Sonra…

İlk oyunum Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oldu. Sonrasında askere gittim. Doğu’da yedek subay olarak askerlik yaptım. Sonra rahmetli babam rahatsızlanınca aile şirketimizin başına geçtim. Genç İş Adamları Başkanlığı bile yaptım. İşadamlığı kariyerim de vardır. Sonra onu da bıraktım.IMG_0283Uçlarda mı yaşarsınız?

Hayatım biraz öyle geçti.

Hayatınız yönlendiren tercihleriniz mi, tesadüfler mi?

Tercihlerim. Bir şeye başlamak kadar, zamanında bırakabilmek de önemli. Ben gerektiğinde, zamanında bırakabildiğimi düşünüyorum.

İstanbul’a niye geldiniz? Gönül işleri falan mı?

Yok ben karımla Ankara’da tanıştım. Kendisi de Ankara Devlet tiyatrosu oyuncusudur.

Kadınlarla aranız nasıl, sever misiniz kadınları?

Nasıl sevmem ki kadınları, beni 5 kadın büyüttü. Kadınları çok iyi anlarım. Annem, anneannem, teyzem, ablam, babaannem. Ben 5 ailenin tek erkek çocuğu olarak büyüdüm. Paşa oğlum, paşa oğlum diye büyüdüm. İlkokula gidene kadar kendimi paşa zannediyordum. İlkokul 1 de anladım ki ben paşa değilim, buralarda benden çok var.IMG_0155İsteklerinin peşinden koşmakla, maymun iştahlılık arasında çok ince bir sınır vardır; hep o ince çizgide mi yürüdünüz?

İstediklerimin peşinden gittim. Hala da gidiyorum.

İstediklerinizi aldınız mı peki? Ya da en çok neyi istediniz?

Aldım. Hayallerimin peşinden gittim. Kendimi denemeyi seviyorum.  En çok sahnede olmayı istedim. Oldum.

Alkışı seviyor musunuz?

Seviyorum tabii. Madem o kadar sahneyi, alkışı seviyorsun, neden iş adamı oldun diye sorarlar adama. İş adamı olurken de; genç iş adamları derneği başkanı oldum.

En iyi limonu ben sattım diyorsunuz yani.

İş hayatının sahnesi de orasıdır. Her mesleğin ayrı bir sahnesi vardır. Ama aktör olmak istiyordum. Sahnede olmak çok büyük meydan okumadır, büyük bir özgüven gerektirir. Özgüveninizi doğru kanalize edip, doğru yerden yürürseniz, çok büyük bir yardımcıdır. Ancak akıl gidip, sırf ego kaldığında insanı batırır. Bütün meslekler için bu geçerlidir. Ben en iyiyim, oldum dediğiniz zaman bitmişsinizdir.

Oyunculukla ilgili olmak istediğiniz yerin neresindesiniz?

Valla oyunculukta oldum demek ayıp olur. Ustalara ayıp olur.IMG_0122Peki birçok şeyi birarada yapan biri olarak, şimdi sadece oyunculukla mı devam ediyorsunuz?

Oyunculukla devam ediyorum. Aslında yakın zamanda hayata geçireceğim bir şey daha var. Şarkı söyleyeceğim. Ders alıyorum.

Albüm olacak mı?

Yok yok, çok uzak bir şey albüm. Keyifle çıkıp orkestrayla şarkı söylemek istiyorum. Şarkı söylemeyi seviyorum.

Nasıl şarkılar dinleyeceğiz peki?

Sürpriz olsun ama genel olarak slow parçalar olacağını söyleyebilirim. Türkçe ve yabancı şarkılar. Çalışıyorum, yani bu yaştan sonra öğrencilik yapıyorum. Aynı anda birkaç şeyi yapmazsam, rahat edemem.

Her şeyi tutkuyla mı yapıyorsunuz?

Ben sevmediğim bir şeyi yapamam ki.


Sanırım evlilik işini biraz daha olgun yaşlara bıraktınız. Çok mu aşık oldunuz?

Evet  karıma aşık oldum, orta yaşı geçerken evlendim… Karımla tanışmasaydım hala bekardım.

Daha kendini bildiğin yaşlarda evlenmenin farklı bir yanı var mı?

İnsan kıymetini daha iyi anlıyor. İlerleyen yaşlarda hayat tecrübesiyle beraber gerçekten sevdiğiniz, aşık olduğunuz insanla beraber olduğunuz zaman daha iyi kıymetini biliyorsunuz. Tadını daha iyi çıkartıyorsunuz.IMG_0216Hayatta içinizde eksiklik duyduğunuz bir şey var mı? Mesela çocuk?

Hayır yok. 25 yaşında evlenmiş olsak, belki gündemimiz olurdu fakat şuan rahatladığımız bir zaman. Şimdi böyle bir sorumluluk almak başa dönmek gibi geliyor.

Deneyimlemeyi arzu edip, içinizde kalan bir şey yok mu yani?

Hayat, insanın karşısına hep deneyimleyeceği bir şeyler getirir. Ben fırsatın insanın karşısına hep iki kere çıktığına inanırım. Çünkü bana öyle oldu. Gençken kaçırdığım fırsat, ileride daha değişik şekilde önüme geldi. İkincisinde kaçırmadım.

Bu durumda hayat mottonuz nedir?

Sevmediğin hiçbir şeyi yapma. İnsanların sana dayattığı kuralları da genel kural olarak kabul etme.

Dizilere, tiyatroya devam mı?

Elbette. Kurtlar Vadisi’nden sonra Günahkar’da oynadım. Ağustos ayında tiyatrodan da istifa ettim. Gelen tekliflerden kendime uygun bir rol olmadığı için bu sene durmayı tercih ettim. Bu sezon tekrar tiyatro da yapmayı düşünüyorum. Önümüzdeki sezon için gelen dizi ve tiyatro projelerini menajerim Yelda Gürkan’la birlikte değerlendiriyoruz.

Profesyonel olarak dart oynadığınızı duydum.

Anakara dart bir tutkudur. Ankara’da gittiğiniz barların % 60’ında dart vardır. Lisanslı dart oyuncusuyum. Federasyonu yedi-sekiz sene evvel kuruldu. Türkiye şampiyonası yapılıyor. Türkiye derecelerim var. Turnuvalarda da var. Hatta Ankara’da dart ligi vardır. O ligde birinciliklerim, ikinciliklerim var.

Sizin için İstanbul nasıl bir yer?

Muhteşem, büyülü bir şehir. İstanbul’un karmaşasını da, kaosunu da, kalabalığını da seviyorum. Ben İstanbul’u seviyorum. Düzenli bir şehir olsa, bu kadar sevilmez zaten. Bizans’tan, II. Roma İmparatorluğu’nun ve elbette ki Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinden bahsediyoruz. Nüfusu hep fazla olan bir şehir. İstanbul’la gerçekten dünya üzerinde kıyaslanacak bir şehir yok. İstanbul’un içinden deniz geçiyor, var mı böyle bir şey. Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya bakıyorsunuz.