“Begüm Polat” Yeşilçam Tadında Bir Kızım

TikTok’ta çektiği videolar ile tanınan, söz yazarlığı ve şarkıcılık dışında oyunculuk da yapan Begüm Polat, “Trabesk” albümünde Neşet Ertaş’ın ‘Doyulur mu?’ eserini yeniden yorumladı ve kısa sürede çok sayıda kişi tarafından dinlendi. Sezen Aksu ve Aysel Gürel’i rüyasında gördükten sonra İstanbul’a taşınmaya karar veren Polat’ın hikayesi sizlerle…

Biraz kendinden, yolculuğundan bahseder misin?
Şarkılar yazan, hayatı içinden geldiğince yaşayan deli ama dolu olandan bir kız. Olduğu gibi kalmanın gücüne inanan normal biriyim. Şarkılarım, yaşadıklarımın feryadı gibi, onu da çok tekniksiz ve doğal yapıyorum. Begüm, hayatı, yaşadıklarıyla Yeşilçam tadında bir kız. Güncel zamanın eski insanıyım sanırım. Kuşaklar arası bağ için var olduğumu düşünmüyor değilim. Buna yazdığım şarkılarım ve gerçekliğim vesile olacak.

Albümünün ismi ‘Trabesk’. Türküleri arabesk formunda yorumladığın için mi adı Trabesk? Bende öyle bir çağrışım yaptı. Biraz albümünden bahsedelim…
Arabesk şarkıların trap tarzda yorumlamak albümün olayı. Eski şarkıların güncellenmiş hali yani. “Doyulur mu” benim 2 sene çıkarmak için uğraştığım bir şarkı ve bu albümde çıkması nasip oldu. Yapımcılarıma söylediğimde inandılar ve albüme koydular. Neşet Ertaş benim için başka bir yerde. Benim tek idolüm. Sanatta ve insanlıkta tek. Bir Kırşehirli olarak bozkırın kızı olarak, bu misyonu yaşatmak istedim.

Bir sosyal medya fenomenisin. Biraz fenomen olma ruh halini, güzel ve sağlıksız taraflarını anlatır mısın?
Ben sanat kökenli olup, sonradan tesadüfen fenomen olan biriyim. Bu da normal hali komik, biraz sakar, deli dolu oluşumdan sanırım. İnsanlar samimi yapımı sevdi. Bundan iki yıl önce sosyal medyada kendi kendime takılırken Reynmen, bir videomu paylaştı ve viral oldum. Fenomen olma durumu tesadüfen geldiyse de, bunu güzel değerlendirmek ve Z kuşağına en büyük idolüm Neşet Ertaş’ı ve anlam dolu müziğini, sözlerini taşımak istedim. Sosyal medyanın bir kurgusu varmış ama ben o kurguyu yapamıyorum ve sağlıksız buluyorum. Çok anlamıyorum. Profesyonel bir fenomen değilim ve bu hoşuma gidiyor. Kalbimin dediğini yapıyorum.

Neşet Ertaş’ın eserini yorumladın ve çok dinlendi. Mezarına gidip helallik almışsın sanırım… Neşet Ertaş dinleyebilseydi, senin yorumunla ilgili nasıl yorum yapardı sence?
Modernize edilmiş haline belki tatlı tatlı kızardı ama niyetimi anlatınca takdir ederdi diye düşünüyorum. O’na, “Bu yeni düzen değişik. Neşet Baba, sözlerin ibadet gibi. İnsanlar, kendi egosunu öven saçma sapan sözleri değil, kalp sözlerini tekrar etsin.” Derdim.

Bir ivme yakalamaktan daha önemli olan standardı koruyabilmek… Sen yakaladığın ivmeyi korumak, devam ettirebilmek adına nasıl hayallerin, hedeflerin var?
Kendim olmak ve plan yapmamak. Aslında korumamak. İnsanın başına ne gelirse abartılı koruma duygusundan gelir. Ben bugün yüksek olabilirim ama yarın düşü de bilirim. Bunlar benim için bir şey ifade etmiyor. Çünkü kurgum yok, hayatımı yaşıyorum. Şarkılarım çıksın, kalplere girsin diye çok çalışırım. Yapacağım tek şey sevmek, sınırsızca ve çılgınca coşkulu çalışmak olur.

Malum, biz bir şehir dergisiyiz. Senin İstanbul’un nasıl bir yer? Şu hastalıklı günleri geride bırakıp, normale dönüldüğünde, İstanbul sokaklarında yapacağın 3 şey ne olur?
İstanbul kocaman bir panayır yeri gibi. Herkesin bir İstanbul’u var. Herkes çok havalı olmak derdinde. Ben ise bu büyük yerdeki küçük bir varlığım. Kendi halinde gezen bir ceylan olabilir. Ya da o kocaman ıssız ormanda açan yabangülü. İnsanlar gücü abartı sanıyor. Ama asıl güç doğallıktır. Ceylanı seri oluşu, yabangülünü ise dikeni korur.

Doğal olanı da iyiliği korur. Derin şeyler bunlar uzun ve derin İstanbul gibi. Ben bu şehirde olabilirim ama kalbim, aklım bozkırdır. Bu pandemi bitince ilk işim sokaklarda dans ederek, şarkı söyleyerek yürümek olacak. Yolda yürüyen insanlarla rastgele tanışmak, hikayelerine eşlik etmek, şarkılar yazmak istiyorum.

İstanbul’a taşınma hikayen biraz değişik sanırım…
Pandemi sürecinde Aysel Gürel hep rüyama girdi. Tam pes etmiştim, şarkılarımı çıkartamayacağımı düşündüğüm anlardı. Bana rüyamda ‘sen tek değilsin’ diyordu. Bir keresinde ‘Senin deden Abdurrahman da şarkı yapardı. Benim arkadaşım, onun siyah defteri var, onu bul.’ dedi. Sabah uyandım, kahvaltı masasında çekinerek babama sordum. Babam matematik insanıdır, inanmaz böyle şeylere. Tabi yine üstün açık yattın diye ciddiye almadı ama annem kızdı ve babama defteri getirmesini söyledi.

Gerçekten bir defteri varmış. Ben o deftere baktığımda dedemin şarkı yazdığını anladım. Çünkü şarkı sözü onlar. Kimse anlamamış şiir demiş. Trafik kazasında ölünce zihninde yaptığı müziği de onunla ölmüş, sözleri kalmış. Bugün bana da bir şey olsa, başıma aynısı gelecek. 220 şiiri var derler çünkü müzikleri zihnimde. Ve bir süre sonra yine rüyama girdi Aysel Gürel, bu sefer “İstanbul’a gitme vaktin geldi’ dedi ve beni Sezen Aksu’ya söyledi.

Sezen Aksu, bu bizden dedi ve bana elini verdi. Elini tuttum ve asansöre bindik. Sonra uyandım. Ve sabah olduğunda mucize oldu. Hiç beklemediğim anda sosyal medyadan para geldi. Tik tok yetkilisi arayıp uyarmasa, belki de o parayı almayacaktım bile… O sabah, o rüyadan sonra bunlar olunca bir çanta yaptım ve İstanbul’a yerleşeceğimi söyledim.