Eyvah Bu Çocuk Kemençeci Olacak

selçuk balcı

Hani arkadaş gruplarında 1 kişi vardır. En çok o konuşur, en çok o güldürür… Onun olmadığı masa insana boşmuş gibi gelir. Selçuk, işte tam da o kişi. Geldiği toprakların, Karadeniz’in coşkusunu yaşıyor. Sevinci de hüznü de üst perdeden. Bir bakıyorsunuz katılarak gülüyor, bir bakıyorsunuz birine kızıyor, bir bakıyorsunuz gözleri nemli geçmişten bir hikaye anlatıyor. Kısacası;günümüz insanlarında, yokluğundan en çok şikayet ettiğimiz şeye sahip. Samimiyete… Normal çekim – söyleşi saat standartlarımızı biraz aşıp, işi muhabbete sürüklediğimiz, ortak tanıdıklarımızın kulaklarını çınlattığımız, Selçuk’u yengecin ısırdığı, mendil alıp halaya durduğumuz, en son güneşi de batırıp, İstanbul baharında, olaysızca dağıldığımız buluşmamızdan anlar, cümleler “ünlüler mutfakta” bölümümüzde sizlerle efendim.

Hareketli, enerjik ve tanıdığım her Karadenizli gibi doğalı komik bir adam Selçuk Balcı.

Bu aralar en çok kafanı ne meşgul ediyor?

Bu aralar en çok, yeni yayınlayacağım projeler meşgul ediyor. Bir single yayınladık. Sonrasında kemençe ile acaba farklı şeyler denenemez mi diye düşünüyordum, pop ve özgün arası bir tane şarkı yaptım. Şimdi onu yayınlamak üzereyim. Bakalım nasıl tepkiler alacağız…

Geleneksel bir enstrüman olan kemençeyi çalıyorsun. Kemençe, kaval, tambur gibi geleneksel enstrümanların uluslararası arenada şanslarının daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Bu tarz geleneksel enstrümanlarla, aslında her şeyin yapılabileceğini göstermek gerekiyor. Geleneksel melodileri, modern melodilerle harmanlamak lazım.

Müziğe bağlama ile başladığını biliyorum, neden kemençe ile devam etmek istedin?

Karadeniz müziği yapmak istedim. Küçük yaşlarda Rize’den Ankara’ya taşındığımız için, Karadeniz’e olan özlemimi müzik ile giderebilirim gibi hissettim. Bizim oralarda tulum var. Hem tulum çalıp hem şarkı söyleyemem diye düşündüm. Kemençe çalmayı kendi kendime öğrendim, ders falan almadım. Fuat Saka, Pontus kemençesi dinlemem gerektiğini söyledi. Başka makamlarda da kemençenin nasıl çalınabileceğini öğrendim.

Biraz ailenden bahsetsene….

Sanat yönü gelişmiş bir ailem var. Babam öğretmendi, vefat etti. Annem şiir yazar. Hatta şuan kendi albümümde annemin yazdığı şiirlerin sözlerinden kullanıyorum. Albüm ismi koyarken de, şarkı sözü yazarken de muhakkak ailemin yardımını alıyorum. 3 kardeşiz, bir abim, bir ablam var.

Ailen müzik yapmanı destekledi mi?

Lisedeyken, annem bana cep telefonu almıştı. Derste telefonla oynarken yakalandım. Annemi okula çağırdılar. Gelmesini istemiyordum çünkü derslerim çok kötü. Neyse geldi, soğuk ifadesi ile müdür yardımcısının odasında oturuyor, ters ters bakıyor, bir şey de söylemedi. O dönem de kemençemi yeni aldığım, elimden düşürmediğim zamanlardı. Yıllar sonra annem; “o gün içimden, anlaşıldı, eyvah bu çocuk kemençeci olacak” demiştim dedi. Ben hala eğitimimi tamamlamadım. Konservatuar 3. sınıf öğrencisiyim. Neyse acelem yok, bitecek inşallah.

Ya şansın yaver gitmeseydi?

İnsan, mutlaka yapacak bir şeyler bulur. Müzikten başka bir şey yapabileceğimi düşünmüyorum.

Seni kurumsal bir şirkette masada otururken hayal edemedim.

Başa geldikten sonra yaparım, ne yapacaksın… Hayat mücadelesi…

Hırslı bir adam mısın?

Değilim. Ama sonuna kadar zorlarım. İlla olsun diye değil, yanlış anlama, mücadele etmenin verdiği keyif diyelim. Müzik konusunda çalışkanım. Geriye kalan her konuda tembelim diyebilirim.

Sana nasıl hitap ediyorlar? Karadeniz müziğinin asi çocuğu, Karadeniz’in romantik prensi gibi sevenlerinin bir hitap şekli var mı?

Öyle lakaplar taktılar da, hiçbirisi tutmadı. Bir ‘kuzeyin oğlu’ gibi olamadım.

Karadeniz müziğinin ulusal seyirciye kavuşması Kazım Koyuncu ile mi oldu? Aslında biz Kazım’ı niye sevdik sence?

Volkan Konak daha öncesinde vardı. Kazım, rock soundunu Karadeniz müziğine entegre etti. Tabii televizyonda gösterilen Karadeniz dizilerinin ilgi görmesi ve dizilere yaptığı müzikler Kazım Koyuncu’nun hızlıca fark edilmesini sağladı. Farkına varınca da Kazım çok sevildi. Çünkü güzel adamdı. Bölge ayrımı yapmadan, gidip Dersim Müzik Festivali’nde de sahne alıyordu. Karadeniz müziğine güzel bir yol açtı. Bu yolu başlatanlardan değilim ama inşallah devam ettirenlerden olabilirim.

Karadeniz coğrafyasını, Karadeniz müziğinde çok yoğun hissediyorum. Şarkı sözlerine bakınca “dumanlı dağlar”, “zor yollar” “aşılmaz dereler” her şarkının türkünün içinde yer alıyor.

Tabii. Mesela, horon figürleri de öyledir. Hemşin horonunda, toparlama hareketi vardır. ‘Tok aşağı tok’ derler. Bu, yük taşıyan bir kadının o bayırlardan giderken ki halini anlatır.

Güzel horon oynar mısın?

Oynarım ama kaç yıldır oynamıyorum. Çalmaktan oynamaya fırsatım olmuyor.

Profesyonel olarak kaç senedir müzik yapıyorsun?

12 senedir falan yapıyorum.

Müzikle ilgili hangi hamlende yırttın oğlum Selçuk dedin?

Yırttın oğlum hala demedim, diyemiyorum. Ya da yırtmayı hedeflemediğim için demedim belki de.

Senin bir şarkın 30 milyon izleniyorsa bir şekilde o eşiği aşmışsın ve yırtmışsın demektir.

Ne zaman sevildin dersen 2010 yılında diyebilirim. İngiliz müzisyen Endipol ile birlikte Rize’de bir röportaj yapmıştık. Röportaj esnasında çalıp söylemiştik. O gitar çalmıştı, ben kemençe ve sonra bu performans, Habertürk’te programda yayınlandı. O şarkının görüntüleri sayfalarca paylaşıldı. Birçok insan beni orada tanıdı. Orada yırttın oğlum demiştim herhalde.

İnancını yitirdiğin bir dönem oldu mu?

Yok, olmadı çünkü erken yaşlarımda yaptığım şey sevilmeye başlamıştı. O zaman hayat kaygısı yaşamıyordum. Hatta kendimi şöyle ifade ediyorum; ‘oyunla, şakayla kendim için keyif aldığım şeyle uğraşarak kendime bir gelecek örmüşüm farkında değilim’. Bunu söyleyeli 2 -3 sene oldu sanırım.

Hayatında seni en acımasız eleştiren kim?

Abim. Mesela diyorum ki; proje başlatacağım şöyle yapacağım, böyle yapacağım. ‘Hep şöyle yapacağım böyle yapacağım diyorsun hiçbir şey yapmıyorsun’ diyor.

Karadenizli aileler genelde coşkulu ve eğlencelidirler. Sizde durum nasıl, eğlenceli misiniz?

Evet, biz kendi aramızda çok eğleniyoruz. Bizim ailede melezlik var, annem Karslı. Babam öğretmenken kaçırmış annemi. Bir gün bir programa çıkmıştım. Anne izledin mi, nasıldı dedim. İyiydi eve gelecek misin diye sordu. Geleceğim dedim. İyi biz yatıyoruz anahtarın yoksa haberin olsun dedi.

Sen şimdi böyle coşkulu adamsın ya, aşkını nasıl yaşıyorsun? Aynı coşkuyla mı?

Ben kendimce güzel yaşadığımı düşünüyorum ama genelde karşı taraf bana gıcık oluyor ve ilişki bitiyor. Ayrılık konuşmasını bile gülerek yapabilirim ama gerçekten kötü niyetle yapmıyorum. Fazla duygusalım ve bunu karşı tarafa yansıtamıyorum. Hatta yaptığım şarkıları yalandan, piyasada iş yapmak için yaptığımı düşünüyorlar.

Uzun süreli bir ilişkin oldu mu, mesela evliliğin direğinden döndün mü?

Dönmüş kadar oldum diyelim.

Çapkın bir adam mısın?

Çapkın değilim. Denk gelmesi lazım. Armut piş ağzıma düş diyelim, hiçbir zaman kovalamam.

Bir kadında seni ne etkiler?

İlk önce her insan gibi fiziksel özelliğe bakarım tabii. Ondan sonra tamamen sohbeti etkiler.

Bir kadının seni evliliğe ikna etmesi için neye sahip olması lazım?

Edemez. Benim evliliği düşünmem lazım. Yoksa ikna olmam.

Evliliği düşünüyor musun?

Şuan düşünmüyorum.

Çocuk istiyor musun?

Evlenmeden olmaz ama şuan baba olmaya hazır değilim. Kendimi bazen çocuk gibi hissediyorum. Hatta bu aralar post değiştirmişim gibi, tazelenmiş hissediyorum. Birkaç sene önce kendimi orta yaş hissediyordum ama şuanda 20 yaşında gibiyim.

Çok enerjiksin. Yaşam enerjinin kaynağı nedir?

Bilmiyorum. Çocukluğumdan beri böyleyim. Bir sorun yaşadığım zaman da en dibi görüp, ancak öyle zehri içimden atabiliyorum. Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini biliyorum. Acının da. İnsan her an kendi ile ilgili farklı bir şey keşfedip, kendi ile ilgili bambaşka bir şeye şahit oluyor.

Travmatik bir dönemin var mı?

Benim travmalarımı genelde ayrılıklar oluşturuyor. Sadece sevgilimden ayrıldığımda değil, arkadaşlık ilişkilerim bittiğinde de benim için travmatik oluyor.

Küs kalamayanlardan mısın?

Hayatta küs kalamam. Kinci bir insan değilim.

Ne yaparsam seni çok sinirlendirebilirim?

Çok fazla eleştirerek, sürekli akıl vererek. Ben can sıkıcı birisi değilim, kimseye karışmam, irdelemem. Arkadaşlık ettiğim insanların da öyle olmasını istiyorum. Çoğu zaman evde yalnızlığı tercih ediyorum. Ya kitap okuyorum ya da plak dinliyorum.

Rize’ye gidiyor musun?

Evet, her yaz gidiyorum. Bizim çayımız var, onu toplatıyoruz. Çay toplamayı çocukluktan beri sevmiyorum ama alım yerine götürüp, satmayı severim.

Neden Ankara’da yaşamaya devam ediyorsun?

Ben şimdiye kadar ailemden hiç kopmadım. Yalnız yapabilir miyim bilmiyorum. Seneye falan İstanbul’dan bir ev tutmayı düşünüyorum. En azından bir gelip geleceğim. Ankara’yı seviyorum, çocukluğumun geçtiği şehir. Bende anısı çoktur, mahalle mahalle bilirim.

Bize seninle ilgili bilmediğimiz bir şey söylene.

Kimsenin bilmediği bir şeyim yok. Ben kendime özel bir şey saklayamıyorum.

İstanbul senin için nasıl bir yer?

İstanbul’un trafiğini çek al, çok güzel bir şehir. Adalara hiç gitmedim, orayı çok merak ediyorum. İstanbul’la çok uğraştılar ama bence hala o Bizans kokusunu yıkamadılar. O da şehre güzel bir hava katıyor. Burası başka bir ülkenin elinde olsaydı çok daha güzel bir şehir olabilirdi.

Seyahat etmeye çok para harcıyor musun?

Hayır, işim olduğu zaman geziyorum. İş sebebiyle sürekli geziyoruz zaten. İş dışında evde vakit geçirmeyi seviyorum.

Hiç sahnede rezil oldun mu?

Rezil olmadım ama saçmaladığım zamanlar çok oluyor. Çok gülüyoruz.

Göksel Bey ile sahnede atışıyorsunuz. Bu çalışılmış bir şey mi yoksa sahnede doğaçlamamı gelişiyor?

O anda atılan da var, çalışılan sözler de… Göksel Abi bazen bana sürpriz yapıyor. Evde hazırlanıp geliyor, bakıyorum yeni şeyler eklemiş.

Jest ve mimiklerini de çok kullanan bir adamsın. Oyunculuk teklifleri geliyor mu?

Beni henüz keşfetmediler… Yok oyunculuk teklifi gelmiyor ama diziler için şarkı istiyorlar. Ben oyunculuk yapamam, karavanda yaşamak bana göre değil.

Ankara’da, Seymenler Parkı’nda kemençeni alıp, içinden geldiği gibi çalıp söylemişsin. Öyle duydum, doğru mu?

Evet, iki hafta önce gidip, kemençe çaldık. Sonra bir baktım 200 – 300 kişi toplanmışız. Ben de konser olmadığı zamanlarda bunu tekrarlamayı düşünüyorum. Çok güzel bir ortam oldu, çok keyif aldık. Sosyal medyadan falan yayıp, konserimin olmadığı ilk Pazar günü tekrar yapmayı düşünüyorum.

Yeni projelerinden de bahseder misin?

Yeni bir şarkımız var onun klibini çekeceğiz. Bir de otantik bir albüm yapacağım. Karadeniz türkülerinden oluşan ama diğerlerinden farklı olarak düzenlemesiz. Basgitar, klasik gitar eşlik edecek. Onun dışında da TRT’de bir dizi başlıyor oraya da şarkı vereceğiz. Burcu Güneş ile klip çektik, o yayınlanacak.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

İnsanlar müzik dinlesinler. İnsanların birbirine tahammülü kalmadı. Sosyal medya insanların yaşamını zorlaştırdı. Sosyal medyayı kapatıp birebir diyaloga önem versinler. Tekrardan birbirlerini sevmeyi denesinler. Sevin ya, müzik dinleyin, keyfinize bakıp, geçin gidin.