Hayatımın En Değişik Dönemini Yaşıyorum

Hafızalarınızdan Pelin Öztekin ile ilgili tüm görüntüyü lütfen silin. Artık o bambaşka bir Pelin. Sempatik halinden hiçbir şey kaybetmemiş ama eski görünüşünden de eser yok. Tam 80 kilo vermiş! İnsan vücudundaki fazlalıklarından kurtulunca; ruhundaki fazlalıklardan da kurtuluyor. Pelin’de de durum aynen böyle olmuş. Rahatlamış, yenilenmiş, ferahlamış. Kilolarından kurtulması ile hayatında başlayan yeni süreci, planlarını, kısacası kendinde yeni keşfettiği Pelin’i konuştuk.

Hayatının en iyi, en mutlu dönemini mi yaşıyorsun?

En değişik dönemini yaşıyorum diyebilirim. Kiloluyken de çok mutluydum. Sağlık sorunum olmasaydı, kendimle gayet barışık yaşıyordum. En mutlu dönemim değil de, en değişik dönemim diyebilirim. Şuan olduğum kiloyu, en son lise zamanlarımda görmüştüm. Kendimi yeniden keşfetme dönemindeyim.

Gerçekten kilolu olmak psikolojik olarak seni hiç etkilemiyor muydu?

Hiçbir zaman zayıf olmadığım için şişmanlıktan şikayet etmiyordum.

Peki hiç kiloluyken keşke kilolu olmasaydım dediğin bir an oldu mu?

Bazı şeylerin dış görünüşten çok, enerji ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bir insandan gerçekten hoşlanıyorsanız, değer veriyorsanız ve karşınızdaki de gerçekten insansa; o değeri siz olduğunuz için veriyor, dış görünüşünüze bakmıyor. Hayatımda ilişkisel anlamda hiç sorun yaşamadım. Eğer birinden gerçekten hoşlandıysam, o da benden hoşlandı.

Kilolu olmak aşk hayatını etkilemedi yani…

Hayır etkilemedi. Kıvanç ile tanıştığımda 153 kiloydum. Ameliyat olmak gibi bir düşüncem yoktu. Kıvanç benden zayıftı. İlişkimizin 7. ayında ameliyat oldum. Şimdi ikimiz de 28 yaşındayız ve daha olgun bir dönem yaşıyoruz. İnsan bu yaşlara geldiğinde, daha ayakları yere basan bir ilişki ve yol arkadaşı arıyor.

Hayatında en iddialı olduğun şey ne?

Enerjim. Sevmediğim insanlara karşı çok ketumumdur ama normalde bir ortama girdiğim zaman mutlaka insanlar enerjimi alırlar. Pozitif birisiyim, ön yargılı davranmayı sevmem; bunu yaptığım için de kendime afferin diyorum. İnsanları görüyorum, hep bir önden tanı koyma derdindeler. Ön yargıyla kendime duvarlar örmeyi sevmiyorum.

Baban oyuncu olmasaydı da; oyunculuğu tercih eder miydin?

Bu konu ile ilgili net bir şey diyemiyorum. Çocukluğum kuliste geçti. Oyuncuların içinde büyüdüm. Sanki oyuncu olmak benim için kaçarı olmayan bir şeydi. Hep babamın olduğu yerde olmak istedim. Haftasonları lunaparka değil, tiyatroya gidiyordum. Anlayacağın armut dibine düştü.

Oyunculukla ilgili onay makamın kim?

Başta annem. Her şeyimi izler. Burada şöyle olmuş, burada şunu yapmışsın, bu bakışını sevmedim gibi detayına kadar her şeyi söyler. Yıllarca babamı da eleştirdiği için, oradan süregelen bir alışkanlık var. Sonrasında babam ve sonrada Kıvanç.

Baban oyunculuğunu nasıl buluyor?

İlk “Hayat Bilgisi” dizisinde, beni izlediği zaman; en azından kamera ışığın var dedi. “Çoğu insan iyi oyuncu olur ama kameraya iyi poz veremez. Sahneye çıktığın zaman, karenin içinde beş kişi varsa, dikkat çeken sen oluyorsun.” dedi. “Çok Güzel Hareketler Bunlar” oynarken, babam bir galasına gelmişti. Bana mektup yazmıştı. “Artık birlikte uçuşlarda görüşmek üzere” diye. O gün babamdan onayımı almıştım.

BKM’den çok fazla insan parladı. Çok da başarılı bir projeydi. Orada yer alan birçok oyuncu için, o projenin üzerinde bir iş çıkarmanın zorlayıcı olduğunu düşünüyorum.

Skeç programları bizden sonra başlayan bir yükselişle devam etti, hala devam ediyor. Biz kimsenin görmediği 4 yıllık bir eğitim aldık. Bir mutfak eğitimimiz var ve insanlar hala bizi oraya yakıştırıyor.

Yılmaz Erdoğan sahne arkasında ne kadar etkindi?

Her şeyin içindeydi. Attığımız adımdan, içtiğimiz suya kadar her şeyimizden haberdardı. Provaya geç mi geldik, provada sorun mu çıkardık, ezberimiz mi kötüydü, o oyuna konsantre mi olamadık. Her şeyle ilgili mutlaka bir bilgisi oluyordu ve bizim her zaman yanımızdaydı.

Yeni skeç programlarını nasıl buluyorsun?

Biz yaptığımız zaman tek olmanın gururu vardı ve hala da var. Hala izlenilmek, tekrarlarının reyting alması, 3 kanalda birden yayınlanıyor olması bizi mutlu ediyor. Dışarıdan da insanların bize yeniden başlayın diye ısrarları çok oluyor ama yeniden başlamayacak. Eski ekip olarak yeniden bir şey yapmıyoruz. Artık herkes farklı kulvarlara ayrıldı. Oğuzhan (Koç) şarkı söylemek istedi, Eser (Yenerler) sadece sunuculuk ve program konusunda çalışmak istedi. Oyunculuk yapmak isteyenler, tiyatro yapmak isteyenler, herkes kendi istediği kulvara yöneldi.

Kilo vermenle birlikte hayatında yeni bir dönem başladı. Sevimli kız algısını kırmak istiyor musun? Nasıl bir algı yaratmak, nasıl rollerde oynamak istiyorsun?

Çoğu insan aslında hala zayıfladığımı bilmiyor. Görüşmeye gidiyorum, beni tanımıyorlar, biz sizi eski halinizle istiyoruz diyorlar. Demet Akbağ “Şimdi komedyenin zayıf ve güzel olabileceğini ispatlaman gerek.” dedi. Türkiye’de erkek komedyenler daha çok seviliyor. Kadının yaptığı komedinin bir tık fazlası, itici geliyor.

Komedi mi yapmak istiyorsun?

Aslında öyle bir ayırım yok. Ben komediyi çok seviyorum. Komedi yapmak insanları güldürmek gerçekten çok haz veren bir şey. Çünkü ağlatmak, drama sokmak, depresyona sokmak insanları birazcık daha kolay. Güldürmek gerçekten zor. Zorlu yaşam şartlarında, insanları biraz güldürebiliyorsak, bu bir oyuncu için güzel bir duygu.

Türkiye’de komedi algısını nerede buluyorsun?

Ahmet Kural’lar var, onlar yeni bir tarz getirdiler diyebiliriz. İnsanlara başka bir yerden de bakmayı öğrettiler. Cem Yılmaz’ın üstüne çıkan olmadı. Yılmaz Erdoğan’ın yaptığı kulvar farklı. Bence yeni şeylerin denenmesi güzel ama onu daha da çeşitlendirmek gerekiyor.

Oyuncunun en büyük korkusu nedir? Mesela bir gün yolda tanınmasan?

Kilo verdiğim için iki ay önce Avrupa sokaklarında geziyor gibiydim. Tanımıyorlardı. Kilo verdiğimi insanlar daha yeni yeni öğreniyorlar. İlk başta güzeldi ama sonra insanda “acaba unutuluyor muyum” endişesi gelişiyor. Aslında insanlar sizi seviyorsa, unutmuyorlar. Sosyal medyada gelen yorumlardan, bana olan ilgiyi ve sevgiyi anlayabiliyorum.

Sosyal medyadaki mesafesizlik seni rahatsız ediyor mu?

Herkesi rahatsız ediyor. Çünkü insanlar asosyal olup, bazen hadlerini aşarak yorum yapabiliyorlar.

28 yaşındasın. Bir oyuncu için ara bir yaş. Kafanda hayal ettiğin bir rol var mı?        

Evet ara bir yaştayım. Aslında tamamıyla, yapımcıların, yönetmenlerin değişime açık olmaları ile ilgili bir durum. Beni çok farklı da sunabilirler. Türkiye’de komedi oyuncusu, drama oynayamaz gibi bir algı var. Aslında durum tam tersidir. Bir oyuncu güldürebiliyorsa; her rolün altından kalkabilir. Ters köşe yapmak yapımcının, yönetmenin elindedir.

Kilo vermek sağlıklı olmak dışında hayatında neyi değiştirdi?

Hareketli bir insan oldum. Eskiden kıyafet bulmak benim için çok zor oluyordu. Tekstil, kilolu insanlar açısından çok zayıf. Bütün mağazalardan alışveriş yapabilmek ve alışverişimin kısa sürmesi harika bir durum. Bir de tabii ki kendimi daha taze ve yenilenmiş hissediyorum.

En zayıf halkan nedir?

Çok duygusal biriyim. Beni biri övdüğü zaman da ağlarım, çok sulu gözlüyüm. Duygularımla hareket ediyorum. Bir de, öyle gözükmesem de çekingenimdir. Bazıları gerçekten tırmalar. Ben, kısmetse olur diyenlerdenim.

Kanaatkar mı yetiştirdiler seni?

Sanırım. Hiçbir zaman aç gözlü ve saldırgan bir insan olmadım. Aslında bu durum iş anlamında bir dezavantaj oluşturuyor.

 Babandan aldığın en büyük öğüt nedir?

“Kendi ayaklarının üstünde dur.” 17 yaşımdan beri kendi paramı kendim kazanıyorum ve hiçbir kimseye eyvallahım yok. Bir de; “bir oyuncunun kütüphanesi yoksa hiç bir zaman oyuncu olamaz” demişti. Benim bu lafı duyduktan sonra iki tane kütüphanem oldu.

 Gündelik hayatında neler yapıyorsun?

Anadolu Yakası’nda oturuyorum. Caddebostan sahilinde vakit geçiriyorum. İki köpeğim var. Biri 16 yaşında. Çok yaşlı olduğu için evin bahçesinde takılıyor. Diğeri Kıvanç (Baran Arslan) ile ikimizin köpeği. Onun enerjisini atması için sahil gezintileri iyi oluyor. Genelde deniz kenarında olmayı seviyorum. Mutfakla aram çok iyi, genelde 24 Kitchen kanalı açık oluyor.

O kanalı izleyip, öğrendiğim değişik yemekleri yapıyorum. Zayıflamaya başladığımdan beri, kendi yiyemediklerimi yapıp, insanlara yediriyorum. Çoğu zaman günümü ya annemle ya da Kıvanç’la geçiriyorum. Yengeç burcu olduğum için çok evcimenim. Erkek arkadaşım da yengeç burcu, ikimiz de evcimen olduğumuz için evde vakit geçirmeyi çok seviyoruz.

Meslektaşların genelde sevgililerinden bahsetmeyi çok sevmezler, sen bahsedebiliyorsun…

Evet, çünkü hayatı hep birlikte yaşıyoruz. Kıvanç sadece sevgilim değil, aynı zamanda en yakın dostum, sırdaşım, birlikte vakit geçirmekten en zevk aldığım insan. Hayatımın büyük bir bölümünü Kıvanç ile geçiriyorum. İlişkimiz evlilik yolunda ilerliyor.

Evlilik teklifini nasıl aldın?

Evlilik teklifini doğum günümde, 4 Temmuz’da aldım. Sette sürpriz yaptı. Benim hiç haberim yoktu bütün set ekibi ve yönetmeni kandırmış. Sahne çekilirken sahnenin içine girdi. 2 saat öncesinden sete gelmiş, hazırlık yapmış. Doğum günümde sette olduğum için hayli moralim bozuktu. Kıvanç’ın sürprizi ile unutulmaz bir gün oldu. İkimiz de 28 yaşındayız, 30 yaşında evlenmeyi düşünüyoruz.