PINK MARTINI İLE ÖZEL RÖPORTAJIMIZ

“Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass“, “Joy to the World“, “1969“, “A Retrospective“, “Get Happy” ve “Dream A Little Dream” albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini yepyeni albümlerini kayıt ederken, Avrupa turnesi kapsamında Türkiye ve Kıbrıs’taki hayranlarıyla buluşmaya geliyor.

Grubun kurucusu ve Piyanisti Thomas Lauderdale ile uzun yıllardır güçlü bir bağ kurdukları Türkiye’yi, şarkılarını ve grubun hikayesini konuştuk…

10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de en çok sevilen yabancı gruplardan birisiniz, aynı zamanda albümleriniz de Türk dinleyicisiyle buluşuyor. Pink Martini’yi bu kadar özel kılan nedir?

Avrupa’da özellikle Fransa ve Türkiye’de en başından beri büyük bir ilgi gördük. Türk dinleyicisi müziğimize her zaman coşkuyla karşılık veriyor. Türk dinleyicisiyle uzun yıllardır güçlü bir bağ kurduk. Pasion Turca ekibiyle aile gibiyiz ve bize Türkiye’deki her konser artık arkadaşlarımızla ailemizle yeniden bir buluşma gibi geliyor.

Farklı kültür ve dillerden oluşan geniş bir repertuvarınız var.  Pink Martini’nin müziğini nasıl tanımlarsınız?

Global pop müzik olarak nitelendiriyorum. Amerikalı bir grubuz ama Avrupa’da farklı ülkelerde çok fazla zaman geçiriyoruz. Yeni kültürleri keşfetmek bize heyecan veriyor. Tüm kültürlerin buluştuğu evrensel bir müzik yapmaya çalışıyoruz.

Türk müziği dinlediğinizi özellikle eski Türk filmi şarkılarını araştırdığınızı biliyoruz. Eski Türk filmi şarkıları Pink Martini için ne ifade ediyor?

Şarkıların melodik yapıları bizi çok etkiliyor aynı zamanda sözlerini de öğrenmeye çalışıyoruz. Sözlerdeki sadelik ve derinlik bu şarkılarda en sevdiğimiz taraflar. Hikayeleri olan şarkıları seviyoruz.

Thomas Lauderdale

Pink Martini olarak şu ana kadar kaç albüm kaydettiniz?

Dream A Little Dream albümüyle 8. Albümümüzü kaydettik. Şu an sonbahar aylarında yayınlanacak bir albümün kayıt sürecindeyiz.

Pink Martini sahne üzerinde birçok dilde şarkılar yorumluyor. Geriye söylemediğiniz hangi diller kaldı?

İki solistimiz hem China hem de Storm neredeyse 20 farklı dilde şarkılar söylüyor. İspanyolca’dan Çince’ye, Japonca’dan İtalyanca’ya, Türkçe’den Almanca’ya, Yunanca’dan Arapça’ya kadar birçok dilde söylüyoruz. Aynı zamanda eski rus şarkılarını da araştırıyoruz.

Sahnede her daim canlı ve enerjik bir grup izliyoruz. Yoğun turne programı içerisinde bunu nasıl başarıyorsunuz?

Yeni albüm sonrası genelde yeni turnelerimize başlamış oluyoruz. Amerika dahil olmak üzere bazen 2 bazen 3 turneye çıktığımız oluyor.  Konser programları arasında fırsat bulduğumuz zamanlarda kendimize küçük molalar yaratıyor, enerji topluyoruz.

Türkiye’deki hayranlarınıza mesajınız nedir? Bizleri nasıl bir konser bekliyor?

17 Temmuz İstanbul, 19 Temmuz Bodrum ve 21 Temmuz’da Kıbrıs’ta hayranlarımızla buluşacağız. Her zamanki gibi sahnede eğlenceli bir Pink Martini izleyecekler. Tabii sürprizlerimiz de var. Tekrar Türkiye’ye geldiğimiz için çok mutluyuz.