Popüler Müziğin Kazandırdığı İsim ‘Fulin’

fulin

ALBÜM YAPABİLMEM İÇİN BABAM KREDİ ÇEKTİ

Ünlüler Mutfakta bölümümüzün bu ayki konuğu popüler müziğin kazandırdığı yeni isimlerden Fulin oldu. Kimyager olmuşken, nasıl çark edip hayatını müzikle devam ettirmeye karar verdiğinden, aşkın hayatını nasıl etkilediğine, aile yaşantısından, isterse nasıl maharetli bir ev hanımı olduğuna kadar birçok şey konuştuk. Renkli kişiliği ise tüm çekimimize yansıdı. O kadar yansıdı ki; fotoğrafları bizim sayfalarımızdan önce magazin basınının sayfalarını süsledi. Balığa hayat öpücüğü verdiği fotoğrafı bizim sayfalarımızdan önce gazetelerde gördüyseniz şaşırmayınız efendim. Ne diyelim, magazin Fulin’i, Fulin magazini seviyor…

İsmin, sahne ismin mi? Ne manaya geliyor?

Çocukluğumdan beri herkes ismimi sorar. Hayır, sahne ismim değil, gerçek ismim. İnanmayana kimliğimi çıkarıp gösteriyorum. İç güzellik, büyük beyaz, parlak ışık demek. Aynı zamanda bir çiçek ismiymiş. Çin’de bir imparatorun da ismi olarak geçiyor.

Çin demişken, sen nerelisin?

Adanalıyım. Babam Adanalı, annem Selanik göçmeni.

Nasıl bir ailen var, bahseder misin?

Babam tıp fakültesinde profesör. Annem öğretmen. Adana’da yaşıyorlar. Bir de erkek kardeşim var. O da endüstri mühendisi. Otoriter bir aileye sahibim. Aslında müzik yapmamı hiç istemediler.

Sen de aslında kimyagersin.

Evet, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Kimya Bölümü’nden mezunum. Bir seneye yakın kimyagerlik yaptım. İçimde hep müzik aşkı vardı. Bir şekilde İstanbul’a gelmem gerekiyordu. Uzun süre mücadele ettim. Babam sırf İstanbul’a gelmeyeyim diye, kazanmış olduğum Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne göndermedi. Kimyagerlik yapmayı bahane edip İstanbul’a geldim. Bir ilaç firmasında çalıştım. Çok mutsuzdum. Babama çok mutsuz olduğumu, yaratıcı bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Çocukluğumdan beri gitar çalıyorum, klavye çalıyorum, beste yapıyorum. Benim olayım müzik! Babam da yaratıcılığını yansıtmak istiyorsan, moda okuluna git dedi. İstanbul Moda Akademisi’nde 2 sene okudum. Orayı da bitirip, diplomamı aldım, başladığım şeyi asla yarıda bırakmam ama beni tabii ki kesmedi.

Kaç yaşındasın?

30 yaşındayım ama bana sorsan 24. İnsanın gerçekten hissettiği bir yaş var.

Gelelim müziğe… Ailene rağmen müziği hayatına nasıl alabildin?

Enerji denilen şeye çok inanırım. Hande Yener’in bir lansmanına katıldım. Orada yetenekli bir aranjörle tanıştım. Ki o zamanlar Emrah Karaduman bu kadar tanınmıyordu. Sonra birlikte kahve içtik, konuştuk, beni tanımaya başladıkça, içinde müzik var neden müzik yapmıyorsun dedi. Ona hissettiğim duygular vardı, o duyguları yazıp gönderdim, o da üzerine beste yaptı. Bana beste yaptığı parçayı gönderdiğinde Adana’daydım. Babama dinlettim. Aslında fena değil dedi. Sonra babamı ikna edene kadar göbeğim çatladı ama bir şekilde kandırdım. O aranjör arkadaşım, Fulin bu işi yapmanın maddi bir külfeti var dedi. Albümü yapabilmem için babam kredi çekti. Çıkışım, sözü benim, aranjesi Emrah Karaduman’ın olan “İçinden Oku” şarkısı ile oldu. Sonra hep çalışmak istediğim DMC firmasına geçtim. Samsun Bey, lafımdan, sözümden çıkmayacaksın dedi. Tamam dedim. DMC ile sözleşme yaptığımızda dünyalar benim oldu.

Sonrasında seni magazin haberlerinde gördük. Otoriter ailen bu durumu nasıl karşıladı merak ettim.

Bizim evde aslında despot olan annemdir. Ben ün peşinde değilim, müzik yapmak istiyorum. Maalesef istem dışı magazinsel olaylar gelişti. Babam kızdı. Magazin kuşağı, sabah programında beni ağlarken görünce arayıp, keşke yapmasaydın çünkü bu sen değilsin dedi. Aslında içimdeki duygu: “müzik yapmak istiyorum ama istediğim yere gelemiyorum.” duygusuydu.

Çabuk gaza gelir misin?

Eskiden çok gelirdim. Şimdi o kadar gelmiyorum.

Sence sen kimin tahtını zorlarsın?

Kimsenin, ben kendi tahtıma gitmek istiyorum.

Müzikal anlamda nerede olmak istiyorsun?

Ruhumda elektronik alt yapılı müzikler yapmak var. Bu ülkemizde daha yeni yeni oturmaya başlıyor. Şuan elektro-pop anlamında piyasada bir açıklık görüyorum. Açıkçası çok popüler kültüre ait bir şey yapmak istemiyorum ama piyasaya hitap etmek zorundayım, yoksa istediğim kapılar bana açılmaz.

Yeni single ‘ın çıktı, tepkiler nasıl?

Tam beklediğim gibi oldu. Sözü, müziği bana ait. Tamamen içimden geleni yaptım. Sözler hep o anki hissettiğim şeylerdi. Aldım elime, yazdım biranda çıktı. Şuan yap desen belki yapamam. Bundan sonraki yapacağım şarkı bir tık daha farklı olacak. Daha Avrupai bir şeyler olacak.

Samsun Bey’in lafından hala çıkmıyor musun?

Bazen çıktığım oldu. DMC ile ilk çalışmamdı “Keyfi Halik” diye bir şarkı yaptık. Açık konuşmam gerekirse; 2014 yılında birden bire müzik sektörüne girdim. İlk şarkımda kaliteli isimlerle çalıştım. Sektöre girdiğimin 1. Senesinde pat diye DMC’ye geçtim. Samsun Demir, Alper Narman, Onur Özdemir, Murat Küçük, Ozan Çolakoğlu, Özgür Aras gibi isimlerle çalışacağımı duydum. Elim, ayağım birbirine dolandı. Ne yapacağımı bilemeyip, agresif ve fevri davrandım. Profesyonel davranmadığım noktalar oldu. Samsun Bey bana “bu işi yapacaksan, herkesle iyi olmak zorundasın, bu uzun bir yol, sabır lazım” demişti. Ben dinlemedim. Sanki bana bunları dememiş gibi davrandım. Şuan yeni yeni anlıyorum. Benim için DMC’de olmak çok büyük şans.

Angelina Jolie’ye benzetilme durumun var, nereden çıktı bu?

Sektöre ilk başladığımda, Umut Kuzey söylemişti. Ya, sen bu kadına benziyorsun diye. Aman bu durumu gündeme getirmeyin, kimsenin gölgesinde olmak istemiyorum dedim. Benzememek için saç rengimi açtım, biraz da kilo aldım. Sonra, sosyal medya fenomeni Halil Söyletmez, seninle gel Angelina Jolie şakası yapalım dedi. Yaptık, mevzu oradan çıktı.

Oyunculuğa başlıyormuşsun diye duydum.

Akademi 35.5’ta eğitim aldım. Vahide Gördüm ile çalıştım. Onun hiç kimseyi beğenmeyen bir yapısı var. Şuanda dizilerde izlediğimiz oyuncuların bir çoğu Akademik 35,5 dan çıkma oyuncular. Hep daha iyisini istiyor aslında, ondan beğenmiyor. Şuanda gündemimizde 2 tane dizi var. Bir sinema filmi için anlaşma yaptık. Çekimler Nisan veya Mayıs gibi olacak. Eylülde yayınlanacak.. Amaa, oyunculukta çok fazla ilerlesem de şarkıcılığı hayatta bırakmam.

Kendini yanlış ifade ettiğini düşündüğün oluyor mu?

Evet, çok oluyor. Mesela magazine röportaj verdiğimde sonradan hiçbirini izlemem. Evet, o an %50 benim ama % 50’si ben değilim. Bunu görüyorum ve izlemiyorum. Anlamıyorum, o anda ben ben olmuyorum. Çok aklı başında, olgun, bambaşka düşünen bir Fulin varken; o kamerayı kaldırdıkları zaman, bazen saçma sapan bir karaktere bürünebiliyorum. Vermemem gereken cevapları verebiliyorum.

Seni nasıl sinirlendirebilirim?

Bana haksızlık yaparsan sinirlenirim.

Madem mutfaktayız, soralım; Mutfakla aran nasıl? Biraz cici kız gibi duruyorsun. Sanki ne yemekten, ne temizlikten anlarmışsın gibi geliyor.

Gerçekten öyle değilim. Tek yaşıyorum, yemeğimi de temizliğimi de ben yapıyorum. İnanılmaz da bir ev kızıyım, çamaşırım, ütüm, her şeyi ben yaparım. O imajı kırmam lazım. Kendimle ilgili beğenmediğim nokta işte bu. Bunu ben ilişkilerime de yansıtıyorum.

Kusura bakma, seni elinde toz beziyle hayal edemiyorum..

Beni tanıdıkça, gerçek kimliğimi anlayabilirsin. Ama ilk tanıştığım anda da karşı tarafa kendimi doğru anlatabilmem lazım. Bu benim üzerine çalışmam gereken bir konu. Neden farklı algılanıyorum bilmiyorum.

O zaman en iyi yaptığın yemeği soralım.

Mantarlı tavuk sote. Güzel yaparım.

Son olarak ne söylemek istersin?

Yeni şarkı geliyor. Yeni bir söz – müzik yaptım. Bu sefer profesyonel insanlardan yardım alacağım. Hiçbir şarkım yaz aylarına yetişmedi, Allah’ın izniyle, bu sefer yaza yetiştirmeyi düşünüyorum. Kazakistan’da bir yarışmada yarıştım, Türkiye’yi temsil ettim. Orada Kazak bir starla stüdyoya girip bir düet yaptık. O şarkıyı dijitalde yayınlayabiliriz. Görüşülen sinema projeleri var. Zaten bu işler olursa çok yoğun koşturmalar başlayacaktır.