Ünlüler Mutfakta; Aslıhan Güner Kılıç

Hayatını yokuş yukarı yaşamayı tercih edenler vardır. Onlar, genelde kestirme yolları bilmezler. Bilseler de patikalar tehlikeli gelir, güvenli yolları tercih ederler. Onlara farketmez, “geç olsun, temiz olsun” yaşamlarının hareket noktası haline gelmiştir bir kere, başka türlüsü ters gelir. Aslıhan Güner de onlardan… Emeği ile tırmanmaya alışmış bir kere. Bu arada kendisi neredeyse bir sosyal medya fenomeni. 500.000’e yakın kişi aktif olarak kendisini takip ediyor. O da üşenmeyip neredeyse hepsine cevap yazıyor. Birçok kişi de O’nun söylediklerini doğru sayıyor. Hal böyleyken biz de kendisini daha yakından tanımak istedik. 6 sinema filmi, 300 bölümü aşkın dizi çekmişken popülerliğini arafta yaşayan, güzel oyuncunun hayatına dair ayrıntılar ve mutfağımızdan çıkan, neşesi ile renklendirdiği fotoğraflar bu ayki “ünlüler mutfakta” bölümümüzde sizleri bekliyor…

Seninle yapılan röportajlar genelde yer aldığın proje ilgili gerçekleştirilmiş. Aslında nasıl birisin hiç bahsetmemişsin. Biraz bahseder misin Aslıhan nasıl biri?

Evet, röportajlarım genelde projelerimle ilgili. Katıldığım programlarda bir de şarkı söyletiyorlar, bitti, gitti. İnsanlar beni oynadığım karakterler üzerinden tanıyorlar. Bütün oyuncuların yaşayabileceği bir handikap yaşıyorum. Sosyal medya bana bu konuda biraz yardımcı oldu. Orada insanlar benim gerçek dünyamı gördüler ve şaşırdılar.Bahçelievler’de doğdum. 2 kız, 1 erkek kardeşim var. Annem Malatyalı, babam Sivaslı. Babam ticaretle uğraşıyor, annem ev hanımı. Çocukluğumdan beri sahne sanatlarına ilgim vardı. Şarkı söylemeyi, müzik aleti çalmayı seviyorum. Çocukluğumda tiyatro yapıyordum, bando takımındaydım, folklor oynuyordum kısacası sosyal bir çocuktum. Hem sosyal hem de çalışkan bir çocuktum. Okulumuza Gazanfer Özcan Tiyatrosu gelmişti. O dönem içime bitmeyen bir tiyatro aşkı bulaştı.

 Ailede oyuncu olan birisi var mıydı?

Yakınlarında oyuncu birinin olması kolay bir adım atmanı sağlayabilir ama benim oyuncu bir yakınım yok. İş görüşmelerine 3 sene boyunca babamla birlikte gittim. Piyasa ile hiç bir bağlantım yoktu. Bilmediğin bir dünya olduğu için korkuyorsun da…

 Ailen oyuncu olmana destek yani…

Kesinlikle desteklerdi. Bence ailenin desteği olmazsa yanlış ilerlersin. Hiçbir zaman ailemi üzecek bir şeye evet demedim. Kendime bir yol çizdim ve o yolda yavaş yavaş ilerlemeye çalışıyorum. Bu sene oyunculukta 10. yılım. Hiçbir zaman popüler olayım, en öndeki isim olayım gibi bir derdim olmadı. Tek kriterim; başımı yastığa rahat koyabilmek, vicdanımın rahat olması. Oyuncu olmak vs. hep sıfattır isminin önüne gelir. Ama benim ismim Aslıhan. İsmimi taşımaya çalışıyorum. Ailemin dualarını alarak yoluma devam etmek benim için çok önemli.

Oyunculuk dışında bir işle uğraştın mı?

Uğraştım. Hayat böyle bir şey zaten; hep çalışıp, çabalarsın. 7-8 yaşımdan beri çalışıyorum. Bir çocuk giyim firmasında satış danışmanlığı yaptım. Babamın bizi köye götürmediği her yaz tatilinde çalıştım. Babam çalışma dese de, ben çalışmayı sevdiğim için çalıştım. Oyuncu olmaktan ümidimi kestiğim zamanlarda tekrar üniversite sınavına girip, bankacılık bölümünü kazandım. 7 sene önce “Asi” dizisinden teklif geldi ve Allah bana kapı açtı.

 Galiba, Asi dizisinden teklif geldiği dönem, senin ümidini kestiğin döneme denk geliyor…

Tam ümidimi kestiğim dönemdi. Üniversiteye gidiyordum ve tam zamanlı bir diziye girme imkanım yoktu. Dizi Antakya’da çekiliyordu. Görüşmelerine gittim ve okulu dondurup, bavulumu topladım, Antakya’ya gittim. Orası benim dönüm noktam oldu. İlk defa evimden ayrıldım. 19 yaşındaydım. Ve şuan iyi ki gitmişim diyorum.

Seni mutlaka bilen biliyor ama bir o kadarda bilmeyen var. Gerçek patlamanı yaptığını düşünmüyorum.

Evet, dedim ya ben yavaş ilerliyorum. On yıldır bu piyasanın içindeyim. 6 sinema filmim, 300 bölümü aşkın dizim var. Bizim işlerimizde pazarlama çok önemli. Tabii şans da çok önemli. Durumun, benim tercihlerimle alakalı. Tercih ettiğim yol biraz daha zor bir yol.

İşin ile ilgili örnek aldığın bir isim var mı?

Yeşilçam aşığıyım. Keşke o dönemlerde olsam derim. Kafa yapım da, o döneme biraz daha uygun. Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit aşığıyım. Dilerim ki, onlar gibi 50. yılımı sevilip, sayılırken kutlayabilirim. Yaptığım her işte, çocuğumun beni izlerken utanmayacağı işler olmasına dikkat ediyorum. İçime sinmeyen hiçbir projeyi kabul etmiyorum .

Oyunculuk adına kuralların var mı?

Var, inanmadığım hiçbir şeye evet demem. Bu el tutmaya kadar gidebilir. Gerçekten inanmam gerekiyor. Kendimi başkalarının ellerine bırakarak, ilerlemek yapıma ters. Üstümde hiçbir güç olmadan ilerliyorum.

Karar alırken eşine danışıyor musun?

Evet danışırım. Bizim Mert’le en büyük şansımız birçok şeye ortak karar verebilmemiz. Kafa yapılarımız çok aynıdır. Ben biraz daha sivri bir yapıya sahibim. Mert de öyle olmasına rağmen birbirimizi dengeleyebiliyoruz ve beni yumuşatıyor.

Oyunculara oynamayı hayal ettikleri karakteri sorduğunda çoğu; bir şizofreni ya da fahişeyi oynamak istiyorum der. Bu klişenin dışına çıkabilecek, oynamayı hayal ettiğin bir karakter var mı?

Hayalim, her oynadığımın bir öncekinden farklı bir rol olmasıdır. Şizofreni oynamak kadar, normal bir insanı oynamak da zordur. Çünkü tepkisizlik çok zor. Mesela sözsüz bir şeyi oynamak da çok zordur. Osmanlı kadınını oynamak istiyordum. Bunu hayal ettiğimde daha Muhteşem Yüzyıl başlamamıştı. Özcan Deniz ile başrolünü paylaştığımız bir işe dahil oldum ve Osmanlı kadınını oynadım. Ajan olmak istedim, ajanı oynadım. Fakir kızı oynadım, salon kızını oynadım. Hamdi Alkan’ın çektiği sinema filminde rol aldım. İki çocuğu olan, başı kapalı  bir anneyi oynuyorum. Seyirciden duymak istediğim; “çok farklı, o siz değil misiniz” demeleri.

Oyunculukta güzelliğin önünde bir engel mi?

Nurgül Yeşilçay çok güzeldir ama oyunculuğunu konuşuruz. Yeşimçam’dan da Fatma Girik çok güzeldir ama onun da oyunculuğunu konuşuruz. Oynadığım karkterlede güzelliğin ön planda olması önemli değil. Makyajsız, yemeni ile de oynadım, çamurlar içinde de süründüm. Suratımın allak bullak olduğu sahneler var. Sıfatım genelde “sevilen oyuncu,genç oyuncu, güzel oyuncu” dur. Bu sıfatların yanına başarılı oyuncuyu koymaya çalışıyorum. Bunun için güzel işlere imza atmam ve tabii ki güzel işlere imza atabilmem için şans verilmesi gerekiyor.

Çalışmayı hayal ettiğin bir yönetmen var mı?

Çağan Irmak tabiî ki. İyi bir yönetmenin, oyuncunun duygusunu birken on yapabileceğini düşünüyorum. Dizide sevmediğimiz ama sinemada devleşen birçok oyuncu var. Bunun sebebi, yönetmendir. Hamdi Alkan ile çalışırken bunu dolu dolu yaşadım.

Oyunculuğun er meydanı tiyatrodur derler ya, tiyatro düşünüyor musun?

Evet, öyle diyorlar ama ben henüz bu konuda bir şey söyleme hakkına sahip değilim. Asıl isteğim tiyatroydu ama kendimi televizyonda buldum. Tiyatronun benim için şuan zor olacağını düşünüyorum. Çok heyecanlanırım. Kamera olduğu zaman konsantre oluyorum. Sette, karaktere bürünüyorsun ve yanında olanlar da o oyunun bir parçası. Tiyatro çok başka bir alan ve duygu.

 

Sosyal medya profilinde “siyah beyaz değil rengarenk” yazıyor. Hayatında her renk varsa, bu keskin hatların olmadığın anlamına mı geliyor?

Keskin hatlarım yok. Ben siyahı da yaşarım, beyazı da yaşarım ama pembe, mavi, turuncuyu da yaşarım. Böyle olması gerektiğini düşünüyorum ki; hayatın her renginin tadına bakmış olalım. Hayat siyah beyaz değil, her şey var. Benim bugün konuştuğum yarın değişebilir. Net konuşmayı sevmem, büyük konuşmayı sevmem. Temiz yaşamayı seviyorum ben.

 Artık sesinin güzel olduğunu biliyoruz. Bu alanda bir şeyler yapmayı planlıyor musun?

Artık sinirleniyorum. Yıllardır, sesi olmayan tüm oyunculara zorla şarkı söylettiler. Bir bana söyletmediler. Albüm yapmayı düşünmüyorum. Orada haddimi biliyorum. Şarkı söylemek ve sahneyi doldurabilmek başka bir şey. Utangaç bir yapım var ve sahneyi doldurabileceğimi düşünmüyorum. Tabii bugünlük böyle düşünüyorum. Yapmam da demem. Karadeniz şarkılarını seviyorum. Bilmem, belki Şevval Sam gibi hem şarkıcı hem oyuncu olabilirim. Korkuyorum, birilerinin cesaretlendirmesi lazım, inanmam lazım. Gerçekten ayağı yere basan biri olmak istiyorum. 

En belirgin özelliğin nedir?

Dominant bir yapım var. Lider ruhluyum. Güçlü biriyimdir. Herkes aradaki saygı sınırını korur.

Çok erken yaşta evlenmedin mi?

Oyuncuya göre evet ama normale göre hayır. Ben Mert’le ailemin içinde yaşayamazdım. Beni evden alıyordu, yemeğe falan gidiyorduk ama benim akşam dokuzda evde olmam gerekiyordu. Bizim rahat bir hayatımız olmadı bundan dolayı da evlenmek zorundaydık. Ama şükürler olsun biz sevgili gibi hala o heyecanı götürebiliyoruz. Evleneli 1,5 sene oldu ama biz Mert’le sevgili gibiyiz. Hayatında doğru insan olduğu zaman, evlilik çok güzel bir şey. Allah bana Mert’i verdiği için her gün şükrediyorum. Anaç bir yapım var ve haliyle çok fazla sorumluluğum. Mert üstümden büyük bir yük alıyor. Allah Mert’e sağlık ve güç versin, her zaman yanımda olsun.

Yakında hayata geçireceğin projelerin var mı?

Sinema görüşmelerim var. Dizi şuan çok zor. “Kızıl Elma” yı kabul edene kadar 8, 9 tane proje reddettim.

Popülerlik konusunda arada kalmış biri olarak sosyal medyada 500.000’e yakın takipçin var. Kitleni kimler oluşturuyor?

Genç kızlar ve ev hanımları beni çok seviyorlar. Hatta kadınlara yönelik bir program yapma düşüncem var. Belki çocuk falan yaptığım dönemde keyifli bir program yapabilirim. İnsanlarla iletişme geçmeyi, konuşmayı çok seviyorum. Sosyal medyayı açma sebebim de buydu. Gündelik hayatta sıkıntılarımız var ve kafamızın dağılması gerekiyor. Benim instagramda ki amacım güzel fotoğraflar çekip, güzel sözler ve biraz da inancımla ilgili bir şeyler yazmak. Örnek alıyorlar ve oradan bir şekilde yayılıyor. Kendim gibi oluyorum orada ve bu kadar insan beni bundan dolayı takip ediyor.

İstanbul deyince…

Aşk! İstanbul aşığıyım. Bir sürü şehre gidiyorsun ama İstanbul gibi bir şehir yok. Mesela Paris’e gittim, çok güzel bir şehir ama güzel olan aslında çok başka şeyler. Yaşayışları, birbirine olan saygıları, yaşam kaliteleri vs. Bu durum, gelir düzeylerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor, bu da sokağa yansıyor. İstanbul gibi bir coğrafyaya  sahip olan dünyada bir şehir yok. Paris’te bir Eiffel Kulesi var ama nasıl pazarlanıyor. Bizde tarihten, mimariye, dünyada benzeri olmayan Boğaz’a kadar yok yok aslında ama biz koruyamıyoruz ve pazarlayamıyoruz. Maalesef değerini bilemiyoruz. İnsanlar evine nasıl ekmek götüreceğini düşünürken, mimari yapının korunması ile ilgili düşünemiyor.

Mutfak deyince…

Mutfak deyince pozitif şeyler geliyor aklıma. Yemek yapmasını, sunmasını ve yaptığım yemekleri yedirmeyi çok seviyorum. Elimin lezzetli olduğunu söylerler. Gittiğim yerlerde buranın nesi meşhur deyip hemen onu yemek isterim. Her yemek aslında yemek yapan kişinin karakterini yansıtır. Ben yemekten tanımaya başlarım bir insanı. Özellikle mutfağını sevdiğim bir yer yok ama Türk Mutfağı’nın eşinin olmadığını düşünürüm. En çok kahvaltıyı severim, sevmemin nedeni de sohbettir. Yemeği tatlandıran sohbettir. Yeni tatlar denemeyi severim. Yemek, benim için mutluluk sebebidir, doymak için yemek yemem.