Çağrı Selek ile Keyifli Röportaj

Çağrı Selek kimdir bize kendinizi anlatır mısınız?
Selamlar. 1988 Afyonkarahisar doğumluyum. Yıllarca freelance olarak yaptığım fotoğrafçılığımı 2013 yılında Çağrı Selek Fotoğraf Ajansı adı altında resmileştirerek bölgeme ve ülkeme en iyisi için çalışmaya, üretmeye devam ediyorum. Sektörümde inişler çıkışlar yaşasam da, her tanıştığım kişiyi, her yaşadığım olayı bir tecrübe olarak görüp adımlarımı daha sağlam atmaya çalışıyorum. Yaşadığım olumsuzluklar hiçbir zaman hayallerimden vazgeçmeme engel olmadı. Hayal ettikçe varım ve onlar için çalışmaya devam edeceğim.

Fotoğrafçılığınızı nasıl ilerlettiniz? Fotoğrafçılığı meslek olarak seçmeye nasıl karar verdiniz?
Nedendir bilinmez bebeklikten buyana fotoğraf makinelerine hep ilgi duymuştum. Bu ilgim 2006 da üniversiteye başladığım sene fotoğraf makinesinden fotoğrafa doğru kaymaya başladı. Üniversite dönemimde fotoğraf kursu vs. eğitim alabileceğim bir kurs yoktu. Üzülerek söylüyorum ki çok okuyan biri olmasam da fotoğrafı öğrenebilmek adına fazlaca okudum, halen daha araştırmaya okumaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Ve sonuç olarak Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bitirmeme rağmen hayallerimin peşinden koşup sevdiğim işi yapmaya karar verdim. Tabi ailemin desteğini yok sayamam.

Seni doğaya çeken şey ne oldu?
Hayatta her şeyin bir sebebi var ve bu sebepler bir şekilde ulaşmak istediğin sonuç için seni yoğuruyor. Şöyle ki; 3 yaşına kadar köyde ninem bakmış, anne babanın çalışma durumundan dolayı. O zamanlar yaylada koyunlarımız varmış ve baharla birlikte her gün o koyunlar için eşeğin heybesine kundaklanıp yaylaya gider gelirmişiz. Bilinçaltıma fazlaca yer etmiş ki doğadan kopamıyorum. Cümlemin başında ki sebebim ve sonucum karşınızda.

Sosyal medya aracılığıyla artan dijital etkileşimin insanlarda seyahat etme isteğini artırdığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle artırdığını düşünüyorum. Tabi bu durumun olumlu olduğu kadar olumsuz yanlarının da olduğunu düşünüyorum. Seyahatler çoğaldı güzel ülkemizin pek çok noktasının turizm potansiyeli yükseldi. Ayrıca bizlerin sürekli seyahat halinde kalıp çekilmeyeni çekmeye, çekildiyse de bir de kendi gözümden çekim sunmamızı sağladı. Olumsuz yanlarına fazla değinmeden şunu söylemek isterim; turizm potansiyeli artan bölgelerde ekosistem gözetilmeden yapılan yatırımların bıraktığı hasar ve tahribatları görmek derinden üzüyor.

Türkiye’de fotoğrafçılığın gelişmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Günümüz Türkiye’si için konuşacak olursak; pahalı bir meslek ve hobi alanı. Her şeye rağmen insanımız bütçesi doğrultusunda ekipman sahibi olmaya çalışıyor. Çevresine kendi gözünden fotoğraflar sunmak için uğraşıyor. Sosyal medyadan aldığımız sorular, merak ettikleri teknik noktalar ise çaba gösterdiklerine kanıt niteliğinde. Gelişsin, ülkemiz her alanda en iyisi olsun.

Kariyerinizin başlarında sizi etkileyen bir fotoğraf/fotoğrafçı var mıydı? Şimdi kimlerin işlerini beğeniyorsunuz?
Kariyerimin başlarında asker arkadaşım Fotoğraf Sanatçısı Mustafa Gezer ile gelişen diyaloğumuzun bu günlere gelmemde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Onun sayesinden fotoğraf yarışmaları diye bir yarışma olduğunu öğrendim ki bu kısım sanatsal bakışımı ve kadraj bilgimi geliştirmemde çok büyük katkı sundu.

Askerden sonrada diyaloğumuz kesilmedi ve çevresinde ki sanatçı kişiliklerle tanışma fırsatı buldum ve sonrasında tanıştığım Fotoğraf Sanatçısı Leyla Emektar’ın da bana katkısı, üzerimde ki emeği çoktur. Son olarak da 4 yıl önce tanıştığım Murat Dağaslan fotoğrafta başka kapıları aralamamda büyük destek sağlamıştır. Bu isimler ilk aklıma gelenler. Yukarıda da dediğim gibi her tanıştığım kişi bir tecrübe oldu.

Fotoğraf çekmeden önce ne tür hazırlıklar yapıyorsunuz? Ekipmanlarınızın çeşitleri, özellikleri ve değerleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Öncelikle ne çekeceğimi, ne şekilde sunmam gerektiğini planlıyorum. Yerine, bölgesine göre değişmekle beraber hedefimizde ki fotoğraf için gün, tarih ve saat hesabı yapıyor hatta Ay’ın konumuna kadar hesaplamalarda bulunuyoruz. Çoğu fotoğrafçının dikkat ettiği gibi sabah erken saatleri ve akşam saatlerini tercih ediyoruz.

Ekipmanlar kanayan yaramız. 🙂 Malum kurdan kaynaklı çok yüksek fiyatlardalar. Fotoğraf çekimlerim için 3 adet gövde ve 2 adette dronum mevcut. Gövdeler içinse 2 adet geniş açı objektif, 2 adet standart objektif, 2 adette tele objektifim mevcut. Bunların yanında olmazsa olmazımız olabildiğince hafif ve sarsılmayacak sağlam 3 adet tripodum mevcut. Timelapseler de kullandığım timelapse motorlarım ve zamanlayıcılarım mevcut. Ortalama değerleri ise; 160.000 TL diyebilirim.

Fotoğraf çekimleriniz esnasında başınızdan geçen bir anınızı İstanbul&Istanbul dergisi okuyucularıyla paylaşmak ister misiniz?
Böyle sorulunca da insanın aklına hiç biri gelmiyor. Anı mahiyetinde kabul ederseniz eğer özellikle doğada fotoğraf çeken arkadaşlar için tavsiyem olacak. Lütfen bastığınız yere iyi bakın. Fotoğraf kaçıyor diye dikkatsiz davranıp ben gibi yarı belinize kadar hayvan dışkısına batabilirsiniz. Neyse ki kıyafetlerim yedekli idi: ))