@lecinderi (Bayram Çağman) ile Keyfli Sohbet

Seni yeni tanıyanlar için kısaca kendinden bahsedebilir misin?
Karadeniz doğumluyum. 15 yıldır Bursa’da yaşıyorum. Bilişim sektöründe faaliyet gösteren bir şirketimiz var. Fotoğraf üzerine ilk eğitimimi BUFSAD’da aldım. Belgesel fotoğraf atölyesinde projeler (Kuştepe, Ayak Kapsız) ürettik. Karadenizli olmandan olsa gerek bir şekilde bu yol beni “Sis”e yönlendirdi. Çocukluğumda yaylalarda gezerken büyüklerimiz bize; ‘çok uzaklaşmayın sis var kaybolursunuz’ derdi. Sis üzerine fotoğraf çekmeye başladığımda fark ettim ki siste kendimi buluyorum…

Şimdiye kadar neler yaptın, bundan sonraki hayallerin neler?
Fırsat buldukça kendimi doğa üzerine içerikler üretmeye yönlendirdim. Hep daha fazla üretmek ve gözümü geliştirmek için kitaplar, makaleler okudum. Fotoğrafın sanat kısmıyla ilgilenenler için, günümüz şartlarında hayal kurmak ve hedef koymak gibi bir şansımız maalesef pek yok. Biraz klişe olacak ama sanat karın doyurmuyor. Kendim için bir fotoğraf arşivi oluşturmak istiyorum.

Fotoğraf çekmek, bu yola baş koymak, günahı, sevabı ile bu yolda olmak sizin için ne İfade ediyor. Aşk, para, su gibi ihtiyaç vs. Fotoğraf sanatçısı olmayı nasıl tarif edersiniz?
Umarım biz fotoğraf sanatçılarının sonu Vivian Maier (öldükten sonra keşfedilen fotoğraf sanatçısı) gibi olmaz. Fotoğraf çok uzun bir yolculuk; bu yol beni nereye götürür, neler yaşarım bilmiyorum. Şu ana dek geçen yolculuğumdan kısaca bahsetmem gerekirse, hep şu döngünün içinde kaldım. Hafta içi çalışıyorum, sadece hafta sonları fotoğraf çekmeye çıkabiliyorum. Hava şartları da istediğim gibi olmadığında, planlar bir sonraki haftaya/haftalara kalıyor. Yeni yerler keşfetmek için zamanım olmuyor, hep aynı döngü içinde kalıyorum. Bu da beni tekrara düşürüyor.

Dijital platformlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Son zamanlarda artan bu grafiğin sektör açısından nasıl bir etkisi var sizce?
Fotoğraf çekme, yayınlama eylemlerinin popülaritesi arttı, bu bir gerçek. Ancak bu artan grafiğin fotoğraf sanatçıları açısından olumlu bir tarafı yok. Tam anlamıyla bir tüketim savaşı veriliyor. Dijital pazarlama tamamen gözünü sosyal medyaya dikmiş durumda. Burada bizlere çok net bir mesaj veriliyor. Siz keşfetmeyin, araştırmayın, deneyimlemeyin hepsini biz sizin adınıza yaparız. Siz sadece satın alın, daha yenisini satın alın, en iyisi bu, bak bu daha iyi… Böyle devam ediyor ve edecek.

Genelde sisli fotoğraf çekimlerinle seni tanıyoruz. Önemli bir nedeni var mı?
Sis benim için sadece bir doğa olayı değil. Kendimden, kendime yapılan bir yolculuk. Onunla çoğu zaman kendimi buldum. Fotoğrafa ait bir dil oluşturdum. Sis meselesi, bir ruh macerası, kasvetli kara kış, kayıp ruh. Oluşturulan bu dilde, her fotoğrafın benim için ayrı bir öyküsü oldu. En önemlisiyse, ilham olabilmekti.

Çektiğiniz bir fotoğrafın iyi olduğunu nasıl anlıyorsunuz?
Bu sorunun net bir cevabı yok. Genel olarak izleyiciye bağlı bir durum. Benim için iyi olan bir fotoğraf, izleyici için bir anlam ifade etmeyebiliyor. Burada önceliğim ise fotoğrafın içinde bir duygunun olduğunu fark etmek. O duygu genellikle izleyiciye dokunuyor.

Doğa içerisinden kareler yakalarken, kompozisyonlarınızda renk, doku ve hikâye olarak neler arıyorsunuz?
Evet, çoğunlukla doğa temalı fotoğraflar çekiyorum. Bence minimal fotoğraflar her zaman daha vurucu oluyor. Minimal fotoğraf çektiğim içinde daha yumuşak tonlar tercih ediyorum. Gözü yormayan, algıyı dağıtmayan sade tonlar.

Sana bu meslekte bir kariyer yapabileceğinizi düşündüren ilk işin neydi?
Katılmış olduğum bir fotoğraf yarışmasında aldığım Deneysel Kategori- Basın Ödülü ve ardından dünyaca ünlü bir telefon markası ile çalışmam sonucu bu fikre ilk kez kapıldım. Ancak daha yolun çok başında olduğumu düşünüyorum. Bu çok uzun soluklu bir yolculuk. Bir fotoğraf sanatçısı için kariyer, çok uçuk bir hayal gibi görünse de imkansız değil.

Fotoğraf çekmek için kurallara gerek var mı?
Kurallara gerek yok. Kuralların, özgür ruhlu fotoğraf üretmemize engel olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde daha özgün fotoğrafların çekildiğini hayal ettiğimde inanılmaz heyecanlanıyorum. Fotoğrafta oynama (photoshop) var mı? Kurallara uygun mu? Bu sorular daha çok bizim toplumuzda yer edinmiş sorular. Her zaman daha özgür fotoğraflar izlemeyi seviyorum.

Planladığın bir proje var mı yakın zamanda?
Sami Güner kupasında birinci turu, “Sis Meselesi” adlı projemle geçmiştim. Bunu devam ettirip, kupayı almak istiyorum.

Fotoğraf çekmeye ilgi duyan veya yeni başlayacak olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
İyi fotoğraf çekmek için en yeni ve en iyi donanıma sahip fotoğraf makinesine gerek olduğunu düşünmüyorum. Neyle çektiğin değil, neyi çektiğin önemlidir. Burada en önemli yatırımı gözümüze yapmalıyız. Mümkün olduğunca 1x, 500px gibi fotoğraf sayfalarından fotoğraf izlemeleri çok önemli. Kendilerine her zaman şu cümleyi kurmalarını istiyorum. “ Gözünün götürdüğü yolda yürü, peşinden kimse gelmese bile.”
İyi ekipman, fotoğraf çekmeyi daha kolay hale getiriyor evet ama bizi fotoğraftan daha uzak bir noktaya itebiliyor. Bu dengeyi iyi kurmak gerekiyor.