FOTOĞRAFI İYİ YAPAN HİKAYESİDİR “ MUSTAFA SEVEN ”

Yıllardır foto muhabirliği yaptıktan sonra sosyal ağların hayatımızı çembere alması ile farkettiğimiz bir isim olan Mustafa Seven ’in İnstagram’da 902.000 kişi takip ediyor. Kendisinin fotoğrafla olan ilişkisi, bir fotoğrafı iyi yapan unsurlar, sosyal medya popülerliği, sosyal medya ile yeni kazanç alanları oluşması ve fotoğraf algısı üzerine gerçekleştirdiğimiz röportajımız ile bu ayda sizleri farklı bir fotoğraf sanatçısı ile tanıştırıyoruz. 

Bize kendinizden bahseder misiniz?

1974’te Sivas’ta doğdum. İki yaşımdan beri İstanbul’da yaşıyorum. Üniversitede grafik tasarımı okudum ve bu sırada bir gazetede çalışmaya başladım, fotoğrafçılık ile de bu sırada tanıştım. 18 yıl boyunca Türkiye’nin önemli gazetelerinde foto muhabirliği yaptım, kendime kalan bütün zamanda sokak fotoğrafçılığı üzerine çalıştım. Çocukluğumdan beri insana ve sokakta olup bitene ilgim vardı. Sokaklarda insanları, nasıl hareket ettiklerini ya da neye nasıl tepki verdiklerini gözlemlemeyi severdim. Bir sokak fotoğrafçısı olarak insanlarla ilgili hikayeler anlatmaktan keyif alıyorum.

İyi fotoğraf tanımını nasıl yaparsınız?

İyi bir fotoğrafın kesin bir tanımını yapmak zor ama eğer fotoğraf gözün alıştığı grafik unsurları içeriyorsa ve fotoğrafın en basit temel unsurlarını içeriyorsa ve insanı fotoğraftan uzaklaştıracak teknik bir hata yoksa; o zaman izleyicinin fotoğrafın içindeki hikayeye odaklanması kolaylaşıyor ve fotoğrafı iyi yapan da bu hikaye. İyi bir fotoğraf için bu hikaye zengin olmalı, yani fotoğrafa bakanlar kendilerine göre bir hikaye okuyabilmeli ve fotoğraf da yansıttığı kültüre dair doğru ipuçları vermeli.

[metaslider id=4260]

Yüklemiş olduğunuz instagram fotoğraflarınızda hangi filtreleri kullanıyorsunuz?

Genellikle Instagram’ın kendi filtrelerini kullanmıyorum, bilgisayarda bir edit sürecinden sonra fotoğraflarımı Instagram üzerinden paylaşıyorum.

Bir fotoğrafı iyi olarak adlandırılması için hangi unsurların olması gerekiyor?

Dediğim gibi fotoğrafı izlemeyi kolaylaştırması için temel fotoğrafçılık prensipleri ile üretilmiş olması gerekli ama iyi bir fotoğraf için tamamen teknikten bahsetmek asla doğru olmaz. Ben sokak fotoğrafçısıyım, benim çektiğim fotoğraflar insana ve kültüre dair unsurlar içeriyor ama herkesin anlatmak istediği hikayeye göre bu unsurlar değişiklik gösterecektir.

Popülerlik için kendinizden taviz verdiğiniz noktalar oluyor mu?

Benim şansım, popülerliğimi tamamen kendime ait bir portfolyo ile kazanmış olmam. Dolayısıyla taviz versem aslında popülerliğimden kaybederim. Ancak taviz vermek derseniz, bazen markalar ile beraber çalıştığım projeler için tam olarak kendi tarzım diyemeyeceğim, örneğin manzara türü paylaşımlar yaptığım oluyor.

Genelde insanlar nasıl fotoğraflar beğeniyor? Bu anlamda baktığınızda Türk ve yabancı instagram kullanıcıları arasında bir fark var mı?

İnsanlar çoğunlukla içine girebilecekleri, içinde dolaşabilecekleri fotoğrafları seviyorlar. Tabii fotoğrafın çarpıcı olması ya da renklerinin canlı olması da Instagram gibi çabuk tüketime açık bir mecrada bazen etkili oluyor. Renkli fotoğraflar ya da manzara fotoğrafları görece olarak daha fazla beğeni alıyor ama genellikle hikayesi sağlam fotoğraflar takipçilerin hoşuna gidiyor. Instagram’da hem takipçiler hem kullanıcılar için Türk ve yabancı ayrımı yapmak çok zor, belli bir sayıda takipçisi olan herkesin dünyanın her yerinde takipçileri var demektir. Bu nedenle kullanıcılar coğrafyadan çok paylaştıkları fotoğraflar ile ayrışıyorlar. Örneğin; sadece yemek fotoğrafı paylaşan kullanıcılar var ve bunu görmek isteyen insanlar da onları takip ediyorlar.

Daha çok beğeni alan işlerin üzerine mi gidiyorsunuz yoksa deneysel işler de çıkartıyor musunuz?

En çok beğeni alan işlerin ne olduğunu analiz etmek tabii ki önemli, takipçileriniz ile ilgili bilgi sahibi olmanızı sağlıyor. Dediğim gibi zaten fotoğraflarımı beğendikleri için beni takip ediyorlar ve deneysel işler benim için olduğu kadar onlar için de heyecan verici olabilir. Tabii ki takipçilerime karşı sorumluluk hissediyorum ve onların beğenisi almaktan mutluluk duyuyorum ama deneysel işlerde büyük bir risk görmüyorum, hatta takipçilerimin geri bildirimini alabildiğim için şanslı hissediyorum.

Sizi diğer instagram kullanıcılarından ayıran nokta nedir? Sadece çok iyi fotoğraf çekmeniz mi yoksa başka etmenlerde var mı?

Instagram’da en başta takipçi kazanmamı sağlayan şey; burayı kişisel portfolyo alanı olarak kullanmamdı. Foto muhabirliğim sırasında oluşturmuş olduğum arşivimi, bu mecrada sergilemeye karar verdim. İnsanlar da fotoğraflarımı beğendikleri için beni takip etmeye başladılar. Bu noktadan sonra foto grafik dilinizin tutarlı olması oldukça önemli. Kendinizden taviz verdiğiniz, tarzınıza uymayan fotoğraflar takipçilerin hoşuna gitmiyor.

Günümüz dünyasında para kazanmanın yeni yolları icat edilmişken; 902 bin kişinin sizi takip ettiği platformu paraya çevirdiniz mi ya da çevirmeyi düşünüyor musunuz?

Instagram’dan para kazanmak mümkün ve ben de kazanıyorum. Sosyal medyanın etkisi son yıllarda markalar tarafından da fark edildi ve bu mecralarda yürüttükleri kampanyalar ile ne kadar başarılı olabileceklerini, geniş kitlelere ulaşabileceklerini gördüler. Bunun doğal bir sonucu olarak ben de markalardan teklif alıyorum ve birlikte bunu çalışabileceğimiz, uygulayabileceğimiz bir projeye dönüştürüyoruz. Ama Instagram benim için daha ziyade bir kişisel portfolyo sergileme alanı, tam anlamıyla kişisel bir galeri.

Instagram zaten kişisel bir sergi alanı gibi. Buna rağmen ilerleyen zamanda bildiğimiz, klasik anlamda bir sergi açmayı düşünüyor musunuz? Aslında, gelecekte bu anlamda neler yapmayı, bu durumu nereye eğriltmeyi düşünüyorsunuz?

Instagram gerçekten de kocaman bir sergi alanı ama ben hala klasik anlamda sergilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. 2013 yılında da Instagram’ı aktif olarak kullanırken “Tek” isimli bir sergi açtım. Önümüzdeki yıl da bir sergi hazırlamayı düşünüyorum ve istiyorum. Instagram’daki varlığımın bir sonucu olarak diğer fotoğrafçılık mecralarından uzak kalmayı hiç bir zaman düşünmüyorum. Bu mecra teknoloji içeriği daha yüksek işler yapmayı tabii ki tetikliyor ama klasik bir sergi her zaman mesleki olarak çok geliştirici, öğretici ve eğlencelidir.