AYGÜN TUGAY; ŞEHİR, SANAT, UMUT

1941 İstanbul doğumlu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi “Süsleme Sanatları-Dekoratif Sanatlar” bölümünden 1968 yılında mezun olmuş. Bir süre için Devlet Tiyatroları’nda dekor realizeleri yapmış ve 1973 yılından itibaren de mezun olduğum okula kariyer yapmak üzere dönmüş. 1978-Doktora; 1981-Doçent; 1989-Profesör aşamalarını verdiği tezler ile tamamlayarak kurumunda 32 yıl Öğretim Üyeliği yapmış, 2005 yılında da kendi isteği ile emekli olmuş. Halen Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Tasarımı Bölümü’nde tam zamanlı öğretim üyesi olarak “Modelden Çizim” dersi veren ve bağımsız olarak resim çalışmalarımı sürdüren Aygun Tuğay ile sanata, resime ve İstanbul’a dair sohbet ettik…Dedikodu 50X70 Pastel

Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Resim yapmaya ilkokul sıralarında başladım ve yaşamım süresince amatör çizimler ve yurt dışına çizgi romanlar yaparak devam ettirdim. Aktif ve sürekli profesyonel resim çalışmalarıma emekli olduktan sonra ağırlık verdim. 2011 yılından itibaren 4 kişisel ve 3 karma sergiye katıldım. Arnavutköy ARTGALLERY sergim 5. kişisel sergim olacaktır.

 

Sanatı nasıl tanımlarsınız?

Sanatı; estetik çerçevesi içinde ele alırsak, kişiye göre değişik algılamalar yaratan bir kavram olarak görürüm. Biri için güzel olan; benim ya da onun için güzel algılanmayabilir. Bu farklı ve devingen algı-tepkiler oldukça sanat da sürekli yenilenmenin peşinde koşacaktır. Bu koşu kişiye ya da topluma “haz” duygusu yaratmak için yola çıkar. Yolun sonundaki algılamayı izleyene bırakır.Endişe _ Worry 50X70 Pastel

Sizce Türkiye’deki ressamların genel eğilimleri ne yönde?

Türkiye’deki ressamların genel eğilimi diye bir dar çerçeve düşünmüyorum. Her ressam, özgürce duygularını boyuta aktarır. Aralarındaki farklılıklar sanata hareket kazandırmaktadır. Marka-tek olmak diye bir kural sanat içinde yer almamalıdır. Aksi takdirde o yol sanat değil ticarettir bence.

 

İstanbul’un en sevdiğiniz özelliği nedir? İstanbul’da yaşamanın ressamlar üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

İstanbul’un sevmediğim özellikleri sevdiklerimden daha çok ne yazık ki. Aşırı göç ve betonlaşma sevmediğim baş özellikler diyebilirim. İstanbul’da yaşamanın sanat ve sanatçı üzerinde bir farklılık yaratacağını düşünmüyorum. Ben, dağ başında bir barakada da resim yapabilirim ancak yenilikleri takip edemem. Takipçi ve izleyici olmak için İstanbul gibi merkezler gerekli olabilir ama yaratmak için gerekli de değildirKybele 85X105cm TÜY&A

Yağlıboya-akrilik-pastel gibi birçok farklı teknikle yaptığınız resimler “KAYGILAR- ANXIETIES” teması ile ele aldınız biraz bahsedebilir misiniz?

“KAYGILAR” temalı 5.bu kişisel sergim farklı yıllarda yapılmış olan resimleri “kaygılar” konsepti içinde bir araya getiriyor. Bundan şunu anlıyoruz; kaygı-endişe her daim yaşamımızda var. Sergilenecek olan figüratif resimlerimde de bu kaygı görülecektir.

 

Geçmiş dönemden etkilendiğiniz ressamlar kimdir?

Geçmiş dönemlerde etkilendiğim ressamlar sayılamayacak kadar çoktur. Her dönemin ve her ressamın ayrı tarzlarından beni etkileyecek ve besleyecek çok şey bulabilirim. O nedenle şu ressamlar diye sınırlandırmam da mümkün gözükmüyor. Ancak şunu diyebilirim; beni etkileyecek olan sanatsal değerlerdir: Ticari değerler değildir.Saksı & Foto _ Pot&Photo 70X90cm TÜYB

İstanbul’u 5 duyunuzla tarif etmenizi istesem…

İstanbul’u 5 duyum ile tarif edecek olsam sorusuna yanıtım: betonlaşma (dokunarak algılıyorum)-göç (duyarak algılıyorum)-kirlilik (görerek algılıyorum)-gürültü (işiterek algılıyorum)-kebap kültürü (tadarak algılıyorum) ne yazık ki! Ama bir 6.cı duyum ile de romantik-nostaljik yanlarını da algılayabiliyorum. Örnek mi?: Asya Kıtasında içkinizi yudumlarken Avrupa Kıtasına bakabilmek ya da tersi konumda izleyebilmek her şehrin ulaşabileceği bir şans değildir. Önemli olan bunu fark edebilme duyarlılığıdır.

 

Her insanın kendisini ifade ediş tarzı vardır? Sanatçıların da öyle. Resim Sanatının tarihine baktığımızda pek çok akım görürüz. Kendinizi resimle ifade ederken en çok hangi akımdan yararlanırsınız?

Ben figüratif çalışmaları seven biriyim.  Ayrıca çok renkli bir “fovistik”  tarzım olduğunu da düşünürüm. Gözlemci-empresyonist yaklaşımları severim.Temas _ Contact 75X105cm Akrilik on Blok Karton

Son sorumuzda iki şeyin cevabını sizin bakış açınızdan aramaya çalışıyoruz; Sizce başka bir dünya mümkün mü? Eğer mümkün olduğunu düşünüyorsanız bu değişimde tasarım nerede duracak? Toplumun hafızası olarak nitelesek yanılmayacağımızı düşündüğüm tasarım sizce dünyamızın yolculuğunda geçmişten bugüne nerede duruyor?

Bence başka bir dünya değil; dünyalar olduğunu düşünürüm.  Bizlerin yaşam sürecinde sergilediğimiz insancıl duygu ve davranışları ile kişilerin auralarında oluşturduğu ayrıcalıklı dünyalar ki; bence bu da bir reenkarnasyondur.

Bu farklı dünya (yaşam) olacak ise; sanat da orada yerini alacaktır. Ama sıfırdan değil bence; özümsenmiş ve bilinçli “KAYGILAR” taşımayan bir yerde olacaktır diye umut