Tolga Gümüş ile Fotoğrafa Dair Sohbet

“Yalnız geçirdiğim zamanın içini en iyi ve keyifli olarak fotoğrafla doldurabileceğimi düşündüm. ”

Sizi yeni tanıyanlar için biraz kendinizden, hayatınızdan, hayat yolculuğundan bahseder misin?
Sinop’ta başladım bu yolculuğa uzun zamandır İstanbul’da yaşamaya devam ediyorum. Aslında profesyonel kariyerim çok başka bir alanda. Çocuk ve gençlik kitapları yayımlayan bir yayınevinde çalışıyorum. 20 yıldır yayıncılık yapıyorum. Hem işim nedeniyle hem de fotoğraf sanatına duyduğum ilgi nedeniyle sanatın her alanını takip ediyorum.

Herkes en güzel kendi hikayesini anlatır. Sizin hikayenizin en vurucu kısmı neresiydi?
Fotoğraf çekmeye başlamadan önce birinin Instagram sayfasında, Kaş’taki eski bir evin kapısını görmüştüm. Makineyi aldıktan sonraki ilk işim, tek başıma Kaş’a gitmek, o kapıyı bulmak ve fotoğraflamak oldu. Bunu gerçekten de yaptım ve o fotoğraf, benim makinemle çektiğim ilk fotoğraftı.

Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız? İlk fotoğraf makineniz hangisiydi?
Aslında uzun ve orijinal bir hikâyesi yok. Amacım tamamen içseldi. Yalnız zaman geçirmeyi çok sevdiğimden fotoğraf benim için en iyi çıkış yolu oldu. Yalnız geçirdiğim zamanın içini en iyi ve keyifli olarak fotoğrafla doldurabileceğimi düşündüm. CANON 600D ile başladım, sonra sürekli bir üst modeline geçtim.

Fotoğrafın hangi dalına daha çok ilgi duyuyorsunuz?
Portre fotoğrafçılığı en çok ilgi duyduğum alan.

Doğa içerisinden kareler yakalarken, kompozisyonlarınızda renk, doku ve hikâye olarak neler arıyorsunuz?
En önemli belirleyici, elbette ışık ve nerede durduğunuz. Sabit bir manzara çektiğiniz için kendinizi nerede konumladığınız ve o yere ulaşırken ki hikâyeniz de önemli.

Çoğunlukla portre fotoğrafları çekiyorsunuz bunun özel bir nedeni var mı?
Manzara fotoğraflarında sabit bir şey var önünüzde. Ama portre çekerken, karşımdakinin hareketli, hüzünlü, sevinçli, düşünceli, vb. gibi çok çeşitli hallerini fotoğraflayabiliyoruz. Bu da çektiğiniz fotoğrafın hem gerçekliğini hem de hikâyesini artırıyor.

Portre fotoğrafı çekerken özellikle dikkat edilmesi gereken bir şey var mı?
Kurgulanmış bir portre olmamasına özen gösteriyorum. İnsanın en doğal halini fotoğraflamaya çalışıyorum.

Fotoğrafçı olmak, bu yola baş koymak, günahı, sevabı ile bu yolda olmak sizin için ne ifade ediyor? Aşk, para, su gibi ihtiyaç vs. Fotoğrafçı olmayı nasıl tarif edersiniz?
Tek bir kelimeyle ifade ederim: Özgürlük.

Son iki senedir tüm dünyanın başına gelen olağanüstü durum, sizi nasıl etkiledi?
Bugüne kadar fotoğraf için Türkiye’nin ve dünyanın pek çok noktasını ziyaret edebiliyorduk. Gideceğim yerleri çekim konseptine, gittiğimiz yerlerdeki atmosfere, festivallere ve mevsime göre belirleyebiliyorduk. Ama benimki gibi hareket halinde olmayı gerektiren fotoğraf çekimleri için evde oturmak, hareket edememek her şeyi durdurdu. Dilerim eski hareketliliğe kavuşacağımız günler geri gelir.