Corona Günlerini Ünlülere Sorduk

Müzisyeninden, oyuncusuna, yönetmeninden, sunucusuna, yazarından, şefine kadar tanınmış simalar; Hayatımızın bir anda değişmesini nasıl karşıladılar, “Corona Günleri” nasıl geçiriyorlar merak ettik. Tabii sizler için “evde nasıl vakit geçirilir?” konusundada minik tüyolar almayı unutmadık.

Mini Corona Röportajı Ortak Sorular
1. Zor zamanlardan geçiyoruz. Bu zamanları doğru yönetebilmek için neler yapıyorsunuz?

2. Sizce bu yaşanılan süreç tüm insanlığa nasıl bir mesaj veriyor?

3. Bu günleri geride bıraktıktan sonra sizce bizleri nasıl yenilikler bekliyor?

4. Evde kalmak zorunda olanlara nasıl önerilerde bulunursunuz?

5. 1 kitap, 1 film, 1 albüm tavsiyesi alabilir miyiz?

AKASYA ASILTÜRKMEN

Oyuncu – Yazar – Influencer

1. Daha önce hiç deneyimlediğimiz, acemisi olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Rutin benim için önemli. Çocuklar için hele! Bu sebeple bir evde, ailecek, yaşam rutini belirledik. Sabah kahvaltısı, masal saati, öğle ve akşam Pera’nın online eğitimi, benim online sürdürüldüğüm işlerim, okumalarım ve evde egzersizlerle geçiyor günler. Ve tabii en önemlisi her öğün ne yiyip içeceğimiz ve temizlik kuralları.

2. Ekstra bir mesaj verme çabası olduğuna inanmıyorum. Dünya bir süreçten geçiyor ve bu bize denk geldi. Ama şunu her geçen gün çok daha iyi anlıyoruz; özgürlük gibisi yok ve sağlık her şeyden önemli.

3. Hiçbir fikrim yok. Öncelikle tüm piyasalarda sanırım, bir fizibilite çıkarılır. Ben öyle hemen online sisteme geçileceğine filan inanmıyorum. Ama alt yapı çok daha hızlı kurulacak. Bir de insanlar böyle yoğun dönemlerden çıktıklarında inanılmaz bir pozitif enerji açığa çıkar. Umarım o durum yaşanır ve yaşama arzusuyla yepyeni bir hayatın kapısını aralarız.

4. Hepimiz evde kalmak zorundayız ama bunu herkes yapamıyor. Üstelik keyfi sebeplerle de değil. Bir çok sektör asla duramadı ve dışarıda çalışmak zorunda olanlar var. Onlara da destek olmak adına bizim biraz evimize kapanmamız gerekiyor. Eğer belli bir süre olacağını bilseydik bu çok zor olmazdı ama belirsiz olması biraz yorucu. Zihninizi yavaşlatın derim. Daha az haber dinleyin. İhtiyacınız dışında karışık mesajlar sizi yorar. Mutlaka hareket edin. Bol su için. Ellerinizi yıkayın ve olabildiğince evde kalın.

5. Film : Cloud Atlas, Dizi : Pose, Albüm : Rene Aubry Rasta la Vista, Kitap : Günlerin Köpüğü Boris Vian

AYDIN KURTOĞLU

Şarkıcı – Müzisyen

1. Bu süreci evimde ailemle geçiriyorum. Yeni besteler yapıyorum, dizi film izliyorum, kitap okuyorum, çocuklarımla oyun oynuyorum.

2. Temizliği, mesafeyi, birlik olmayı, düşünceli ve saygılı olarak yaşamayı öğretiyor.

3. Uzun süre üzerimizdeki psikolojik baskı ve tedirginlik bitmeyecek. Bence insanlar birçok şeyin kıymetini daha iyi algılayacak. Hem kendilerine hem de doğaya daha saygılı olacak.

4. Hepimizin sağlıklı şekilde hayatta kalabilmesi için alınan geçici bir önlem. Günlük hayatımızda iş ve yoğun tempo bahanesiyle ertelediğimiz her şeyi bu günler de yapabiliriz. Aile içi aktiviteleri çoğaltmak, kitap okumak, film izlemek, spor yapmak, merak ettiğimiz konular üzerine araştırma yapmak.

5. Kitap: Simyacı, Film: Uncut Gems, Albüm: Ferdi Tayfur (İçim Yanar)

DERVİŞ ZAİM

Yönetmen – Yapımcı – Yazar

1. Günlük hayatı bölümlere ayırmak ve her bölümde farklı işe yoğunlaşmak fena olmayabilir. Tabii sıkışan ev halleri içinde bunu ne kertede becerebileceğimiz ayrı bir konu. Şahsen sosyal medya ile sınırlı biçimde ilişki kurmaya çalıyorum. Okumaya, izlemeye gayret ediyorum. Ne zamandır yapmadığım yemek pişirme işine ufaktan da olsa giriştiğimi söyleyebilirim. Egzersizi aksatmamaya özen gösteriyorum.

2. İnsanlar süreç içinde son tahlilde aynı topluluğa, dünyaya ait olan bireyler olduklarını daha sağlam biçimde hissedebilirler. Tekrarlayayım. Bu olumlu gelişme muhtemelen ancak uzun vade için geçerli. Kısa vadede karmaşa daha baskın gibi duruyor. Umarım yanılırım.

3. İnsanlık önümüzdeki yakın dönemde sıkışan koşullar nedeni ile kendi içine kapanma eğilimi gösterebilir. Pandemi başka koşullarla birleşip normal hızında seyretmiş olsa daha fazla zaman alacak toplumsal süreçleri birkaç yıla sığdırabilir. Kargaşalar, ihtilaflar, yeni oluşumlar, eski yapıların berhava olması görülebilir bu zaman içinde. Ortaya saçılan kaos da insanlığa ne yazık ki sıkışma, mahrumiyet, daralma, izolasyon getirebilir. Ama her örüntü er ya da geç bir karşı örüntü yaratabilir, karşıtını tetikleyebilir. Dolayısıyla bu karmaşadan uzun vadede küresel bir bilincin (olumlu manada) gelişmesi, derinleşmesi sonucu da ortaya çıkabilir.

4. Evde kalanların tümü için geçerli olacak tavsiye sunmak zor olabilir. Herkesin kendi kişiliği, alışkanlıkları, ekonomisi ve ihtiyaçları sözkonusu. Yoksul insanlar, muhtaç insanlar var. Yine de umudu kaybetmemeyi başarmak lazım. Çünkü içimizde besleyeceğimiz umut, gelecek günlerde gösterebileceğimiz bir sürü çabanın yakıtı olacak. Hayatı bölümlere ayırmak bir yöntem. Bu bölümlerde tekrar ve varyasyonlara girişmek ikinci bir yöntem. Karamsarlığa yol açacak kaynaklardan uzak durmaya gayret etmek bir başka tedbir olabilir. Ama bunu yaparken başımızı kuma gömmemeliyiz elbette.

5. Kitap olarak Hilmi Yavuz’un yazdığı ‘Behçet Hoca’ ve Mathias Enard’ın yazdığı Pusula (Çevirmen Ebru Erbaş) adlı kitapları öneriyorum. Film olarak önereceğim ‘Amelie’ filmi zor zamanlardan geçen izleyicilere hoş gelebilir. Miles Davis’in Siesta’sı albüm önerim.

DOĞUKAN MANÇO

DJ / Producer / Pro Drift Driver

1. İlk günden beri olayın ciddiyetinin farkında olduğum için mümkün olduğunca sosyal izolasyon uygulamaya çabalıyorum.Evde yapabileceğim işlerimi sıraladım, temizlikten ufak çaplı bakıma kadar parça parça hepsini yapmaya çalışıyorum ve etrafımdaki insanlara aynı şekilde önerilerde bulunuyorum. Beni takip eden benimle iletişim sağlayan kişilere faydası olması için internet üzerinden konusunda uzman kişilerle canlı yayınlar yapıyorum.

2. Biz insanoğlu, dünyaya hakim olduğumuzu hatta dünyanın sahibi olduğumuzu düşünerek yaşıyoruz ve şu an bu yaşadıklarımız aslında bizim dünyanın sahibi değil bir parçası olduğumuzu hatırlattı. Çok hızlı yaşadığımız ve birçok değeri unuttuğumuz; örf, adet, alışkanlıklar, aile ilişkileri gibi değerleri geri planda bıraktığımızı yüzümüze vurdu. Para ve başkalarının egolarına karşı başarı uğruna verdiğimiz savaş karşısında, hepimizin sıradan ve ayrıcalıksız olduğunu hatırladık.

3. Hayatta değiştiremeyeceğimiz tek şey; değişimin kendisidir. 2020 milat oldu, şu anda büyük bir değişime hazırlanıyoruz. Yeni bir sürece giriyoruz. İnsanlık, bu değişim sürecinde yeni meslekler, yeni ilgi alanları, yeni alışveriş şekilleri keşfedecek diye düşünüyorum.

4. Evde bulunduğumuz süreç, yeni başlayacağımız hayat için çok önemli bir hazırlık süreci. Eğer ki oturup hareket etmeden yemek yersek tembelleşiriz. Hem beden hem de akıl sağlığımızı yitiririz. Bilinçaltımız alışık olmadığımız bir evre ile karşı karşıya, ona bunun bir tatil değil yeniliklere hazırlık olduğunu aktarmamız gerek. Dolayısıyla hem kafamızı hem vücudumuzu çalıştırmamız, mümkün olduğunca üretmemiz lazım.

5. Kitap, film veya albüm bunlar zevk ve ilgi meselesi… Tavsiyem, iki lisanı olmayanların online lisan kursualmaları olur.

ECE VAHAPOĞLU

Yazar – Sunucu – Wellness & Yoga Eğitmeni

1. Hamilelik ve taze annelik yolculuğumdan dolayı ben zaten uzun zamandır evde vakit geçiriyordum. Uzun yıllar yoğun çalışmanın ardından evde dinlenmek iyi bile geldi diyebilirim. Evde kalmak işin kolay kısmı; zor olan içinden geçtiğimiz gündem! Ülkeler arası savaşlar, göçmen sorunları, salgınlar… Dünya çok zor bir süreçten geçiyor. İnsanlık sınanıyor adeta. Böyle zamanlarda her şartta olduğu gibi nefes ve meditasyonla zihnimi dengeliyorum. Spor yapıyorum. Evrenden gelen mesajları anlamaya çalışıp şimdi ve ilerisi için olumlu düşünüyorum.

2. Doğayı ve kaynakları kötü kullandık. Bireysel ve milletsel hırslara kapılıp açgözlü olduk. Mutluluğu ve başarıyı hep dış şartlarda aradık. Şimdi bunların yanlış olduğunu ve negatif sonuçlar doğurduğunu iyice görmenin zamanı! İçine dönüp kendini sorgulamanın ve hayatında sevdiklerinin önemini kavramanın fırsatı…

3. Daha da dijitalleşen mobil bir dünya düzeni; yeni iş yapış şekilleri; uzmanlığı olanların yükseleceği yeni bir döneme geçiyoruz.

4. Kendinizle baş basa kalmak için bu süreci bir fırsat olarak görün. Kişisel işlerinizi kendinizin yapabileceğini yeniden keşfedin. Tembellik ve lükse alışkanlık yerini kişisel çabaya bıraktı fark edin. Evde egzersiz yapın. Kitap okuyun.

5. Kendi kitaplarımdan önermek istiyorum; zira sonuncusun tam lansman davetini yapacakken karantina dönemi başladı. Destek Yayınları’ndan çıkan “Fit Hamilelik” ve “İçindeki Dişiyi Uyandır”, kitaplarımda enerjileri, kişisel hikayemi, yoga ve nefes egzersizlerini bulabilirler. Salgınlarla ilgili filmler ilgi çekiyor ama bence daha mutlu eden filmler seçmeliyiz. “Serendipity” filmi mesela… Taze anne olarak ben bu aralar bebek ve çocuk şarkıları dinliyorum 🙂

GÜNSELİ DENİZ

Şarkıcı

1. Bu zor zamanları yönetebilmek için her şeyden önce zihnime hakim olmaya çalışıyorum, insan zihni zor şartlar altında negatife eğilim gösteriyor. Bunu engellemek için düşüncelerimi kontrol etmeye çalışıyorum.

Tedbiri elden bırakmadan pozitif kalmak için küçük hilelerim var, onları uyguluyorum. Pozitif düşünceye yönlendiren kitaplar okumak, evde yeni besteler yapmak, hep ertelediğim ev içi organizasyonları halletmek gibi. Hayatın koşturmacası içinde hep aklımda olup bir türlü zaman ayıramadığım ve bana yük olan işleri halletmek hafiflik hissi veriyor. Bu tip şeylerle zihnimi pozitif tutmaya çalışıyorum ve işe yarıyor.

2. Bu konuda çok konuşuldu, çok yorum yapıldı. Ben ne o komplo teorilerine, ne de doğanın intikamı gibi dramatik bakış açısına girmek istemiyorum. Ortada verilmek istenen bir mesaj olmak zorunda değil bizim mesaj almamız için. Hayat koşturmasında çok yakınımız dediğimiz insanlara vakit yaratmıyorduk ve yaratabilmek için uğraşmıyorduk ama şimdi istesek de yaratamayacak, onlarla yanyana oturup sarılamayacak hale geldik.

Bu illa doğanın mesajı olmayabilir ama biz bunu böyle adlandırıp bu şekilde yorumlayıp, bu süreç bittikten sonra bu anları, yaşayabildiğimiz zamanların kıymetini daha çok bilebiliriz. Bence kesinlikle öyle olacak. Arkadaşlarımla oturup Türk kahvesi eşliğinde sohbet edebilmek ne büyük mutlulukmuş diye düşünüyorum şu an.

3. Tamamen dijitalleşmiş olduğunu sandığımız hayatın ya da sektörlerin daha da fazla dijitalleşebileceğini görüp şaşıracağız. Tehlike geçti dense bile insanlar yine de kalabalığa çıkmaktan imtina edecek, bu toplumsal travmanın kalıcı bazı etkileri olacak. Hayatın tamamen normale dönmesi virüsün geçmesi ile değil, insanların psikolojisindeki virüs etkisinin geçmesi ile olacak. O da hemen olmaz.

4. Kendimizi geliştirmeye vaktimiz olmuyor çünkü zaten geliştirmiş olduğumuz özelliklerimizi kullanarak bir yarış halindeyiz hayatla, rakiplerle… Ama şimdi herkes durdu. Mücadele kısa süreliğine bitti. Bunu araba yarışlarında benzin aldığın, mola verip gücünü topladığın zaman gibi düşünebilirsin. Geliştirmek istediğin özelliklerini varolan özelliklerine ekleyip daha da güçlü dönebilirsin. Ben mesela bunun için online eğitimlere yöneldim.

Zaten normal hayatta da yapıyordum, şimdi bolvakitte daha konsantre biçimde, dikkat dağıtıcı etkenler olmadan online derslerden istediğim konuları öğrenebiliyorum. Bu manada bu bol zaman bir lüks.

5. Kitap:Tanrı ile Sohbet (Bu her zaman her yerde verdiğim kitap tavsiyesidir, değişmez)

Film: The Pursuit of Happiness. Bu depresif zamanlarda moral olur.

Albüm: Enya – A Day Without Rain (2000)Yine bu zamanlarda bizlere eşlik edebilecek bir albüm. Kitabınızı alın, bu albüm eşliğinde okuyun. Meditasyon etkisi yaratacaktır.

GÜRKAN TOPÇU

Şef

1. Kişisel olarak uzmanların söylediği hijyen önlemlerini almaya ve sosyal mesafeyi korumaya gayret ediyorum. Bize ait restoranlarda ise öncelikle personelimizin sağlıklarını düşünerek tüm dezenfeksiyon ve hijyen önlemlerini aldık. Zaten mekanlarımız düzenli olarak dezenfekte ediliyordu ama bu süreçte baştan aşağı her yeri yeniden dezenfekte ettirdik.

Ayrıca paket servis olarak hizmet verebildiğimiz için el değmeden servis hazırlanıyor, o yüzden de sipariş veren müşterilerimizin içi rahat edebilir. Tabii ki tek dileğimiz bu sürecin bir an önce biterek hayatın yeniden normalleşmesi…

2. İnsanoğlu özellikle son yüzyılda maalesef doğayı çok fazla tahrip etti. Nüfus artışının da olağanüstü artması sonucu kaynaklar insanlara yetmemeye başladı. Bir yerde bu durum patlak verecekti. İçinde bulunduğumuz süreç bize azla yetinmenin, doğayı korumanın ve bencil olmamanın önemini hatırlattı. Bundan sonra umarım insanoğlu bu mesajı alır ve ona uygun yaşar.

3. İnsanların mecburen de olsa izole olmaları ve kendilerini evlerine kapatmaları tabii ki bundan sonraki süreçte de yaşamlarında değişimlerin yaşanmasına neden olacak. Mesela kendi sektörüm açısından konuşursam evde yemek yapma ve yeme alışkanlıkları daha da artacak. Çünkü insanların büyük bölümü bu süreçte evde yemek yapmayı keşfetti. Bu durumun yansıması olarak Corona tehlikesini atlattıktan sonra insanların yaşamlarında bu anlamda bir değişim olacağını öngörüyorum.

Özellikle büyük ve maliyetli konsept mekanların olumsuz etkilenebileceğini ama insanların karantina sonrası ilk tepkilerinin muhtemelen kendilerini dışarı atmak, özgürce gezmek dolaşmak olacağını düşünüyorum. Yani ne kadar çabuk karantina sürecini atlatırsak hizmet sektörü için o kadar olumlu olacaktır.

4. Kendi yaptığım şeylerden örnek verebilirim. Evde de olsam sporumu aksatmıyorum. Mutlaka her gün 45 dk koşu bandında yürüyorum. İmkanı olmayanlar da internetten bulacakları basit önerilerle evde aletsiz olarak spor yapabilir. Bu özellikle hareketsiz olduğumuz şu günlerde çok önemli. Uzun zamandır ertelenen ev işleri ve bir türlü fırsat yaratılamayan kitap okuma gibi faaliyetler yapılabilir. Eğer bu süreci ailesiyle geçiren varsa normal zamandaki koşturmadan bulamadığı fırsatı bularak ailesiyle zaman geçirmenin keyfine varabilir.

5. Kitap olarak benim yazdığım “Gürkan Şef’in Ünlü Tarifleri”ni önerebilirim, hem de bu sayede ailelerine ve kendilerine ekonomik ve lezzetli yemekler yapabilirler. :)) Film olarak çok sevdiğim ve defalarca izlemekten keyif aldığım Titanik’i önerebilirim. Albüm olarak da Elvis Presley’in şarkılarından oluşan bir liste yapmalarını tavsiye ederim. 

RÜZGAR SÜNBÜL

Şef

1. Evde kaldığım süreçte işim gereği farklı tarifler ve reçete çalışmalarım oldu, devamda ediyor. Evde kalma durumunu avantaja çevirdim. Bu süreç, farklı tatlara yeni bir bakış açısı getirmemi sağladı. Genelde yeni kitabımın hazırlığı için bilgisayar başındayım. Yoğun iş temposundan, yaşam savaşımızdan vakit bulamadığım birçok işimi, yazışmamı yapma fırsatı buldum.

Akşamları instagram üzerinden, bir arkadaşımı konuk alarak, canlı yayın yapıyorum, tarifler veriyorum. Varolan şartları elimden geldiğince avantajlı hale getirmeye çabalıyorum.

2. Yoğun iş temposu, hayat mücadelesi derken; üst kat komşunun cenazesinden, hastalığından bihaber olmuştuk. Ailemiz, dostlarımız sanki koşturma içeresinde ikinci planda kalmıştı. Tekrar, birlik olmayı, beraber olmayı, sağlığımıza dikkat etmemiz gerektiğini, kısacası unuttuklarımızı hatırlamış olduk. Bu süreç bize şan, şöhret, varlık fark etmeksizin silkelenip, kendimize gelmemiz, tekrar düşünmemiz gerektiğini hatırlattı.

3. Tabii ki birçok yenilikle ve beraberinde iş kollarıyla karşılaşacağız. Şimdiden gelen telefonlar da farklı ne yapabiliriz, bir çalışma yapalım yönünde… Bu da şunu gösteriyor ki hayatımıza çok fazla yeni ürün, beraberinde yeni işletmeler getirecek.

4. #evdekaltürkiye çağrısına kesinlikle kulak vermeliyiz. Evde kalınan sürede yeni tarifler deneyerek, yeni lezzetler keşfedebilirler. Film izleyip, raflarda kalmış kitapları bitirebilirler, aile olmayı unutanlar, aile olmayı hatırlayabilirler. İstedikten sonra hanelerimizde yapacak çok aktivite bulabiliriz ama ben yemekle uğraşıyorum sizlerede şiddetle tavsiye ederim. Hem rahatlatıyor hemde farklı tarifler bulmanızı sağlıyor.

5. Ben dönem filmlerini çok seviyorum.Dönem filmlerini tercih edebilirler. Arada moral yükseltici komedi filmleri de izleyebilirler. Genelde yemek tarifi kitapları okuyorum. “Aşçıların Sığınağı” kitabını tavsiye edebilirim. Şuara psikolojimi yüksek tutabilecek müzikleri dinlemeyi tercih ediyorum. Sanat müziğini çok seviyorum. Tavsiye ederim.

SEVİL AKI

Oyuncu

1. Dünya ve ülkemiz gerçekten çok özel ve hassas bir dönemden geçiyor. Bu dönemde, insan en çok özgürlüklerini özlüyor. Özgürce sevdiklerine sarılmak, korkusuzca dolaşmak, şımarmak… Bunu el birliği ile atlatacağız. O zamana kadar sevdiklerimiz ve insanlarımız için sorumluluklarımız var. Bu dönemde öncelikle bilgi kirliliğinden uzak durmaya çalışıyorum.

Uzmanlar ve yetkili kişiler dışında, kaynağı belli olmayan bilgilere inanmamak ve başkasına iletmemek önem arz ediyor. Her şeye rağmen pozitif düşünmeyi bırakmıyorum. Ailemle, çocuğumla hayatı eve sığdırarak, diğer insanlar ve kendimiz için sorumlulukla davranmaya çalışıyorum.

2. Bu dönem insanlığa o kadar çok mesaj veriyor ki… Sağlıklı bir nefesin, yanı başımızda güler yüzle bakan sevdiklerimizin,hayatın hızında unuttuğumuz özgürlüklerimizin ne büyük bir servet olduğunu ve tabii ki insanların kendileri ve diğer insanlar için ne kadar büyük ve hayati sorumlulukları olduğunu anlatıyor.

3. Bu günleri geride bıraktığımızda insan, “ilk iş…”diye başlayan yüzlerce cümle kurabilir. En çok, hayata, doğaya,hayatın gürültüsünden duyamadığımız kuş seslerine sarılacağız. Esiri olduğumuz akıllı telefonlardan hayatı takip etmeyi değil, dokunmanın,göz göze bakmanın keyfini ve gerçekliğini hatırlayacağız. Teknolojiden biraz uzaklaşıp, “canlı” olanı arayacağız. Her şey geçtiğinde, en çok da sanata sarılacağız.

Yeniden, özlediğimiz seyirci kalabalıkları ile sinema ve tiyatro salonlarını dolduracağız. Spor müsabakalarının seyircili, tezahüratlı keyfini ve yeniden gerçek olanın “insan” olduğunu hatırlayacağız. Sosyal hayatımızın kıymetini, aile büyüklerimizin sadece seslerini duysak bile, varlıklarının ve hikayelerinin önemini, bir insanın en az beş insan için ne kadar önemli olduğunu!!!

4. Hayatı eve sığdırmak alışkanlıkları değiştirmeyi de gerektiriyor. Eski fotoğraflara bakmakla başlıyor ve insanın yüreğini bir nostalji kaplıyor. Ailece ya da yalnız  nostalji yapmak iyi geliyor. Eski Türk filmleri, seksenler, doksanlar müzikleri… Bu dönem,“Dünya Tiyatro Günü” nü ilk defa sahneden kutlamıyoruz.

Her açıdan tarihsel  bir dönem içindeyiz. Bu dönemde birçok tiyatro kurumları oyun arşivlerini online gösterime açtı. Tiyatroyu hatırlamak önemli. Sahneden yeniden buluşuncaya kadar tiyatrosuz kalmayın. Belki tiyatro oyunlarını da merak edip karıştırırsınız. Kim bilir belki bir gün “Karantina Günleri” diye ortak bir oyunumuz olur… Sağlıkla, aşkla, sorumlulukla…

5. Kitap, albüm ismi vermek yerine; eski filmleri izleyip, müzikleri dinlemenin bu dönemde çok iyi geldiğini söylemek isterim. Arşivleri taramak, hatırlamak iyi hissettirebilir.

SEVİNÇ KIRANLI

Oyuncu

1. İçinden geçtiğimiz bu zor günlerde öncelikle ev yaşantımda, çocuklarımın psikolojisini iyi tutmak adına onlarla oyun oynuyor,  duygularımı pek belli etmemeye çalışıyorum. Kendi kişisel bakımıma özen gösterip motivasyonumu olabildiğince yüksek tutmaya çalışıyorum. Aile olarak yemeklerimizi her zaman sofra başında, saatleri şaşırmadan yemeğe gayret ediyoruz. Aynı özeni sofraya da gösteriyorum. Çocukların uyku saati şaşmasın, günlük yaşam rutinleri bozulmasın diye ev içi düzenimize dikkat ediyorum.

2. Dünya çapında bir kriz yaşadığımız ve hepimiz aynı kaderi paylaştığımız için öncelikle aynı geminin içinse olduğumuzu fark ettik. Herkes evinde, ailesiyle kendiyle baş başa kalarak daha fazla düşünmeye fırsat buldu. Buradan hepimizin kendi adına çıkaracağı kazanımlar,  farkındalıklar olacaktır. Bence biz ülke olarak yine birlik ve beraberliğimizi en iyi şekilde sergiliyoruz.

4. Birçok yenilikten bahsediliyor ama hepimiz yaşayıp göreceğiz.

5. Evde kalmak zorunda olanlar, müziğe, kitaba sarılabilirler. Bu dönemde yeni okuduğum Muzaffer İzgü’nün “Zıkkımın Kökü” adlı kitabını şiddetle tavsiye ediyorum. İnanılmaz naif bir anlatımla, sımsıcak, insanı sarıp sarmalayan bir kitap. Bundan yıllar önce seyrettiğimde, sinemadan çıkıp yaşamanın ne kadar güzel olduğunu düşünüp, yaşama sevincini iliklerime kadar hissettiğim bir film olan “Hayat Güzeldir” (Life Is Beautiful) filmini tekrar izlemeyi öneriyorum. Albüm olarak da içerisinde severek dinlediğim “Benim Hala Umudum Var” şarkısının bulunduğu Mazhar Alanson’un “Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar” albümünü öneriyorum. 

TURGAY TANÜLKÜ

Oyuncu

1. Zor zamanlardan geçiyoruz. Çocuklarımızla birlikte sağlık kurallarına uygun olarak aynı yerleşkede toplandık. Herkesin bir görevi var.Temizlik yapanlar, alışveriş yapanlar, yemek yapanlar, küçüklere ders, resim yaptıranlar… Devlet ve tıp uzmanlarımızın öğütlerini unutmayarak yönetilen bir topluluğuz. Ortak zorluklarda birbirine kenetlenen, birbirini kollayan koruyan bir toplumuz. Biz de üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.

2. Bu görünmeyen tehlike diyor ki; “Ey insanlar, sınırları yok edin, birleşin. Elele verin benimle savaşın!”.

3. Kendinden başkasını da düşünen,azığını paylaşan, daha hoşgörülü,daha  anlayışlı bir ülke olacağız. Çünkü yağmur herkesi ıslatıyor!

4. Birbirimizin gözüne baka baka konuşmayı unuttuk, acıyı tatlıyı ortak alanda paylaşmayı unuttuk. Bu acılı bir şans, yitirdiklerimiz var…Önerim; karşındakini yitirmeden, onu anlamaya çalış, sevgiyi, saygıyı paylaş.

5. ’’Acıyı bal eylerken’’ nasıl bir şey okuyabilir seyredebilir nakaratlar dinleyebiliriz… Çaktırmadan dışarıya yiyecek su bırakalım.İnsanlığın başı sağ olsun, geçmiş olsun. Güzel yüreklere selam olsun saygılarımla…

UMUT MİRZA

Antrenör

1. Global büyük bir sorunla karşı karşıyayız ne yazık ki; söz konusu olan şey hayatlarımız. Şu an için yapılacak en doğru şey eğer koşullarınız buna izin veriyorsa, evden çalışabiliyorsanız, evde kalmak!  Bunun yanında morali yüksek tutmak için dışarıdaki hayatımızda bize mutluluk veren şeyleri içeri taşımak…Ben süreci kendimi geliştirmek için fırsat olarak görüyorum. Daha çok okuyup, daha çok araştırıyorum. Üretmek için güzel bir fırsat.

2. Bu süreç evrenin bize dur ve bak deme şekli. Hayatlarımız o kadar kaotikmiş ki; evde kendi başımıza kalmak ne demek unutmuşuz. Bu zorunluluk gerçekleri yüzümüze çarptı.

3. Umarım süreci en az hasarla giderebiliriz ama bittiğinde sahip olduğumuz özgürlüğün değerini hepimiz biliyor olacağız. Dışarıda düşünmeden kahve içebilmenin, sevdiklerimize sarılmanın bir lüks olduğunu bilerek yaşayacağız .

4. Aslında şu an evde kalmak lüks. ”Zorunda Olmak”, dışarıya çıkmak için kullanılmalı. Kendinize dönün, dinlenin, yeni bir hobi edinin, hiç ilgilenmediğiniz bir şeye ilgi duyabilirsiniz. Okumak istediğiniz kitaplar, izlemek istediğiniz filmler, hepsi için vaktiniz var. Ruhunuzla ve bedeninize bakabilirsiniz. Sporunuzu evde yapabilir, formunuzu koruyabilirsiniz

5. Kitap seçeneği çok fazla fakat günümüz durumunu ele alırsak: Daniel E. Lieberman’dan “İnsan Vücudunun Öyküsü” nü önerebilirim. Sağlık, hastalık ve evrimi ele alan bu kitabı farkındalığınızı arttırmak için mutlaka okumalısınız. Film olarak ”A Beautiful Mind”, albüm olarak ise “Depeche Mode – Violator” olabilir.

ÜNAL ZORER

Ses Sanatçısı – Oyuncu

1. Öncelikle bütün insanlığa şifa diliyorum. Bu virüsün tüm dünyayı etkilediği bu günlerde; Sağlık Bakanlığı’nın ve doktorlarımızın konuyla ilgili tavsiyelerini uygulayarak, #EvdeKal uyarılarını dikkate alıyorum. Gerekli önlemleri alarak çok fazla bu olayı düşünmemeye gayret ediyorum. En önemlisi de sosyal medyada var olan kirlilikten uzak kalıyorum.

2. Doğa kirliliği, gereğinden fazla üretim ve tüketim, hayvan katliamları, küresel ısınma, hırslar, egolar, her türlü ayrımcılık, her türlü şiddet ve sayabileceğim daha nice olumsuz olay ve bunların baş rolündeki biz insanlar… Aslında doğayı kendi haline bıraksanız kendi kendini yenileyen eşsiz güzellikte bir yapıya sahip. Bu olumsuzluklara sebep bizler olunca felaketlerde bizler için kaçınılmaz oluyor. Dünyanın her tarafında insanlar evlerinde kalınca, birçok şehirde, doğal ortamda olumlu yönde değişiklikler olmaya başladı. Mesela, suyun dip kısımları kirlilikten görünmeyen Venedik kanallarında, şimdi balıklar yüzmeye başlamış.

3. Bu süreçte kendi değerlerimizin önemini kavrarsak, kültürümüze sahip çıkarsak, aile yapısını korumaya devam edersek, komşuluk kavramını iyi bilirsek, bencilce değil, toplumun genelinin durumunu düşünerek hareket edersek, manevi değerlerimizi güçlendirirsek, evde kaldığımız süreyiverimli şekilde değerlendirirsek, düşünerek farkındalığımızı arttırırsak, insan olmanın güzelliğini ve nefes alıp vermenin yüceliğini fark edersek, insanlığın; aydınlık bir döneme geçiş yapacağı inancındayım.

4. Bu bence bir zorunluluk değil, Evde kalabilenler için  büyük bir şans. Bu süreci dışarıda geçiren ve hastalarla birebir temas halinde olan doktorlarımız, sağlık personelleri, memurlar, görevliler ve çalışmak zorunda olanlar var. Evde kalma imkanı olup, #EvdeKal uyarılarını dikkate alıp çıkmayanlara teşekkür ediyorum.Bu sürede, uzun süredir bekleyen kitaplarımı okumaya başladım. Umut, mutluluk ve tebessüm  veren,ailecek izleyebileceğimiz filmlerin listesini çıkardım ve onları izlemeye başladık.

Sürekli sohbet ederek, geçmişte biriktirdiğimiz anılarımızı paylaşıyoruz, oyunlar oynuyoruz, önümüzdeki yılların planlarını yapıyoruz, yapmış olduğum işle alakalı araştırmalar yaparak repertuarıma yeni türküler kazandırıyorum. Ayrıca Pazartesi akşamları Yaprak SAYAR ile birlikte sunduğumuz TRT Müzik kanalında yayınlanan AHESTE müzik programımızı takip ederken, insanları müziksiz bırakmamak adına Youtube, Instagram gibi platformlarda yeni müzikler ekliyoruz ve üretiyoruz .

Ayrıca en kısa sürede aşacağımız bu günlerin ardında ki güzel günlerde yapacağım yeni programlar ve yeni konserler için planlamalar yapıyorum. Aile bireylerimizle, dostlarımızla uzaktan iletişim kurarak vakit geçirmeye gayret ediyorum. Ayrıca bu yazıyı okuyanlardan ricamdır. Hep birlikte;Bu günlerin düzeleceğine inanarak dua edelim.Her şeyi düzeltebileceğimize inanarak mücadele edelim. Yaşadığımız olumsuzlukların biteceğine inanarak sabredelim.

5. Bana iyi geldi ve size de iyi geleceği niyetiyle…Kitap: Eckhart Tolle – Var Olmanın Gücü, Film: Kelimeler Yetmez – Eddie Murphy (2012), Müzik Albümü: Yansımalar – Mektup.