DOĞADAN GELEN İLHAM “ TOLGA BERKAY ”

Yarattığı Lotus serisiyle alınmadık ödül bırakmayan Tolga Berkay, doğadan aldığı ilhamla tasarladığı ürünlerini bizlerle buluşturmaya devam ediyor. Ünlü tasarımcımızla tasarım dünyasında fark yaratan ürünlerini, ince detayları ve İstanbul’u konuştuk.  

Sizin için iyi bir tasarım nedir?

Bir tasarıma, iyi bir tasarım diyebilmem için estetik, fonksiyonel ve ergonomik, kullanıcısıyla dost, çevreyle dost ve üretilebilir olmalıdır. İnsanlarda istek ve ilgi uyandırmalıdır.

Tasarımlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham alıyorsunuz?

Tamamen doğadan ilham alıyorum. Yeri geliyor bu bir tarihsel ve kültürel mozaikler, yeri geliyor çiçek,  kuş, su, cam, balık olabiliyor. Aslında tamamen görmeyle alakalı oluyor. O an gördüğünüz bir nesneyi, hayalinizde bir başka boyutta ve bir başka şekilde konumlandırabilmenizle ilgili. Tüm bunların yardımcısı da tabii ki hayal gücünüz. Benim için ilk süreç bu şekilde başlıyor. Bu sürecin başlangıcının bir zamanı yok. Buna da ilham diyoruz. Bu ilham ne zaman gelirse o zaman benim için tasarım, ilk şekillerini almaya başlıyor. Arkasından o an yapılan eskizler de anı ölümsüzleştirmek adına bir işaret oluyor. Eskizlerim kullandığım bilgisayar programlarında hareket etmeye başlıyor. Oluşan prototiplerim render eşliğinde makyajlanıp ilk görücüleriyle buluşmaya hazırlanıyorlar. Daha sonrası da malumunuz, üretim aşamalarına hazırlık ve kalıp tasarımları…

[metaslider id=4131]

Lotus serisiyle birçok ödül kazandınız. Bu ödüller kariyerinizi nasıl etkiliyor? Teşvik anlamında etkili oluyor mu?

Evet. “Lotus” benim için bir dönüm noktası olmuştur diyebilirim. Güzel tarafı, girdiği her uluslararası ve yerli tasarım yarışmalarından birincilik zaferleriyle taçlandırıldı. Tüm dünyada büyük beğeni kazandı. Evet, aslında Lotus çiçeği binlerce yıldır karşımızda durmaktaydı. Ben ise onu sadece seramiğe yansıttım, birbirinden değerli banyolarla buluşturdum. Lotus çiçeğinin üstüne su damlacıkları serptim ve oradan bir armatür tasarımı oluşturdum. Lotus monoblok lavabo tasarımımla birlikte aynı anda su damlası şeklinde tavandan asma armatürümü de tasarladım. Şu an dünyada, o armatürün de bir benzeri yok. Kısacası, inovasyon benim için her şey… Tabii ki alınan bu ödüller bu başarılar, diğer başarıların ve ödüllerin de devamını sağlamakta  katkıda bulunmaktadır. Kariyer noktasına gelince, zaten alanımda zirvede olduğumu görmekteyim. Kariyerime hiçbir zaman taklit ve kopya tasarım eklemedim. Taklit ettiğim tek şey doğa’dır benim için.

Tasarımda özgünlük konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizin tasarımlarınızın “fark yaratan” noktaları neler?

Eğer bir tasarım özgün değilse günümüzün isteklerine ayak uyduramıyor demektir. Bu bağlamda bir tasarımcının her zaman kendisini yenilemesi gerekmektedir. İnovasyon,  sadelik, ayrıntılarla bozulmamış üçüncü boyutta arkasını görme merakı uyandıran obje tasarlamak için özen gösteririm.

Tasarım insan hayatı üzerinde nasıl bir etki yaratır? Estetik algıyı değiştirmek; insanı, hayatı nasıl etkiler?

Tasarım, duyguların ve duygusallığın ön planda olduğu bir kavramdır. İnsan duygularına hizmet etmek zorundadır. Kullanıcının bir tasarımı beğenebilmesi için öncelikle onunla duygusal bir bağlantı kurması gerekir. İnsanlar günümüzde bir ürün seçecekleri zaman öncelikle estetik,  ergonomi, fonksiyon ve albeniye özen göstermektedirler.  Saydığım bu etkenlerin eksik olması durumunda o tasarımla ilgili her aşamada kullanıcı üzerinde mutlaka mutsuzluk yaratacaktır. Bu bir ürün olabileceği gibi, moda tasarımı, bir çevre tasarımı, bir yol tasarımı, bir mekan tasarımı vb. gibi şeyler olabilir.

Son yıllarda tasarım konusunda bazı güzel gelişmeler yaşanıyor sanki ülkemizde. Bunun ardında yatan dinamikler neler sizce?

Geçtiğimiz sene, yani 2012 yılında Türkiye, tasarımcı ülkeler arasında, Anadolu ajansının verdiği habere göre ABD’den sonra dünyada 2. Sıraya yükselmiştir. Bu da Türk tasarımcıları ve sanayicileri için gurur kaynağı olmuştur. Tabii ki bunun altındaki dinamikleri söyleyecek olursam; başta kültür mozaiği, geçmişi çok zengin olan bir toplum oluşumuz. Yani bunu biraz açacak olursak; binlerce yıldır Anadolu toprakları birçok medeniyeti üzerinde barındırmıştır. Sonuçta, bu medeniyetlerde yaşamış olan insanlar yok olmamışlardır. Bizler o medeniyetlerin devamı olarak günümüze kadar gelebildik. Bunun sonucu olarak da genlerimizde hala o kültür zenginliklerini taşımaktayız ve buna bağlı olarak da tasarımlarımızda geldiğimiz bu güzel noktanın da tesadüf olmadığı kanaatindeyim. Diğer yandan Tasarım okullarının eğitim kalitesinin ve teknolojisinin artması, sanayilerle okulların paralel projeler geliştirmesi tüm bu sürece önemli katkılar sağlamıştır.

Takip ettiğiniz, işlerini beğendiğiniz tasarımcılar kimler?       

Karim Rashid ve Philippe Starck.

İstanbul’un en sevdiğiniz özelliği nedir? İstanbul’da yaşamanın tasarımlarınız üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Bugüne kadar bir çok ülke gezdim ama İstanbul kadar güzel bir şehir göremedim.En büyük özelliği tabii ki dünyanın en eski şehirlerinden biri olması, tarihi ve kültürel zenginliklerinin halen devam etmesidir. Bunun sonucunda tasarımlarımda tüm bu tarihten gelen yansımaları sentezleyip ilham kaynaklarımı güçlü tutabiliyor olmam ve bu sayede, İstanbul’un benim için bulunmaz bir nimet olduğunu düşünüyorum.

Bir tasarımcı olarak İstanbul’u, son yıllarda yaşadığı değişimi nasıl görüyorsunuz?       

Kültürel mirasımıza verilen önem devam ettikçe, İstanbul sonsuza kadar cazibesini yitirmeyecektir. Bunun yanı sıra son yıllarda İstanbul’un sanat ve tasarımda ev sahipliğini güçlendirmesi ve gerek çeşitli fuarların olması gerekse bienallerin tatmin edici düzeyde olması, bir tasarımcı olarak beni son derece mutlu etmektedir.

Son olarak; genç tasarımcılara ne önerirsiniz?

Tasarımcı olmak aslında büyük bir sorumluluk gerektirmektedir. Bu sorumlulukların başında çevreyle dost tasarımlar yani enerjiyi doğru ve tasarruflu kullanabilen, geri dönüşümlü malzemeleri kullanabilen ve enerji savurganlığı yaratabilecek tasarımlardan kaçınmaları gerekmektedir. Malzeme bilgisi ve üretilebilirlik konularına hakim, özgün ürünler tasarlayıp taklit tasarımlara karşıda her zaman kararlı davranıp haklarını aramalarıdır. Bol bol fuarları ve modayı takip etmeleri onları hep bir adım öne çıkaracaktır.