Eylül Öztürk “Müzik Yapmak İçimde Uktedir”

eylül öztürk

Eylül Öztürk, sosyal medyanın ilk kadın fenomenlerinden. Belki de siz onu “Memeli Mestan” olarak tanımış olabilirsiniz çünkü değişik ve haliyle akılda kalıcı rumuzuyla milyonlara ulaştı. Milyonları abartmak için söylemedim, gerçekten milyonu aşan takipçi sayısı var. Ne mi yapıyor da bu kadar dikkat çekiyor? Bilmem, sanırım bu iş enerji meselesi… Yakında, ulusal bir kanalda dizisi başlıyor, yıllardır tiyatro oynuyor hatta geçenlerde Avrupa’da verilen prestijli bir ödülün sahibi oldu. Bu ay Memeli Mestan’dan, Eylül Öztürk ’e, fenomenlikten, Avrupa Başarı Ödülleri kapsamında “Yılın En Başarılı Kadın Tiyatrocusu” ödülü’ne uzanan yolculuğunu dinledik… Bir de bu ay ev sahipliğini Beylerbeyi’nde yeni bir şube açan Misina Balık yaptı ki; sormayın. Lezzetinden sual olunmaz, çekim sonrası 3 kilo almışızdır, üzerinize afiyet…

Öncelikle kendinden biraz bahseder misin? Sen kimsin? Ne yapıyorsun? Biz seni neden tanıyoruz? Seninle nasıl tanıştık?

Eski kabin memuruyum. O dönemde Vine diye bir uygulamayı keşfetmem sayesinde, gittiğim her yerde 6 saniyelik videolar çekmeye başladım. Bu da insanların dikkatini çekti.

Kaç sene önce?

4 – 5 sene olmuştur. Orada 1 milyonun üzerinde takipçim olmuştu. Ondan sonra Beyazıt Öztürk keşfetti. Beyazıt Öztürk ile 1 sezon çalıştım. Daha sonra sinema filmi teklifi geldi. Tabii hosteslik ile bu işleri bir arada yürütemeyince, bir dönem sonra hostesliği bıraktım.

Hosteslik yaparken insanlar seni tanıyor muydu?

Son zamanlarda tanımaya başlamışlardı. Kaldı ki o zamanlar, kimliğimi gizliyordum. Bir rumuz ile çıkmıştım, şu an tabii Eylül Öztürk olarak biliniyorum ama o zaman Memeli Mestan diye çıkmıştım.

Memeli Mestan nereden aklına geldi?

Bir arkadaşımın anneannesi ona, Memeli Mestan diye hitap ediyordu. Mestan’ın anlamı; kendini salmış, berduş falanmış ve aslında o sıfat erkekler için kullanılırmış. Memeli de onun dişisi anlamına geliyor.

Şuan çok fazla fenomenimiz var ama 4 sene önce fenomen popülasyonu bugünkü gibi değildi. Sanırım, sen bu işi ilk yapanlardan birisin.

Ben ilk kadın fenomenim. Ve yazar olarak değil, video çekerek, kendi yüzümü göstererek yaptım bu işi.

Sonra hostesliği bıraktın..

Hostesliği bıraktım, televizyon sektörüne atıldım. O dönem tiyatrodan bir teklif geldi, şuan 3. sezonu oynuyoruz. Türkiye’nin her yerinde oyunlar oynadık, sadece Türkiye değil Avrupa turneleri de yaptık. En çok oynanan, en çok bilet satılan, sürekli kapalı gişe oynanan oyun olduk. 3. sezonumuz olmasına rağmen hala kapalı gişe oynuyoruz. Tiyatro yapmak, verdiğim en doğru kararlardan bir tanesi oldu.

Kaç yaşındasın?

31.

4 sene önce hayatına sosyal medya girdi ve bütün hayatın değişti. Eylül’ün hayalleri neydi ve sen o hayallerinin neresindesin?

Çocukluğumdan beri, anaokulundan beri sürekli elimde mikrofon vardır. Müzik benim her zaman vazgeçilmezim olmuştur. Üniversiteden itibaren profesyonel anlamda, mekanlarda sahne almışımdır. Hep müzisyen olmayı hayal etmişimdir. Fakat hayat beni hiçbir zaman müzisyen olmaya doğru itmemiştir. Maalesef sanat biraz burjuva işi diyorum. Elinde paran olacak, evinin faturasını ödeyebileceksin ki, bir ilham gelecek, bir şarkı yapacaksın. Veya bir sahne alıyorsan sahnene devam edebileceksin. Üniversite hayatım boyunca, bende böyle bir süreçten geçtim. Bu hikayeyi de ilk defa size anlatıyorum. Müziğe artık illallah dedim ve benim para kazanmam lazım artık deyip bıraktım.

Bir kitlen var mıydı seni dinlemeye gelen?

Daha çok kendi çevrem. Taksim civarında bilen insanlar vardır. 2 sene aktif olarak yapmıştım. Barbekü isimli bir grubum vardı, rock ağırlıklı müzik yapıyorduk. Sonra ‘müziği artık bırakıyorum, iş bulmam ve kiramı ödemem lazım’ dedim ve hostesliğe başvurdum. Eğitimin 2. günü bana kuzenimden bir telefon geldi, ‘bir tane grup var, vokalistleri ayrılmış kendilerine bir vokalist arıyorlar, düşünür müsün’ dedi. ‘Artık uğraşamıyorum bu işlerle, ümidimi tamamen kaybettim, hostes olmaya karar verdim ve şuan eğitimdeyim zaten.‘ dedim. Aradan 6 ay falan geçti kuzenim aradı tekrar; ‘hani sana bir grup var diye bahsetmiştim ya, o grup kim biliyor musun, Model grubu.’ dedi. Belki kabul etsem çok daha farklı bir hayatım olacaktı ama kabul etmedim. Benim içimde uktedir. Fakat hosteslik yaparken de hayat beni bu tarz işlere doğru yönlendirdi. Vine videolarımla birlikte hayat beni tekrar sahneye itti. Karar verdim ve havacılığı bıraktım. Çok şükür işler de yolunda gitti. Bu sene ilk defa, tamamen kendi isteğim doğrultusunda, bir albüm çıkarmaya karar verdim. Önümüzdeki aylarda kendi yaptığım bestelerle bir single çalışması yapacağım.

Ailen ne diyor ‘anne ben fenomen oldum’ durumuna? Gençler, ailelerine yeniçağ mesleklerini anlatmakta biraz zorluk çekebiliyor.

Onlar o konuda çok açık görüşlülerdir. Memnunlar bu durumdan. Hatta sürekli telefon edip, ‘ Nurten’in kızı çok seviyormuş seni’ gibi şeyler söylüyorlar.

Bu aralar en çok ne ilgini çekiyor? İş dışında ne var hayatında?

Kenan var. En çok Kenan ilgimi çekiyor, bütün ilgim her zaman onun üstünde. Benim hayatta bir eşim bir de işim var zaten. Şu aralar en çaba sarf ettiğim konu, ikisini dengede tutabilmek.

Ne kadar zamandır evlisiniz?

16 Temmuz da evlendik. Ama biz zaten aynı evde yaşadığımız için, bizim hayatımızda çok da bir şey değişmedi.

Sosyal medya gittikçe çılgın bir yere dönüştü. Sosyal medyadan tanıyıp, yanımızdan geçse tanımayacağımız insanlar var. Yakında insanlar var olmayanı yaşama halinden, intihara meyleder mi? Ne dersin?

Şöhret, insanları her zaman cezbeden bir şey. Herkes tarafından tanınmak eşittir çok para, güzel arabalar, yakışıklı çocuklar, güzel kadınlar, dolayısıyla çok çok güzel bir hayat. Sosyal medyada muhteşem hayatlarımız var. Ancak her şeyin çok çabuk tüketildiği bir alan. Elde edilen balon gibi söndüğünde geriye sadece özgüvensizlik ve onun bıraktığı sıkıntılar kalıyor. Ve bunu yaşayan çok fazla insan olduğunu düşünüyorum. Hatta hiç ünlü olmadan bile, ünlüymüş gibi davranıp, ‘bugünde bana şuradan bunu yolladılar’ diye videolar çeken insanlar biliyorum. Bazen, attığım 1’er dakikalık videolar sayesinde insanlar bu kadar sevgi besleyebiliyorlarsa, aynı sebepten bu kadar nefrette edebilirler diyorum. Sanal ile gerek olan ayırt edilmezse büyük sıkıntı yaşanır.

Takipçi sayın düşse, artık bir fenomen olmasan, B planın var mı? Çünkü en çok parayı oradan kazanıyorsun, malum Türkiye de kimse sadece tiyatro yaparak para kazanmıyor.

Evet, tiyatronun diğer alanlardan daha düşük bir bütçesi var. Bu işe ilk girdiğimde, ‘evet fenomenlik muhteşem bir şey ama ben burada kalmamalıyım’ diye düşündüm. Oyunculuğa yöneldim.

Kimler takip ediyor seni? Var mı öyle bir istatistik?

İstatistiklere göre %80’i kadın ve 18 – 40 yaş aralığında.

Gezdiğin yerlerin videolarını çekip, paylaşarak ünlendin. İstanbul’u da yaşayan, gezen biri misin?

İstanbul’da en çok Beyoğlu’nu seviyorum. Kenan da, ben de yıllardır Beyoğlu’nda yaşıyorduk. Eski Beyoğlu, yani sokaklarında alternatif insanların dolaştığı, müziklerin yapıldığı Beyoğlu benim için çok özeldir. İstanbul denilince hep aklıma Beyoğlu’nun eski hali geliyor.

Yakındaki projelerinden de bahsedelim..

Şuan da yeni bir diziye başlıyorum. Star TV’de yayınlanacak bir dönem dizisi. Adı; Gönlümün Sultanı. Orada bir kalfayı canlandıracağım. Benim için çok özel bir proje çünkü bu zamana kadar hep komedi işlerinde yer aldım, bu farklı olacak. İlk bölümünü de Prison Break’in yönetmeni çekecek. Başka proje olarak single var. Onu da bu ayın sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz, şuan altyapıları hazırlanıyor. Onun dışında Avrupa Başarı Ödülleri’nde ‘ Avrupa’nın En Başarılı Türk Kadın Tiyatro Oyuncusu’ ödülünü aldım. Bu da benim için çok büyük bir artı oldu. Dediğim gibi fenomenlikten biraz sıyrılmaya çalıştığım için, böyle bir ödül almak benim için de iyi oldu.

Seninle ilgili bilmediğimiz bir şey söyler misin?

Güzel fal baktığım söylenir.

Kolyen dikkatimi çekti, bebek mi istiyorsunuz?

Evlenirken, Kenan’ın çok yakın bir arkadaşı hediye etti. ‘İnanıyorum, 2 ay içinde bir erkek bebeğiniz olacak’ diyerek ama hala bir şey yok. Bu birazda birlikte olduğunuz adamla ilgili bir şey. Söz konusu Kenan olduğu zaman benim gibi hiç çocuk düşünmeyen bir kadın, bir anda ‘10 tane 20 tane çocuğum olsun’ diye konuşmaya başlar. Küçük küçük Kenan’lar olsun istiyorum. Aslında biz kendimize bir arkadaş istiyoruz.

Kenan’la hep yanyanasınız. 24 saat beraber olmak aşkı öldürüyor mu?

Hiç öldürmüyor. Çünkü biz beraber susabiliyoruz. Aşkı, insanların egoları, çatışmalar, ağzınızdan çıkacak sözler, kırılan kalpler öldürür. Bizimde anlaşamadığımız zamanlarımız oluyor. Biz, en başından beri konuşarak gittik. Bilinçli gittiğimiz için birbirimize olan saygımız ve mantık çerçevesinde yürüttüğümüz bir ilişkimiz var. Aşkın çok daha ötesinde bir şey olduğunu düşünüyorum. Ve bu da ilişkinin sağlığını koruyor ama aslında aşk ölür mü? Derler ya, ölmez. Sadece insanlar taklit yapmaktan sıkılırlar, idare etmekten sıkılırlar.

İlk başta gözü körken her şeye tamam olan insanlar, belli bir zaman sonra her şey elinin altında olduğunda, ‘Öff aman ya buda sıktı iyice ’derler ve o ilişki biter. Biz onun bitmemesi adına en başından kurallarımızı koyduk ve o kurallar doğrultusunda ilerledik. Hiç bir zararını görmedik, bu arada sürekli terapi aldık. İlişki terapisine gittik. Çünkü benim çözümleyemediğim şeyler oldu. Terapilerde arkadaşına anlatıyorsun gibidir ama bir uzman desteğidir. Doktor, tamamen objektif olarak bakıp değerlendirir. İlişki terapistleri bu yüzden çok önemlidir.

Devam ediyor musunuz peki?

Eylül: Ediyoruz, sürekli devam ediyoruz. Zaten terapiye gitmemiz için bir probleminizin olmasına gerek yok.

Kenan: Daha bilinçli hareket edebilmek için gidiyoruz.

Eylül: Aile terapistimiz bizim nikah şahidimizdir.

Kenan: Biz kötü gün dostuyuz, en önemlisi bu. Kötü günde başladık sonra her şey daha iyiye gitmeye başladı.

İşte o yolculuk değişik bir bağ yaratabilir. Ayrılsanız da bağınız kopmaz.

Ya ayrılmayız ki. Neden ayrılır bir insan?

Hayat bu, bir sürü sebepten ayrılabiliriz. Hayata farklı noktalardan bakmaya başlayabilirsiniz.

Eylül: Bende neyi savunuyorum biliyor musun? İleride bir sebepten dolayı ayrılıyorsan aslında o sebep ilişkinin en başından beri vardır, sadece sen görmezden gelmişsindir. O an ona aşığım diyorsundur sonradan da ‘Hayatlarımız değişti’ diyorsun. Hayır, hayatlarınız beraberken de değişebilir.

Kenan: Biraz farkındalığı olan insan, bilinçli insandır. Biz bilinçli olduğumuza inanıyoruz. Çünkü bu hayata bir kere geliyoruz ve en iyi şekilde yaşamak hakkımız diye düşünüyoruz. En iyi şekilde derken, en güzel evlerde, en güzel arabalara binerek değil, manevi olarak en mutlu olduğumuz şekilde. Zaten manevi olarak o mutluluğu yakaladığında geri kalan her şey bir şekilde yolunu buluyor.