Fazıl Yıldırım – Fotoğrafa Merakli Olmak Sadece Çekmek Olarak Düşünülmemeli

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Fazıl Yıldırım’ın asıl mesleği Makine Mühendisliğidir. Şişecam’da 5 yılkadar da diplomamın hakkını verdikten sonra, hani ara ara haberler duyarızya; “hobisi işi oldu, işini bıraktı dünyayı gezdi’’, işte onlardan birisi. Fazıl Yıldırım ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide hem kendisini hem de fotoğrafçılığını ve fotoğraf sanatına bakışaçısını daha yakından anlama fırsatı yakaladık.

Sizi daha yakından tanıyabilmemiz adına biraz kendinizden bahseder misiniz?

Günümüz beyaz yakası arasında yaygınlaşmış bir ruh halinin, düşüncenin sonucu bir insanım sanırım. Koca evrende çok kısa süreliğine hediye edilen bir ömrü sabah 8, akşam 6 mesailerinde, aslında hiç de bana ait olmayan bir işin sürecin içinde harcayıp tüketmek istemedim sanırım, dünyada tek kıymetli olan ve sürekli tükenen tek şeyimiz zaman, zamanım benim olsun istedim.Şanslıydım, doğru zamanda doğru insanlar ve kurumlarla yolum kesişti. Hobim olan fotoğraf zaman içinde işim – yaşam biçimim haline dönüştü. Yaklaşık 10 yıldır da hayatın bana sunduğu bu hediyeye layık olmaya çalışıyorum.

Kısaca kendimi de tanıtacak olursam; 1978 Kars doğumluyum, Marmara Üniversitesi’nden mezun Makine Mühendisiyim. 10 yıl kadar mühendislik yapıp sonrasında fotoğrafın peşine takılıp gittim. Fotoğrafın izinde seyahatler, atölyeler, çekimler vs… Kısaca; fotoğraf çekmek için seyahat eden, seyahat etmek için fotoğraf çeken biriyim.

Fotoğraf sizce neden bir sanattır?

Fotograf sanat ola da bilir, olmaya da bilir. Gültekin Çizgen’in hoşuma giden bir sözü var, “Sanatı sanatçılar yapar’’ diye.Fotoğrafta da düşüncem bu söze yakın, ortaya çıkan her fotoğrafı sanat olarak adlandırmak doğru olmaz kanaatindeyim. Fotoğrafı çeken kişinin birikimi, yaratıcılığı, çektiği konuyu yorumlama yeteneği, eserini zaman ve mekandan bağımsız hale getirebilme gücü ortaya çıkan işi fotoğraf ya da sanat yapar. Diğer alanlarda olduğu üzere, fotoğrafta da ortaya çıkan işin sanat olması ya da olmaması üreticisinde saklıdır diyebiliriz kısaca.

Her fotoğrafçının bir tarzı olduğu aşikar. Sizin fotoğraflarınızı Fazıl Yıldırımfotoğrafı yapan şeyler nelerdir?

Fotoğrafın dijitalleştiği, teknik olarak çok kolaylaştığı bir çağda yaşıyoruz. Fotograf çekmek o kadar kolaylaştı ki artık, iyi bir fotoğraf çok zor hale geldi. “İyi bir fotoğraftan kastım insanların 2 saniye ve üzeri bir süreyi fotoğrafınıza bakarak geçirmesi” Fotoğraflarıminsan ve doğru ana odaklanmıştır çoğunlukla.İnsanın sıradanlığı içinde sıra dışı bir anın doğru bir ışık ve etkili bir fondacereyan etmesine,bunların hepsinin 1/125’lik perde süresinde bir araya gelebildiği o nadir sihirli “an”larda olmuştur ilgim hep. İnsanı, çevresini, aralarındaki ilişkisini izlemek, fotoğraflamak, fotoğrafın 3. ayağı olan izleyicisine etkili, çarpıcı anı aktarmak diye tarif edebiliriz Fazıl Yıldırım fotoğraflarını.

Bazı şairler, müzisyenler eserlerini İstanbul’a adar, İstanbul’u anlatır. Size de bir İstanbul aşığısınız sizin gözünüzden İstanbul’u anlatmanızı istesek.

Hızla değiştirdiğimiz, çirkinleştirip ruhsuzlaştırdığımız yeni İstanbul’un aşığı mıyım? Emin değilim açıkçası… Şehrimizi sadece mimari açıdan değil, insani açıdan da çok kirlettiğimizi, her geçen gün yaşaması daha zor hale getirdiğimizi düşünüyorum. Binalar ve yollara teslim olmuş İstanbul’abir de insanın insana saygısızlığı eklenince, ancak hayallerimizdeki bir İstanbul’a, Ozan Sağdıç’ların, Ara Güler’lerin fotoğraflarında kalan bir İstanbul’a sığınabiliyoruz. Tarihi yarımada, Suriçi, İstanbul dendiğinde aklımıza gelen, ruhumuza dokunan dokuyu az da olsa koruyabilmekte şimdilik.

Zaman içinde tecrübe kazandıkça ışığa, insana ve fotoğrafların insanlar üzerindeki etkisine bakışınızda neler değişti?

Zaman, daha çok seçen, daha az çeken birine dönüşmem yönünde işledi. Işığa bakışımsa pek değişmedi sanırım, iyi bir ışık yoksa hep isteksiz olmuşumdur fotoğrafa, fotoğrafınızın gücü ana konusunda değil, detaylarında saklıdır çünkü.

Sayfalarca yazıyla, saatler süren konuşmayla bile doğru bir fotoğrafın yarattığı etkisini yakalayamayabilirsiniz. Savaşların bitmesine ön ayak olan fotoğraflar fotoğrafın insan üzerindeki etkisini, gücünü gösteren örneklerdendir. NickUt’un, ‘’Vietnam savaşını bitiren fotoğraf’’ olarak tarihe geçen karesi gibi

Benim işlerim daha çok seyahat fotoğrafçılığı üzerine, fotoğraflarımla insanlar üzerinde yarattığım etkiyse oraları gidip görmeleri arzusunu tetikleme yönünde oluyor sanıyorum.

Bir sanatçı gözüyle çektiğiniz, size bu meslekte bir kariyer yapabileceğinizi düşündüren ilk işiniz neydi?

Mühendislik zamanlarımda bir proje için yaklaşık 3 yıl izin kullanmadan çalışmıştık. Proje sonunda biriken izinlerimle de uzun bir Fas-Endülüs seyahatine çıkmıştım. O seyahat, seyahatte baş başa kalabildiğim kendim ve seyahatte çektiğim fotoğraflar yeni yolumu çizdi diyebilirim. Seyahat, fotoğraf ve ben arasında bugünlere varan, beni bu alanda cesaretlendiren güçlü bir bağ o rotada kuruldu.

İçinde bulunduğunuz ‘an’ sizin için nasıl fotoğrafı çekilesi bir ana dönüşüyor? O andan neleri alıyor fotoğrafla insanlara neler veriyorsunuz?

“Fazla zamanım yok, o yüzden uzun yazacağım’’ diye başlamış bir yazar mektubuna… Uzun uzadıya anlatılacak bir konuyu konsantre bir satırla aktarır şair okuyucusuna. Fotoğrafçı, çokça zamanı olan bir yazar, konsantre olmuş bir şairdir bence. Sabırla seyircisi olduğu zamanın öyle bir konsantre anını kesip alır ki, izleyicisi fotoğrafçının uzunca sürede hissettiği duygulara, düşüncelere o “an’’la ulaşabilir olur.

Dijital fotoğrafçılığın gelişmesiyle beraber fotoğraf çekmek ‘kolay’ bir hale geldi. Instagram kullanımının yaygınlaşmasıyla da birçok yeni ‘sanatçımız’ oldu. Siz bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Dijital fotoğrafçılık dönemi, maliyetleri ve tekniği kolaylaştırmış, daha geniş bir kitle için fotoğrafın ulaşılabilir olmasını sağlamıştır ve bu fotoğraf adına olumlu bir gelişmedir. Fotoğrafın içeriği, ne anlattığı, nasıl anlattığı, estetiği, yaratıcılığı yani değeri ise üretim yönteminden bağımsızdır diye düşünüyorum. Ama fotoğraf işinin “teknik açıdan” kolaylaşması, her çekilen görüntünün fotoğraf sayılması, ya da doğru ayıklanamaması, aynı konuların yüzlerce kişi tarafından binlerce kez çekilmesi iyi bir fotoğrafı günümüzde oldukça zorlaştırmıştır. Buna bir de sosyal medya üzerinde 1-2 saniyelere düşen tüketim süresi eklenince, iyi bir fotoğraf teknik zorluklar çağına kıyasla çok daha nadir elde edilebilir oldu. Yine de zaman içinde görüntü kirliliğinin azalacağını ve iyi işlerin sıyrılaraklayığını bulacağını düşünüyorum.

Tecrübelerinize dayanarak özellikle fotoğraf çekmeye yeni başlayan bu röportajı takip eden okuyucuları için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Fotoğrafa yeni başlayan arkadaşlara ilk önerim doğruluğundan emin oldukları kişi-kurum-kaynaklardan faydalanmaları. Öğrenmek zahmetli bir süreçtir, yanlış öğrendiğin bir şeyi düzeltmekse çok daha zahmetli bir süreçtir.

Fotoğrafın günümüzde popüler hale gelmiş olması da yeni başlayan arkadaşların dikkat etmesi gereken diğer bir konudur. Fotoğrafa ilginiz sadece bu popüler durumdan kaynaklı olabilir ve bu durumda kısa sürede ilginizi kaybedeceğinizi söyleyebilirim. Paranızı ve zamanınızı bu alana harcamadan önce kendinizden emin olmanızı tavsiye ederim.

Fotoğrafa meraklı olmak sadece çekmek olarak da düşünülmemeli, seyircisi olmak da çok keyifli olabilir. Film çektiğimiz için, ya da yönetmen olduğumuz için filmlere meraklı olmadığımız gibi…

OLYMPUS DIGITAL CAMERA