Sanat, Bir Felsefe Ve Adanmışlık Meselesidir ‘Gültekin Çizgen’

Fotoğraf Sanatçısı, Sanat Yazarı, Fotoğraf Koleksiyoneri, Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Enstitüsü girişimi, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Etkinlikleri, ‘Fotoğraf Geçidi Sergileri’ küratörü, İstanbul Fotoğraf Müzesi kurucu küratörü, Foto İstanbul, 1. Beşiktaş Fotoğraf Festivali sanat yönetmeni.

Sizi daha yakından tanıyabilmemiz adına biraz kendinizden bahseder misiniz?

Fotoğrafa sanatına dair kimliğimin satırbaşları şöyle:

1940 İstanbul’da doğdum. Fotoğraf Sanatçısı, Sanat yazarı, Fotoğraf koleksiyoneri, Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Enstitüsü girişimi, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Etkinlikleri, ”Fotoğraf Geçidi Sergileri” küratörü, İstanbul Fotoğraf Müzesi” kurucu küratörü, Foto İstanbul, 1. Beşiktaş Fotoğraf Festivali sanat yönetmeni, Yeni Fotoğraf Dergisi ve Yıllıkları’nın yanı sıra, kurslar, yurtiçi ve yurtdışı konferanslar, seminerler, gösteriler düzenlenmesine öncülük ettim.

87 Ülkede 1 milyon fotoğraf çektim. Bunlar sadece Türkiye’de değil, 18 ülkede sergilendi, müze ve kitaplık koleksiyonlarına girdi. 102 Telif kitabım ve albümüm var. Her gün fotoğraf çekmeye devam ediyorum.

Sizin fotoğrafçılık hikâyeniz nasıl başladı?

Saint George’da öğrenciyken bir fotoğraf yarışmasına katılımla başladım. 1958 Yılından bu yana 59 yıldır kesintisiz sanatla uğraşıyorum. Hiç bir yerde çalışmadan, bağımsız olarak birinci günden bugünlere geldim. Bana ”Hezarfen” yani çok yönlü kişi unvanı veriyorlar. Onlardan davacı değilim. Çünkü fotoğraftan başka İllüstrasyonlar, Cam işleri, Cam heykeller, Çağdaş Meşk ile yıllardır uğraşıyorum.

Her fotoğrafçının bir tarzı olduğu aşikar. Sizin fotoğraflarınızı Gültekin Çizgen fotoğrafı yapan şeyler nelerdir?

Sanatı, sanatçılar yapar. Ben ürünlerimde, fotoğraflarımda, öz ve biçimi kimlikle buluşturan bir yapıyı oluşturmaya çalışırım. Biçime önem veririm çünkü bir her şeyi biçimden okuruz. Siyah beyazlarım zaten kontrast, lekeci anlayışla benim kimliğimi açıkça sergiler. Renkli çalışmalarımda ise atmosfere çok dikkat ederim. Fotoğrafta atmosfer kurmak benim özelliğimdir. Örnekleri izlerseniz bunu hemen kavrarsınız.

İnsanın doğayla beraber şekillendiği kırsal bölgelerden kareler yakalarken, kompozisyonlarınızda renk, doku ve hikaye olarak neler arıyorsunuz?

Ben ülkemde ve Dünya’da yalnız kırsal bölgeleri çekmiyorum. 70 Civarında başlık altında tüm görüntü okyanusundan topladığım fotoğraflarla kendi dünyamı oluşturuyorum.

Fotoğraflarınızda insan öğesini ve insana dair anlatımı sıklıkla görebiliyoruz. Size göre insan neden fotoğrafı çekilmesi gereken bir obje/varlıktır?

Çünkü yaşam, fotoğrafın temel omurgasıdır ve tüm dünya ustaları ”İnsanlık ailesini” çekmekten asla usanmamışlardır. Ben de o yolun yolcusuyum.

Fotoğrafları yurt dışında 13 ülkede ve Türkiye’de kişisel olarak çok sayıda sergilendi. Yapım ve yönetimini üstlendiği yüzlerce mültivizyon programı ABD’den Kazakistan’a kadar 24 ülkede gösterildi. Her sanatçı uluslararası işler yapma fırsatı yakalayamıyor. Yurtdışında sergi yapmak nasıl bir duyguydu?

Daha önce belirttiğim gibi sanatı, sanatçılar yapar. Ünlü sanat tarihçisi Gombrich’in ”Sanat’ın Öyküsü” kitabındaki cümlesidir. Sanat yoktur, sanatçılar vardır. Ve bence sanat sadece insanın kendisi için yapılır. Popüler kültüre teslim olmadan içtenlikle, sürekli yürütülecek bir mutluluk yoludur bu. Elbette başarı güzel bir şeydir. Ben yaşamla barışık, tüm hayatımı sanata adamaktan mutlu yaşamımı sürdürüyorum.

Fotoğraf çekerken en çok neye dikkat ediyorsunuz? Düşündüğünüz kareleri yakalamak için neler yapıyorsunuz?

Hala sürekli çalışıyorum ve fotoğrafın sadece bir an avcılığı meselesi olmadığını ve fotoğrafın çekilmeyip, yapıldığını düşünenlerdenim. Şöyle ki: Sanatçı hayata olan duruşu ve bakışıyla ancak doğru şeyler üretebilir. Ben de temelde buna çok dikkat ediyorum.

Dijital fotoğrafçılığın gelişmesiyle beraber fotoğraf çekmek kolay bir hale geldi. İnstagram kullanımının yaygınlaşmasıyla da birçok yeni sanatçımız oldu. Siz bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Elbette fotoğraf teknik altyapısının kolaylaşarak, yaygınlaşması hoş bir şey, ancak bu kolaylıklar kimseyi sanatçı yapmaz. Sanat, bir felsefe ve adanma meselesidir. Çiçeğinizi her gün sulayacaksınız. Dolayısıyla, elbette yeni bazı arkadaşlar var ama sel gider, kum kalır. Bakalım onlardan geriye hangi portfolyolar kalacak.

Fotoğraf çekimleriniz esnasında başınızdan geçen bir anınızı İstanbul&Istanbul dergisi okuyucularıyla paylaşmak ister misiniz?

Tabii, yüzlerce ve yüzlerce var, ancak bunları aktarmak ayrı büyük bir mesai. Öğrenmek isteyen varsa benim kurucu küratörü olduğum İstanbul Fotoğraf Müzesi’nin tüm salonlarında geçen yıldan başlayıp 6 ay süren büyük retrospektifim nedeniyle değerli araştırmacı yazar Tekin Ertuğ’un hakkımda yazdığı Işıkla Resmedenler – Gültekin Çizgen (Yaşam ve Söylem) isimli 1.064 sayfalık kitaba bakabilirler. Orada çok şey var.

Son zamanlarda nerelerdesiniz, neler yapıyorsunuz yeni projeleriniz var mı?

Her gün çalışıyorum. Yeni ve özel bir fotoğraf eğitimi dizisi hazırlıyorum. Yakında yeni sergilerim, gösterilerim ve konferanslarım var. Kısa video klipler üzerine çalışıyorum. 77 Yaşında düşmemek için durmuyorum.

Beğendiğiniz ya da tarzını sevdiğiniz/esinlendiğiniz amatör ya da profesyonel fotoğrafçılar var mı? Varsa bizimle paylaşmak ister misiniz?

Elbette var, Değerli Yusuf Darıyerli, Ali Borovalı ve asistanım Serkant Hekimci gerçekten değer verdiğim ve izlediğim yakınlarım.