Hamide Göksan İle Sanata Dair Sohbet

“Bir tasarımın doğru ve eksiksiz bittiğini müşterimin yüzündeki mutlu ifadeden anlarım.”

Sohbetimize başlarken öncelikle sizi tanımak isteriz… Eğitiminiz ve iş hayatına atılma sürecinizden bahseder misiniz?
Anadolu Üniversitesi resim bölümünde 1 yıllık resim eğitiminin ardından, İçmimarlık bölümüne geçiş yaptım. 2005 yılında mezun olduktan sonra; Hakan Helvacıoğlu, Hakan Kıran, Sistema Teknolojik Yapı gibi mimarlık ofislerinde farklı disiplinlerde tecrübeler kazandıktan sonra, 2018 yılında ‘Hamide Göksan içmimarlık’ ofisini kurarak yeni projelere imza atmaya devam etmekteyim. Aynı zamanda resim alanında bireysel atölye çalışmalarımı devam ettirmekteyim.

Tasarımlarda olmazsa olmazlarınız var mıdır?
Kullanıcı odaklı olmak! Bir tasarımın doğru ve eksiksiz bittiğini müşterimin yüzündeki mutlu ifadeden anlarım.

Hangi konseptte ve ölçekte olursa olsun tasarımlarınızın ardında sizi ifade eden ve asla vazgeçmem dediğiniz ilkeleriniz var mı? Tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız?
Ağırlıklı olarak yaşam alanları tasarlamayı seçmiş bir içmimar olarak; içinde yaşanılan mekânların insanların kişiliklerini ve tarzını yansıtması gerektiğine inanıyorum. Tek bir tarzı benimsemek yerine, içinde bulunduğu ortama ve doğaya saygılı, ruhu olan, yaşayanların kendilerini mutlu hissedecekleri mekânlar yaratma arzusundayım.

İşiniz temelde yeni bir şeyler yaratmak. Kısaca soracak olursam neden yaşamın yaratan, üreten tarafını seçtiniz?
Başka türlüsü nasıl olurdu hiç bilmiyorum. Çok küçük yaşlardan itibaren, hiçbir yönlendirme yapılmamasına rağmen resim yapıyorum. Lisede Moda tasarımı eğitimi aldıktan sonra, ressam olma arzusuyla başladığım lisans eğitimimden İçmimar olarak mezun oldum. İçimde büyük bir yaratma arzusu var. Sanırım içten geliyor.

Ne tür resimlerle evleri dekore yapıyorsunuz? Felsefi olarak temanız nedir?
Tasarladığım evin ruhuna uygun, insanlara baktıklarında mutluluk hissi uyandıran renkli resimler yapmayı seviyorum.

Yaptığınız çalışmaların başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? Olmazsa olmazı insanların kalplerine mi hitap etmeli.
Estetik kaygı kadar önemli olan fonksiyonellik göz ardı ediliyorsa o tasarım yarım kalmıştır bana göre. Günün sonunda yüzlerde o gülümsemeyi görmem şart.

On parmağında on marifet diyebilir miyiz sizin için?
Daha gidecek çok yol, yapılacak çok iş var diyelim. 🙂
Bu yolun başında olan emekçi dostlara vermek istediğiniz tavsiyeler var mı?
Öncelikle kendi içlerine bakmalılar. Bu işi gerçekten severek yapacaklarına inanmıyorlarsa, keyifle yapmak isteyecekleri mesleklere yönelsinler. İçmimarlık keyifli olduğu kadar zor ve yıpratıcı bir meslek sevmeden yapılması çok zor. Eğer içlerindeki ses doğru yoldasın diyorsa öğrenmeye aç olmalılar, bu açlık sadece tasarım alanında değil her şeyi merak etmeliler…