Hasan Burak Akyıldız ile Mimarlık Üzerine Söyleyişi

“Mekan Bir Bütündür, Bu Bütünlüğü Kurgulayan, Çözüm Üreten Kişi de Tasarımcıdır”

Sohbetimize başlarken öncelikle sizi tanımak isteriz… Eğitiminiz ve iş hayatına atılma sürecinizden bahseder misiniz?
1980 Berlin doğumluyum, Mimarlık mesleğine çocukluktan beri büyük bir ilgim vardı, bundan dolayı ilk olarak lisede yapı ressamlığı eğitimi aldım. Ardından 1999 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümünü kazandım. İç mimarlık eğitimime devam ederken, mobilya ve ürün tasarımına olan merakım, aynı üniversitenin Endüstriyel Tasarım Bölümü’nde ikinci ana dal okumaya yönlendirdi. Bu çok yönlü eğitimle bugün yaptığım çalışmaların temellerinin atıldığımı söyleyebilirim, 2004 yılında mezun olduktan sonra İstanbul’da içmimarlık sektöründe çeşitli firmalarda proje yöneticiliği yaptım.

İlk olarak 2009 yılında İstanbul Ataşehir’de kendi ofisimi kurdum. Bu süreçte iç mekan tasarımı dışında, mobilyalara karşı olan ilgim beni marangozhane kurmaya yöneltti. Kendi tasarladığım mekanların ahşap üretimlerini burada hayata geçirmemin yanı sıra, özel olarak tasarladığım mobilyaların da prototiplerini de burada üretmeye başladık. 2019 ofisimizi Nişantaşı’na taşındık, gerek mekan tasarımı gerek ürün ve mobilya tasarımı alanında çeşitli kişiler ve kurumlara tasarım hizmeti vermeye yeni ofisimizde de vermeye hala devam ediyoruz.

Hasan Burak Akyıldız’ın projelerinde farkını ortaya koyduğu noktalar nelerdir?
Kendi projelerimizde en önem verdiğim noktaların başında müşterilerimizin ihtiyaçlarını öğrenip bunlara en uygun şekilde çözümler sunmak geliyor. Bunuda yaparken hem mekanı hemde müşterimizi çok iyi tanımayı amaçlıyoruz. Bundan sonraki aşamada ise estetik ve sıradışı bir tarz ile mekan kurgusunu oluşturmaya çalışıyoruz. Kısacası biz mekanda rastlantısal bir şey yapmayı pek sevmiyoruz , ‘’mekanda her şeyin bir amacı olmalı’’ .

Tasarımlarda olmazsa olmazlarınız var mıdır?
Genel tasarım mantığında olmaz ise olmaz diyebileceğim ilk şey fonksiyonellik. Bir mekanda bunu oluşturamazsanız, mekan anlamını yitirmiş olur. Fonksiyonellik ile beraber sıradışı ve estetik bir görüntüyü de mekana eklediğinizde, işte o zaman iyi bir iş yapmış olursunuz. Bu formül benim olmazsa olmazım diyebilirim.

Hangi konseptte ve ölçekte olursa olsun tasarımlarınızın ardında sizi ifade eden ve asla vazgeçmem dediğiniz ilkeleriniz var mı? Tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız?
Bu konu ile ilgili net olarak söyleyebileceğim şey şu. Bir mekan tasarlarken mekanın genel tarzına uymayacak hiçbir şeyi kullanmak istemem .‘’ Gerek renk, gerek form gerekse yüzey olsun ’’ . Bununla ilgili genelde müşterilerin mekan içinde farklı talepleri olabiliyor. Bu taleplerden uygun olabilecekleri tabi ki projeye dahil ediyoruz. Ancak çok aykırı şeylerde de buna izin vermiyoruz. Çünkü mekan bir bütündür, bu bütünlüğü kurgulayan, çözüm üreten kişi de tasarımcıdır. Bundan dolayı da tasarımcı ve müşterinin birbirine güven duyması çok önemli. Ben işlerimde bu hassasiyeti kurmaya ve koruma çok önem veriyorum.

Sizce yeni nesil yaşama ve çalışma alanları gelecekte ne tür konseptlerde bir araya gelecek ve nasıl mekan örgütlenmeleri oluşturacaklar?
Bu konuyu daha önce sormuş olsaydınız bana cevaplarım çok farklı olurdu. Ancak günümüzde pandemi süreci bizim isteklerimizi ve ihtiyaçlarımız bir hayli yön vermeye başladı. Bununla ilgili genel olarak şunu diyebilirim. İnsanlar kendilerini güvende ve steril hissedebilecekleri mekanlar talep etmeye başlayacaklar. Teknolojide bu ihtiyaçlara göre gelişecek ve yaşam alanlarına entegre olacak.

Mesela hem çalışma, hem de yaşam alanlarında daha geniş m2 li talep edileceği aşikâr. Bu alanlarda doğal hava sirkülasyonu da eskiye oranla çok daha önem kazandı. Tuvaletler unisex kavramında yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı, bu ilerde belki de tamamen yok olacak ve daha bireysel hale gelmeye başlayacak. Kullanılacak tüm mobilyalar rahat steril edilecek formda ve malzemede seçilecek.

Yaşam alanlarında balkon ve bahçe çok büyük önem kazandığı gibi, ofislerde de yakın mesafede çalışmak mantığından uzaklaşılacak. İlerleyen zamanlarda teknolojinin de bu yeni sisteme ayak uyduracak. Birçok şeyin sensörlü olup el değmeden kullanılacağı ( kapı, rezervuar, bataryalar, havalandırma sitemleri gibi ) dönemlerde çok yakın. Bunların hepsi bir araya gelince bence kalabalık görüntüden uzak, yalın hatlara sahip ve tabi ki teknolojik mekanlar karşımıza çıkacağını düşünüyorum.

Tasarımlarınızda size neler ilham veriyor? Yaratıcılığınızı nasıl besliyorsunuz?
Mobilya için şunu diyebilirim. Genel olarak doğal formlar ve mobilya ile alakası olmayan nesneler mobilyaya dönüştürmek bana çok büyük keyif veriyor. Mesela Duduu Studio için tasarladığım PadaungSehpa, Tailandtaki yerli bir kabilede boyunlarına halka takan kadınlardan esinlenilerek oluştu. Arya Dresuar da mesela bir papatya formunda ortaya çıktı, Abaküs yatak da adından da anlaşılacağı gibi abaküs formundan bir yatak başı yapma fikri ile üretildi. Mekan için de aslında benzer bir mantıkta hikayesi olan alanlar oluşturmayı amaçlıyorum diyebiliriz.

Portföyünüzü incelediğimizde karma kullanım, konut, ticaret, ofis, konaklama gibi birçok farklı alanda projeler ürettiğinizi görüyoruz. Farklı alanlarda ürettiğiniz bu projelerde sürdürülebilirlik adına aldığınız önlemler nelerdir?
Bu konu aslında birazda müşterinin ihtiyaçları ile doğru orantılı. Çünkü bu tarz bir konuyu tasarımcı olarak bizler tabiki müşterilerimize sunuyoruz ancak kimi zaman istekler o kadar çok oluyor ki, zaman zaman bu çizginin dışına da çıkabiliyorsunuz. Ama bu konuda hassas olan müşterilerimiz de bir hayli fazla. Peki, biz bu tarz bir istekte ne yapıyoruz?

İlk olarak biz tasarladığımız mekanların hiçbirinde kısa vadede etkisini kaybedecek formda mobilyalar ve yüzey kaplaması kullanmamaya çalışıyoruz. Tabi ki bunla iş bitmiyor, bence sürdürülebilirliğin en önemli kuruladı da ‘’ özellikle iç mekan için’’ malzeme seçimi. Biz kısa vadede kullanıcısını üzecek malzemelerden de mümkün mertebe uzak durmaya çalışıyoruz. Bu iki ana unsuru oluşturduktan sonra elinizde hem dayanıklı hem de uzun süre trend olacak bir mekan oluşuyor aslında. Birde bu mekanı ihtiyaç dışı mobilya ve objelerden de uzak tuttuğunuzda, mekan tam anlamıyla hazır oluyor diyebilirim.

İç mekan projeleriniz için ayrı ayrı tasarladığınız ürün tasarımlarınız da bulunuyor. Mobilya tasarımları süreci ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
Bende bu süreç şöyle ilerliyor. Genel olarak tasarladığım mekanlarda bir çizgim var. Bu çizgiye uyabilecek mobilyaları boş vakitlerimde tasarlamak benim en büyük keyfim. Yani mobilyalarım çoğunu projelerden önce tasarladığımı söyleyebilirim. Belli bir süre sonra mobilyalar çoğalıp, ürünlere karşı ilgide artınca, bunu farklı bir firma altında satmaya karar verdik ve Duduu Studio’yu kurduk.

Creative Turkey kitabında yeraldnız , Bunla ilgili neler söylemek istersiniz ?
Biliyorsunuz bu kitap Türk Tasarımcıların birada toplandığı ve bu kurguda yapılmış ilk kitap. İF Design ve Piramid Sanat aracılığı çıktı ve tüm kurgusunu da Sibel Baykam ve Şafak Ünal üstlendi ki iyiki de yapmışlar. Müthiş bir iş ortaya çıkmış.

Bana ilk gelindiğinde fikir inanılmaz güzel geldi ve böyle bir kitapta olmaktan dolayı guru duydum. Kitap Türkiye de tasarım mantığını anlattığı gibi yurtdışına da bizleri çok iyi temsil edeceğini düşünüyorum. Aslına bakarsanız bu kitap bir milad, sanıyorum bu kadar tasarımcının bir arada olduğu bir kitap bu kurguda daha önce oluşturulmamıştı. Kitapta birçok sektörden çok kıymetli tasarımcılar ve işleri anlatılıyor. Ama diğer önemli olan konuda şu ki, bu kitap dünyanın birçok bölgesinde bu iş ile ilgilenen kişilere yollandı. İlerleyen zamanda etkisinin çok büyük olacağının şüphem yok.

Son olarak, genç içmimarlara neler tavsiye edersiniz?
Zamanlarını çok iyi değerlendirmeliler. Öğrencilik sürelerince gerek bilgisayar programı olsun, gerek malzeme olsun, gerekse tasarım konularında çok araştırma yapıp donanımlanmaları gerekiyor. Tasarım ve içmimarlık sürekli eğitim ve sürekli öğrenim gerektiren bir meslek. Bu aşamada bizler bile her seferinde yeni neler çıkmış, hangi tasarımlar veya renkler ön planda diye sürekli araştırma yapıyoruz. Bundan dolayı önlerinde öğrenmeleri gereken çok konu var. Hiç vakit kaybetmeden her anlarını bilgi toplayarak değerlendirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.