HER ŞEY KARALAYARAK BAŞLADI “AYŞENUR KAYA”

Ayşenur Kaya iç mimarlık üzerine eğitim aldığı yıllarda hocalarının resme olan yeteneğini keşfetmesi üzerine resim ve maske tasarımı yapmaya başlamış. Mezun olduktan sonra karşılaştığı Guinness rekorlar kitabına adını yazdırmış hocası, ressam Manoucher Kouchak Pour ile karşılaşmış. Hocasına çok şey borçlu olduğunu ve  kendisine açtığı pencereden, kendisini daha iyi görebildiğini söyleyen, birçok karma sergide yer alsa da, geçtiğimiz günlerde ilk kişisel sergisini açan ve bunun heyecanını yaşayan Ayşegül Kaya ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide hem kendisini hem de sanatını ve sanata bakış açısını daha yakından anlama fırsatı yakaladık.

Sizi daha yakından tanıyabilmemiz adına biraz kendinizden bahseder misiniz?
İç mimarlık üzere eğitim aldığım yıllarda resime olan yeteneğimi keşfeden hocalarımın tavsiyeleri üzere resim ve maske tasarımı yapmaya başladım. Esasında iç mimarlığı tercih edişimin sebeplerinden biri de resimdir. Mezun olduktan sonra kendimi bu yönde geliştirmek adına eğitim almaya başlamışken öyle biriyle karşılaştım ki bende çok emeği ve bana katkısı olan Alan hocam (Manoucher Kouchak Pour) karşılaştım. Kendisi Guinness rekorlar kitabına adını yazdırmış çok değerli bir ressamdır. Kendisine çok şey borçluyum. O’nun bana açtığı pencereden şimdi kendimi daha iyi görebiliyorum. Bu arada vakit buldukça sergileri takip ediyor, ziyaret ediyorum yeni başlayan arkadaşlarla tanışıyorum. Bu sayede çok sevdiğim, değer verdiğim ustalarla da güzel vakitler geçirmiş oluyorum. Bende bu zamana kadar birçok karma sergide eserlerimi yayınlama fırsatım oldu. Bildiğiniz gibi geçenlerde kendi kişisel sergimi açtım. Bunun heyecanı bambaşkaymış, bunu ustalarımdan duymuştum evet ama şimdi anlayabiliyorum. Zaten yaptığın işte heyecan olmalı, o tutku olunca asıl keyif almaya başlıyor insan. Umarım devamı da olur daha çok iş yapıp eserlerimin daha geniş kitleye ulaştırmayı hedefliyorum. Çalışmalarımda bu yönde, bunun içinde birkaç ciddi proje söz konusu, bu durum uzun mesailer harcamama neden oluyor olsa da acelem yok hepsini sıraya koydum çünkü temennim doğru zamanda doğru işler yaparak emin adımlarla işimi icra etmek, hakkını vermek. Umarımda hep böyle olur.583A7310Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Hepimiz boş kağıtlar gördüğümüzde bazı karalamalar yaparız ya bende küçük yaşlarda her yere bir şeyler çizerek başladım aslında. Tek fark yaptıklarım dikkat çekiyor olmasıydı. Aldığım olumlu ve teşvik edici tepkiler beni daha da azmettirdi. O zamanlar yeteneğimi çok fazla gösterecek imkan olmamıştı ama akademik olarak kendimi geliştirmem gerektiğini düşünüp eğitimimi bu yönde aldım ve o küçük kağıtlardan bugüne kadar gelindi.
Sanatı nasıl tanımlarsınız?
Bir sanatçı olarak bu yorumu yapmakta çekiniyorum aslında, çünkü hakkını veremeyeceğim bir açıklama yapmak istemem. Uçsuz bucaksız bir denizde yüzerken benden okyanusu tanımlamamı istiyorsunuz. Sanat, İnsanlara bahşedilen en üstün yeteneklerden birisiyken ben bunu tasvir etmekte yetersiz kalabilirim. Çok iyi bir edebiyatçı olmam gerek. Şu bir gerçek ki hepimizde yaratıcık, dışa vurum yeteneği elbette vardır ama bazılarımızda bu yetenekler hayretler uyandırabiliyor. İnsanı, doğayı, olup biten her şeyi severken duyduğu hazzı kendi duyularınla ifade etme şeklidir sanat. İnsanlara buyurun bide benim penceremden bakın diyebilmenin adıdır bence sanat. Heykeltıraş, çamura şekil verirken, edebiyatçı sözlere dökerken hep bu hazzı ifade etmeye çalışmışlardır. Ortaya çıkan sanat eserinin değeri bence onu dinleyen, izleyen bir şekilde şahit olan kişi ya da kişileri büyülemesiyle, verdiği hazla ölçülendirilebilir. Amaç bu zaten. Önce kendini en iyi şekilde ifade etmek ve onu karşı tarafa iyi geçirebilmek. Sanatçı için İşte bu, cidden ifade edilemez bir duygu. Bir sahne sanatçısı alkışa bu sebeple aşıktır. Bende tablolarıma birinin bakarken geçirdiği süre ve bakışlarındaki yoğunluğa odaklanıyorum. O’nu bilinç ve bilinçaltı yolculuğa çıkarabildiğim için haz duyuyorum. Sanatçı, Güzeli daha iyi görüp, anlama, kendi duygularınla yorumlamalı, olan biteni olduğu gibi değil de, hayallerinde yaşattıkları gibi tasvir etmeli, evrendeki güzellikleri, kendince en iyi şekilde ifade edebilmelidir. Herkesin aklına geleni değil, mükemmeli yakalama çabasında olmalıdır.583A7321İyi bir ressam olmanın altın kuralı sizce nedir?
Yadsınamaz unsurlardan biri görsel zekanın gelişmiş olması. Bunun yanı sıra içsel bir zekaya da sahip olmalıdır ki gördüğü, yaşadığı duyguları kağıdına veya tualine yansıtabilsin. El becerisinin gelişmiş, renkleri ve ışığı çok iyi ayırt edebiliyor olması gerekiyor. İmgelem yeteneğinin gelişmiş olması ve yenilikçi özelliklere de sahip olmak gerekli. Kendine özgü olmak, başkalarına benzememek, korkusuzca ilerlemek, her yaştan her kesimden insanlardan eleştiriye açık olmak ve heyecanını kaybetmemekte çok önemli. Daha birçok şey daha sıralanabilir ama başlangıçta bu özelliklere sahip olunması gerek. Bu saydıklarıma bazen doğuştan sahip olanlarımız var ben onların yapabileceklerinde sınır göremiyorum. Her ne şekilde edinilmiş yetenekler olursa olsun bu bir gönül işidir. Haliyle vakit ve emek harcamak gerekir.
İyi işler çıkarmak için sizce sadece yeteneğe mi bağlıdır yoksa illaki çok iyi bir eğitim almak gerekir mi?
Mutlaka önemli fakat tamamen akademik eğitimle de olacak diye bir şey söylersem yanlış olur. Bu sadece ressamlık için değil, sanatın her dalı için geçerli. Yoksa doğuştan gelen yeteneklere ciddi haksızlık etmiş olurum. Eğitim sonrasında kazanılan nice yeteneklerin sayısı azımsanacak gibi değil. Hele de erken yaşta alınmış eğitimle ilerde çok iyi bir ressam olunabilir. Ama şu bir gerçek, alaylı olsun olmasın ressam olmak için başta görsel bir hafızaya ve iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmak gerekir. Hayal gücünün el yeteneği ile birleşmesi, eserlerinde kendine ait tatlar bırakması gerek. Eğitimle, yürümek için çıktığınız yolda koşarken bulabilirsiniz kendinizi.583A7323
Eserlerinizin yaratım sürecinde nelerden besleniyorsunuz? Çalışma şekliniz belli taslaklar üzerinden mi yürüyor, yoksa kendiliğinden mi gelişiyor?
Anlatımsal ve soyutlama arası bir yorumum var diyebiliriz. Özgün çalışmalarımda kendi dünyamdan karakterler oluşturmaktan oldukça keyif alıyorum. Sonuçta kullanacağım kompozisyon ne olursa olsun, uygulama sürecinde kendimi sınırlamaktan kaçınmışımdır hep. Bazen de kendiliğinden ani gelişen sonuçlar aldığımda oluyor bu benim için çok daha heyecan verici. Hayatın ta kendisi gibi olması gereken kendiliğinden oluveriyor. Yaşanmışlık enerjisini yansıtarak her bakan gözde farklı duygular çağrıştıran çalışmalara fazlaca yer veriyorum. Bu nedenle aynı tablo farklı farklı duygular yansıtabiliyor. Eserlerimin çoğunda duygusal parçalanmaları ve yeniden yapılanmaları, içsel yolculuklara yer veriyorum.
“YÜZLEŞME” adında bir sergi açtınız, serginizin içeriğinden bahseder misiniz?
Bu koleksiyonda, öncekilerden biraz daha farklı çalıştım. Kullandığım renkler ve teknikle birazda kendiliğinden oluşmasına izin verdiğim çalışmalarımdan oluşuyor. Tablolarımda ortaya çıkan kişilikler, sahip olduğumuz ruhsal yapıların çeşitliliğine ayna tutsun istedim. Görmeye gelenlerin kendinden bir şeyler bulmasını amaçlamıştım. Amacıma da ulaştım diyebilirim çünkü fazlasıyla yorum aldım. Bunların içinde eleştirilerde var tabi ama bu benim insanlar üzerinde yaşattığım duygu harmonisi, bu sergiden beklediğimin ta kendisiydi. Her birimiz farklı yaşantılara sahip olduğumuzdan, bu yaşanmışlıklar bizde farklı bakış açılarının oluşmasına neden oluyor. Bizlerin de unuttuğu, tahammül edemediği, çoğu zaman da başaramadığı şeydir yüzleşme. Kendisini tüm çıplaklığıyla, tarafsız yorumlayabilmesi, hatalarını görmesi, bunları kabul edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir sanat İnsanı olarak ta, doğru olduğuna inandığım bu konuya yaptığım işle dikkat çekerek, kendimin de doğru bir şey yaptığına inandım. Keyif olarak çalıştım. Umarım sizlere de iyi aktarabilmişimdir.583A7338Bugünkü sanat anlayışıyla 50 yıl öncesinin sanat anlayışı arasında ne gibi farklar var sizce?
50 yıl değil, 10 yılda bile neler değişiyor. Sanat, bazen hayatın bir parçası bazen de ta kendisi. Haliyle sanat anlayışı, tekniği, kullanılan malzeme, zamana ve yaşanmışlıklara paralel olarak değişiklik arz edebiliyor. Değişmeyen tek şey hayal gücü ve üretme isteği. Anlamı ve yorumlanışı, zamanın akışına göre değişim gösterse de sanat, zamanla değer kazanmaya devam edecektir.
Türkiye’nin resim sanatına bakış açısını nasıl buluyorsunuz?
Resimde dahil olmak üzere sanatın her alanının daha iyi yerlere gelebilmesi, halkın ve devletin kültürel zenginliklere sahip olmasıyla doğru orantılı. Her milletin sanat anlayışında olduğu gibi bizde de eksiklikler vardır elbet. Ama gelişen teknoloji ve eğitim ile bunların üstesinden gelinebileceğini düşünüyorum. Sanat, sanatçının elinde olduğu müddetçe değeri bilinir ve doğru aktarılır. Tabi ki sanat üzerinden rant elde etmek isteyenler yok mu? Elbette var ama umutla bakmak istiyorum, bizden sonraki nesillere güzel miraslar bırakalım istiyorum. Bunu da düşüncelerimizle, yaptıklarımızla, yaşattıklarımızla ancak düzeltebiliriz. Güzel bakmaktan vazgeçmeyerek yapabiliriz. Sanatın içinde yetişen çocukların olmasını diliyorum. O zaman böyle bir soru sormamıza da gerek kalmayacak. Daha olumlu, daha umutlu, daha mutlu bir gelecek için sanatla yaşamamız gerektiğini vurgulamak isterim.
Takip etmekten keyif aldığınız sanatçılar kimler?
Bir sanatçının başka bir sanatçıyı görmesi, o sanatçının eserlerinden etkilenmesi motivasyonunu arttırdığını düşünüyorum. Türkiye’den ve yurt dışından dönem dönem değişen birçok sanatçıyı zevkle takip ediyorum. Ustalıklarına şapka çıkarttığım Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nuri İyem, Hale Asaf ‘ı ayrı bir yerde tutarak, günümüz ressamlarından saygıyla takip ettiklerim arasında başta üzerimde emekleri olan Alan hocam (Manoucher Kouchak Pour) sonrasında Seyfi Arıkan, Devrim Erbil, Adil Salih, Yavuz Tanyeli, Mustafa ayaz, Mehmet Karaman yer almaktadır. 583A7371Yaratıcı işler çıkartmak için kendinizi geliştirmek adına neler yaparsınız? Ya da yeni başlayanlar için tavsiyeniz nedir?
Hiçbir şeyin imkansız olmadığının, hayallerin gidilecek yolda en doğru yol arkadaşı ve ışık oluğunun, gösterilen sabrın elbet mükafatı olacağının bilincinde olsunlar. Kendilerini bulmaları için muhteşem bir yolculuğun içinde olduklarının farkına varacaklarının garantisini verebilirim. Bu sebeple vakit harcasınlar ve üretmeye devam etsinler. Fırsat buldukça sergileri takip etsinler. Sanatın her dalıyla ilgilenip kendilerini zenginleştirsinler. Hayattan keyif almak için sanatla beslenmenin ayrıcalığı ile yaşasınlar. Her sanatçının kendine özgü bir çizgisi ve tekniği var elbet buda eserlerin gizli imzası aslında. Kendi tarzını yakalamak istiyorlarsa yaşamlarındaki tutkuyu, bakış açısını, deneyimlerini çalışmalarına yansıtsınlar. Çünkü kendi kimliğini ne kadar iyi yansıtırsan, eserde ki duygunun karşı tarafa geçmesi o kadar kolay olur.