Köklerle Göz Göze: Dağ Gorİllerİ

Milli Park girişinde rehberlerimiz ile yaptığımız hazırlık toplantısının üzerinden tam 4 saat geçti. Önceki gün yağan yağmurun etkisiyle yumuşamış toprak zeminde saatlerdir yürüyor olmanın zorluğu yetmezmiş gibi çoğu zaman rehberlerin yoğun bitki örtüsü içinde palalarıyla açtığı patikalardan eğilip bükülerek geçmek zorunda kalıyoruz. YürüyüşümüzeVolkanlar Milli Parkı (Parc National des Volcans) sınırının yer aldığı 2500 metre yükseklikte başladık, 3000 metreye doğru ilerliyoruz ve irtifadaki artış her geçen dakika nefesimizi biraz daha kesiyor. Bütün bu zorluklara rağmen mis gibi toprak kokusu, aldığımız her nefeste adeta nektarını içimize çektiğimiz çiçekler, yolumuz üzerinde karşılaştığımız onlarca tür kuş ve memeli hedefimize giden yolda bizi motive ediyor.IMG_9123Hava çok sıcak değil ama yağmur ormanının içi oldukça nemli ve zaman zaman durup dinlenmemiz, özellikle irtifa ile başa çıkabilmek için bolca sıvı tüketmemiz gerekiyor. 8 kişilik ekibimize ikisi silahlı 3 rehber ve eşyalarımıza yardım etmek için de 8 taşıyıcı (porter) eşlik ediyor. Silahlı rehberlerin yanımızda olma sebebi yağmur ormanında yaşayan ve yürüyüşümüz esnasında karşı karşıya gelmek istemeyeceğimiz Afrika orman fili (Loxodonta cyclotis) ve Afrika orman bufalosu (Syncerus caffer nanus) tehlikesine karşı ekibimizi korumak.

Aralıksız yürüdüğümüz bir yarım saatin ardından arkadan gelen “duralım” sesiyle en öndeki rehber grubu durduruyor ve tek tek herkes molaya hazırlanırken taşıyıcım beni iterek “durmayın, devam edin” diye bağırıyor. Az sonra anlıyoruz ki durmak istediğimiz yer oldukça büyük bir ateş karıncası kolonisinin harıl harıl çalıştığı yol üzerinde. Ateş karıncaları rahatsız edilip tehdit algıladıkları zaman oldukça agresif karşılık veren, ısırıkları da son derece acı verici olan bir karınca türü. Bu maceraya bir de karınca saldırısı eklemek istemediğimiz için biraz daha devam edip güvenli bir yerde mola veriyoruz.IMG_8921Ekip dinlenip su içerken grubun liderliğini yapan rehberimizin telsizi canlanıyor ve kısa bir diyalogun ardından bize dönerek “Gorilleri bulduk, 5 dakika mesafedeler” diyor. Herkesin heyecanı yüzünden okunuyor ve çabucak toparlanarak yola koyuluyoruz. Aldığımız haberin yarattığı sevinç ile artık parkta yürüyormuşçasına rahat yol aldığımız yoğun ormanda ilerlerken aniden duruyoruz. Rehberlerimiz sessiz olmamızı ve sadece fotoğraf makinelerimizi alarak kalan tüm eşyalarımızı taşıyıcılarımızın yanında bırakmamız gerektiğini söylüyor. Sessizce hazırlanıp, suyumuzdan son bir yudum alarak rehberimizin arkasında yerimizi alıyoruz.

Yaklaşık 50 metre yürüdükten sonra bir anda gökyüzünün mavisi ile karşılaşıyoruz. Yağmur ormanının içindeki ufak açıklıklardan birindeyiz ve Umubano goril ailesi tam önümüzde duruyor. Nefesimizi kesen artık yükseklik değil, nesli tehlike altındaki dağ gorillerine (Gorilla beringei beringei) doğal ortamında 5 metre mesafede olmanın verdiği heyecan…IMG_8891Virunga dağ silsilesinin Kongo tarafında (Virunga Milli Parkı), Uganda tarafında (Mgahinga Milli Parkı) ve Rwanda tarafında (Volkanlar Milli Parkı) olmak üzere yaklaşık 750 birey dağ gorili yaşıyor. Bizim tırmandığımız Rwanda tarafı oldukça dağlık bir bölge ve “Bin tepeler diyarı – Land of a thousand hills” adını fazlasıyla hak ediyor.

Dağ gorillerinin günümüzde bu kadar az kalmış olmalarının en büyük sebepleri kaçak avcılık ve habitat kaybı. Tarım arazisi açmak için kesilen ormanlar geniş bir alana ihtiyacı olan goril ailelerinin küçük bir alanda sıkışmasına sebep olmuş, bağlantısı kesilen ormanlar yüzünden erişkinliğe adım atan genç erkekler ailelerinden ayrılıp yeni yaşam alanı bulamamış, bir de bütün bunlara bölgeye yıllarca hakim olan politik istikrarsızlık ve iç savaşlar eklenince dağ gorillerinin sayısı oldukça azalmış. Ancak günümüzde yapılan doğa koruma ve bilinçlendirme çalışmaları sonucunda oluşan farkındalık ve eko-turizmden sağlanan gelir sayesinde dağ gorilleri mevcut durumlarını koruyup yavaş da olsa sayıca artıyorlar.

İzlediğimiz grubun lideri Charles isimli gümüş sırt (silverback) yüz üstü uzanmış yatıyor, genç kardeşler ve bebekler de hemen babalarının yanında oyun oynuyorlar. Taklalar atan, alt alta üst üste güreşen gençler gümüş sırt tarafından zaman zaman sesli olarak uyarılıyorlar. İnsanların gorillere 7 metreden daha fazla yaklaşması yasak. Bu yasağın gerekçesi, insandan gelebilecek hastalıklara karşı gorillerin bağışıklığının olmaması, insanda basit bir nezleye yol açacak virüsün gorillerde ölümcül sonuçlar doğuracak olması. Ancak goriller bu yasaktan haberdar değiller ve zaman zaman oldukça yaklaşıyor, hatta meraklı bebekler ayakkabılarımıza, fotoğraf makinelerimize dokunmaya çalışıyorlar. İnsanlara çok yaklaştıkları zaman gümüş sırttan veya annelerinden gelen uyarının şiddeti artıyor, kısa bir süre için de olsa yavru goriller geri çekiliyor.IMG_9297Bir süre sonra gümüş sırt homurdanarak pozisyon değiştiriyor ve sırt üstü yatıyor. Tam o sırada karşımızdaki çalılıkların arasından sırtında 4 aylık yavrusuyla erişkin bir dişi çıkıyor ve diğer gorillerin yanına gelir gelmez yavrusu sırtından atlayarak kardeşlerinin oyununa katılıyor. Yavrusunu kardeşlerine emanet eden anne yanımıza yaklaşıyor ve son derece uysal bakan kahverengi gözlerini gözlerime kilitliyor. O anda fotoğraf çekmeyi bırakıp ben de ona bakıyorum. Gorilin bakışları anlam yüklü, içime işliyor. Sanki benim ne olduğumun farkında ve kendisiyle aramda bir tür bağ kurmaya çalışıyor. Bu nazik devin yumuşak ve sorgulayan bakışları karşısında kendimi insanlık adına hesap vermek zorunda hissediyorum; duvarlarımızı süslemesi için acımasızca öldürdüğümüz akrabaları için, onu neredeyse evsiz kalmanın eşiğine getiren orman katliamları için,  kendi konforu uğruna onun yaşamını elinden alan bencil “insanlık” için özür dilemek istiyorum.

Düşüncelere dalmış, hayatımda gördüğüm en güzel manzarayı seyrederken rehberimiz 5 dakikamız kaldığını bildiriyor. Gorilleri bulduktan sonra onlarla geçirilecek süre 1 saat ile sınırlandırılmış. Gorillerin günlük rutinini bozmamak, insanlarla etkileşimlerini kontrol altında tutabilmek için bu kurala mutlaka uyuluyor.IMG_8942Son karelerimi almak için yeniden fotoğraf makinemi elime aldığım sırada gümüş sırt bir şeylerden huzursuz oluyor ve yüksek sesli homurtular çıkartmaya başlıyor. Rehberimizden bu seslerin ne olduğu konusunda açıklama almayı beklerken, 240 kiloluk dev yattığı yerden fırlayarak üzerimize koşuyor. Dağa tırmanmadan önce gorillerin yanında nasıl davranacağımız ile ilgili bilgi alıp provasını yapmıştık. Dolayısıyla rehberin “Oturun!!!” uyarısını almayı beklemeden olduğumuz yere çöküyoruz. Bu bir gösteri saldırısı; ancak yine de temkinli olmakta fayda var çünkü gümüş sırt, bölgesini ve ailesini tüm tehlikelere karşı cesurca koruyan, iri bir insandan 3 kat daha büyük ve kuvvetli bir lider.