Bertan Berk kısaca kendinden bahseder misin? Lunapark’ı kurmanız nasıl gerçekleşti?
Moskova Güzel Sanatlar Akademisi ile başlayan üniversite hayatımın ardından Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisinden mezun olup farklı şirketlerde çalıştıktan sonra ortağım Murat ve ben tecrübelerimizi kendi işimiz için kullanmaya karar vererek 2004’te Lunapark’ı kurduk.
Son dönem projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Arçelik, Beko, Turkcell için proje bazlı çalışmalarımıza devam ediyoruz. Paşabahçe için showroom tasarımı ve katalog fotoğraf çekimleri, dijitalde; Talu Çiftlik için Youtube videoları son dönemde devam eden projelerimiz.
Hangi konseptte ve ölçekte olursa olsun tasarımlarınızın ardında sizi ifade eden ve asla vazgeçmem dediğiniz ilkeleriniz var mı? Tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız?
Tasarım felsefeme sürdürülebilir tasarım anlayışı ile estetik ve fonksiyonelliğin uyumu diyebiliriz. Asla vazgeçmem diyebileceğim ilkem olarak da sadece müşteri talebi üzerine uygun görmediğim tasarımlara imza atmam. Gerekirse uzun ve tatlı sohbetler sonunda bir başka harika fikir buluruz.
Çalışma sisteminize ve tasarımlarınıza ekleyeceğiniz artı değerler neler olacak?
Markaların disiplinler arası tasarımlarda kaybolmalarına izin vermeden, 16 yıldır stratejiler ve yaratıcı işler çıkarıyoruz. Çok yönlülüğümüzden ve ekibimizin farklı disiplinlere hakim olmasından dolayı projelere tek bir açıdan değil farklı uzman gözleriyle bakabiliyoruz. Müşterilerimizin tek bir istekle gelip, toplantı sonrası A’dan Z’ye hizmet talep ettiği çok olmuştur.
Ekip yapınızdan bahseder misiniz? Ekibinizde kaç kişi yer alıyor?
Lunapark’ta mimar, iç mimar, grafik tasarım, prodüksiyon asistanlarımızdan oluşan ekibimizle, perakende sektöründeki müşterilerine yurtiçi ve uluslararası projelerde mimari konsept çalışmaları, ürün ve koleksiyon tasarımı, vitrin tasarımı, katalog tasarımı, styling, kurumsal kimlik, ambalaj tasarımı, grafik tasarım, sosyal medya marka danışmanlığı ve strateji planlama hizmeti veren multidisipliner bir tasarım ofisiyiz.
Tasarımlarınızda size neler ilham veriyor? Yaratıcılığınızı nasıl besliyorsunuz?
Seyahat benim için mutluluk kaynağı ve yaratıcılığımı mutlu olmama bağlıyorum. Dünyanın neresine gidersem gideyim, sokağından, restoranına, barından oteline, sokak modasına kadar inceliyorum. Hobilerim sayesinde farklı disiplinlerden besleniyorum. Müzeleri gezmekten ve çağdaş sanatçıları takip etmekten keyif alırım. Tüm bu etkinliklerin bir araya geldiğinde hayal gücümü tetiklediğini düşünüyorum.
Sizce yeni nesil yaşama ve çalışma alanları gelecekte ne tür konseptlerde bir araya gelecek ve nasıl mekan örgütlenmeleri oluşturacaklar?
Pandemi ile birlikte tüm sektörlerin bakış açıları ve işleyişleri değişti. Klasik yaşam alanı anlayışı ve ofis kavramı da değişime ayak uydurmanın yolunu bulacak diye düşünüyorum. Kendi kendine yeten, enerjisini, sebzesini üreten, sıfır atık üzerine planlanmış yaşam alanları olacak. Sabah 8’de ofise doluşalım yerine, uzaktan çalışma fikri kalıcı olacak. Eğer zorunluysa ofis planları nefes aldıran, kişisel mahremiyete önem veren ama aynı zamanda modüler ofis sistemleriyle farklı amaçlara hizmet edebilecek şekilde mobil planlanacak.
Türkiye’deki kurumsal firmaların ofis tasarımlarına yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ofis tasarımlarında trendleri yakalamak adına kullanışlı olmayan, amacına hizmet etmeyen alanlar planlanıyor. Bir alanda masif ahşap kullanmak ya da duvardan bitkiler sarkıtmak ‘yeşil ofis’ tasarlamak değil. Projenin genelinde aynı tutkuyu devam ettirmek ve süreklilik önemli.
Mimari konsept, kurumsal kimlik ve mağaza içi iletişim tasarımlarda gerçekleştiriyorsunuz. Bu süreç ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
Müşteriden brief aldıktan sonra onları daha iyi tanımak için sahayı birlikte deneyimleriz ve ihtiyaçlarını belirleriz. Tüm ekibimiz kendi disiplini doğrultusunda araştırmasını yapar ve sonrasında bir araya gelip üzerine konuşuruz ardından projelendiririz.
Son olarak, genç tasarımcılara neler tavsiye edersiniz?
Sürdürülebilirlik ve doğa dostu malzemeleri araştırmaktan, tasarımlarında, projelerinde yer vermekten vazgeçmesinler. Müşterilerini geri dönüşümlü malzemelere yönlendirsinler. Mümkün oldukça bilgilerini pratiğe döküp yaptıkları tasarımın nasıl uygulandığını öğrensinler. Böylece yaptıkları tasarımlar daha kolay hayata geçebilir, zaman kaybetmezler. Zamanın sürdürülebilirliğin en önemli parçalarından biri olduğunu unutmasınlar.