Oso Mimarlık ile Tasarım Röportajı

oso mimarlık

İzmir’den İstanbul’a Gelen Üç Kardeşin Kurduğu Aile Şirketi

Bizim birlikteliğimizde ise, mesleklerimizin puzzle’ın parçaları gibi birbirini tamamlamasıyla; resmin bütününün oluşmasında zaman, bütçe, işlevsellik ve fonksiyonellik gibi ciddi kazanımlar beraberinde geliyor. – OSO Mimarlık

OSO MimarlıkOSO Mimarlığı tanıyabilir miyiz? Tasarım felsefesini, sürecini ve hangi tür projeler üzerine çalıştığınızı açıklayabilir misiniz?

Üniversite eğitimi nedeni ile İzmir’den İstanbul’a gelen üç kardeşin kurduğu bir aile şirketidir. Okullardaki eğitimlerimizin ardından yaklaşık olarak 10 yıl süresince çok çeşitli projelerde görevler alarak tecrübeler kazandığımız bir dönemimiz oldu. Bunun ardından 2007 senesinde halen devam etmekte olduğumuz Ortaköy – Beşiktaş’taki ofisimizde faaliyete geçerek iş hayatına atılmış olduk. OSO Mimarlık kurulmadan önceki çalışma dönemimizde her birimizin farklı deneyimleri nedeni ile tasarım ve mimarlık temelinde çeşitli konularda uzmanlaştığımız alanlar oldu. OSO Mimarlık kurulduktan sonra da yine bu alanlardaki konu başlıkları altında tasarım ve proje üretimine devam ettik. Ayrıca sürdürdüğümüz projelerin, taahhüt konularında uygulama hizmetleri verip, hem yurt içi, hem de yurt dışında yaptığımız işlerle, çalışma alanlarımızı genişlettik. Çalışmalarımızda hiçbir zaman belli bir mimari çizgi veya üslup peşinden giden bir bakış açımız olmadı. Her zaman, her projemizin temelinde “İnsan” odaklı yaklaşım içerisinde olup, insan psikolojisinin mekânlarla ilgili iletişim deneyimlemelerinden edindiğimiz verilerle temellendirdiğimiz bir çalışama sürdürmekteyiz. Buna ilave olarak, günümüzün çok hızlı ilerleyen teknolojikyansımalarının entegreedildiği, oran, ölçek, denge çerçevesinde, fark yaratmayı hedefleyen bir arayış içerisinde olduğumuzu da söyleyebiliriz. Tabii bu arayışımızı, mevcudu çok detaylı analiz edip, yakın çevresiyle kurduğu ilişkileri gözeterek ve kendine has özelliklerini tespit ederek yapmaktayız. Buradan toplanan referanslarla özgünleştirilmiş, uzun soluklu ihtiyaçları karşılayabilecek nitelikte ve sürdürülebilirlik çerçevesinde bir pratik inşa etme hedefiyle çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

oso mimarlıkÜç farklı disiplinde uzmanlaşıp bunu tek bir projede ayaklandıran üç ortaktan oluşuyorsunuz; bir ortak mimar, bir ortak iç mimar, diğer ortak ise inşaat mühendisi… Farklı disiplinlerden geliyor oluşunuzu projelerinizde nasıl değerlendiriyorsunuz.

Ortaklıklar, genel olarak üniversite sıralarında bir arada olan, aynı eğitimi almış kişiler arasında sıklıkla görülen birlikteliklerdir. Bu tür ortaklıklarda projelere bakış açılarında çok paralel bir duruş hâkimdir. Bizim birlikteliğimizde ise, mesleklerimizin puzzle’ın parçaları gibi birbirini tamamlamasıyla; resmin bütününün oluşmasında zaman, bütçe, işlevsellik ve fonksiyonellik gibi ciddi kazanımlar beraberinde geliyor. Proje çözümleme sürecinde gözden kaçan bir takım noktaları daha hızlı tespit etmemize ve hata oranlarını minimize etmemizde çok fayda sağlıyor. Bunun işverenler açısından da önemli avantajlar içerdiğini çok net dile getirmek isteriz.Tabii bir yapının ayağa kaldırılmasında, bu üç branştan farklı olarak gerekli birçok uzmanlık alanı daha var. Ama o disiplinler projenin genelinin ortaya çıkmasından sonra eklemlenmektedir. Bu bağlamda bir projenin kurgusunun, konseptinin, ana omurgasının oluşmasını ve uygulamaya gidilebilecek aşamaya kadar olan tüm proje süreçleri ile projenin ölçeği doğrultusunda taahhüt işlerini de mevcut yapımızla tek bir elden yapabilmenin avantajını sunuyoruz.

Portföyünüze baktığımızda otelden konuta, ofisten restorana birçok farklı alanda mimari ve iç mimari üretime devam ediyorsunuz. Bu çeşitliliği nasıl sağlıyorsunuz?

OSO Mimarlık kurulmadan önce geçirdiğimiz 10 yıllık dönemde, her birimizin tasarım ve mimarlık temelinde turizm, yeme içme, perakende, ticari alanlar, ofisler, sosyal donatılar ve konutlargibi farklı sektörlerde ve başlıklar altında önemli deneyimlerimiz oldu. Ayrıca bu işlerin uygulama ve taahhüt tarafında da yine aynı dönemde ciddi bir birikime sahip olduk. 2007 yılındanitibaren de kendi şirketimiz olan OSO Mimarlık adı altında bu tecrübe ve donanımı kullanarak proje üretimine ve uygulama taahhüt işlerinedevam ediyoruz. Bir araya gelmeden önce her birimizin uzmanlaştığı alanlardaki konulara ilişkin projeleri OSO Mimarlık çatısı altında sürdürmekle, öncesinde tekil tekil sahip olduğumuz uzmanlık alanlarına artık üçümüzün de hakim olduğu bir konuma geldik. Tabii bu, yürüttüğümüz projelerin çözümünde, üretiminde, iş paylaşımında ve takibinde kayda değer paslaşmalara yaradığı gibi, bunun paralelinde zaman ve ekonomik kazanımlar anlamında dabirlikteliğimizin çok faydasını gördüğümüzü; hatta bu birlikteliğin işverenlerimiz açısından da avantaja dönüştüğünü ifade etmek isteriz.

Transbatur Yönetim Ofisi projeniz, firma kimliğini iç mekan tasarımına yansıtan nitelikli bir proje … Projenin tasarım aşamasında dikkat ettiğiniz kriterler nelerdir.

Transbatur firmasının ofis kullanımı, aslında her ofis düzenindeki gibi normal standart masa başında çalışma şeklinde olsa da, biz fiiliyatta firmanın yapmakta olduğu işi, gerek çalışanlara gerekse şirkete gelen ziyaretçilere nasıl hissettiririz sorunsalı ile projeye başladık. Bu yaklaşımımızla ofise artı bir değer ve karakter kazandırıp, aynı zamanda da motivasyon anlamında olumlu yansımalarından hareketle çalışmalarımızı sürdürdük. Şirketin faaliyet alanı, kara yoluyla yapılan lojistik taşımacılık olduğu için aslında yapılan işte hep bir hareketlilik ve devinim hali söz konusu. Biz de bu nedenle “yol” argümanıüzerine gittik. Ancak ofis çalışmasındaki statik durumla hareketlilik, yol kavramlarının tezatlaşması, çözümlememiz gereken bir problematiğe dönüştü. Temelde mimari öğelerden dolayı bir kabuğun içinde olmak, ister istemez bizi kısıtlasa da statik müdahaleler yapmadan mekanı shell and core hale getirerek tamamen kendi oluşturduğumuz programa göre yeniden biçimlendirdik. Bu sayede geniş ve tanımlı bir koridor alanına yer ayırarak ana girişten itibaren tüm mekanların bağlantılarını bu koridorlara göre şekillendirdik.  Bu nedenle koridor bizim ana güzergâhımız, aslında bir nevi otoyolumuz oldu. Görünmesini istemediğimiz tuvaletler, sistem odası, arşiv ve mescit gibi mekanları da, bu koridor kenarına yerleştirerek boşluk ve dolulukları yolun eğriselleşmesi şeklinde kullanarak, otoyolu daha hareketli bir duruma getirdik. Böylece ofisin içinde bir akışkanlık yaratılmış oldu. Yolun kenarına yerleştirdiğimiz ışığa ihtiyacı olmayan mekanların sağır yüzeylerini de taşımacılıkta kullanılan konteyner saçlarındaki trapez formunda üretilmiş fırın boyalı saç panellerle kaplayarak, yaptıkları işin karakterini yansıtan çok güçlü bir doku elde ettik. Bu bizi en çok heyecanlandıran unsurlardan biri oldu. Türk rengi olarak da bilinen turkuaz rengin bu trapez panellerde kullanılması, Transbatur’un uluslararası iş yapan bir firma olması nedeni ile de temsili anlamda doğru bir yer buldu. Ayrıca bu rengin dinlendirici ve pozitif hissiyatı arttırıcı özelliğinden dolayı çalışanlar için de önemli bir motivasyon kazandırdığını düşünüyoruz. 

Projeye dair farklı mekanların iç mimari tasarımını üstlendiğiniz Türkiye’nin en büyük teknoparklarından biri olacak olan Bilişim Vadisi projesinden biraz bahseder misiniz? Projenin hangi etaplarına dahil oldunuz?

Bilişim Vadisi, Gebze ilçesi sınırlarında Osmangazi köprüsünün girişinde 1.572.000 m2’lik bir alana yayılan 5 etapta hayata geçirilmesi planlanan Türkiye’nin en büyük teknopark projesidir. Proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı başkanlığında,Tubitak, Kocaeli Belediyesi, TSE, Kosgeb, Gebze Teknik Üniversitesi, İSO, Kocaeli Sanayi Odası, Kocaeli Ticaret Odası iştirakleriyle ortaya çıkmış bir girişimdir.Proje değişikliğe uğramadan tamamlanması halinde ofisler, kongre merkezleri, laboratuvarlar, kuluçka binaları, misafirhaneler, sağlık merkezleri, spor merkezleri, ilk-orta öğretim kurumları ve golf sahalarından oluşan bu kampüste sadece kapalı alanların toplamı yaklaşık 3.250.000 m2 olacak şekilde bir master plan yapılmıştır. Bilişim Vadisi projesine dahil olduğumuzda 1. Etap’a ait kaba inşaatın yaklaşık %70’lik kısmı tamamlanmıştı. Bu etap kapsamında yapılan İdari Bina, Kuluçka Merkezi ve Data Center binalarının kiralanabilir alanlar dışındaki tüm ortak alanlarını, bu binaların kullanımında olanrekreasyon sahalarını ve Teknopark yönetim ofislerinin iç mimarilerine ait tüm tasarım, proje hizmeti ve mesleki kontrolörlük işlerini üstlendik.

Bu projenin inovasyon ve teknolojik yeniliklerin entegre olacağı bir konseptte şekilleneceğini söyleyebilir miyiz? İç mekan tasarımlarında OSO mimarlığın yaptığı dokunuşlar nelerdir?

Teknoloji alanında fikirleri olan, bu fikirlerini yeniliklerle bir araya getirip hayata geçirme arayışındaki bu merkezin kullanıcılarına his ve ambians anlamında nasıl ek bir motivasyon kazandırabiliriz düşüncesi, çalışmalarımızın çıkış noktası oldu. Bu anlamda tasarım ve projesinde görev aldığımız alanların içerisinde en iddialı olan bölüm, İdari Bina’nın giriş katıdır. Yönetim birimlerinden alığımız brifler doğrultusunda, giriş katına ait yeni bir kurgu ve senaryo oluşturuldu. Bu doğrultuda giriş katının mimari projesine ait yerleşim planında bazı değişiklikler yaptık. Bu katta dışarıdan gelecek misafirler için her zaman açık olacak ve özellikle bu merkezde üretilecek olan inovatif ürünlerin sergileneceği bir sergi salonu planladık. Bu salonda Türk-İslam tarihinin önemli mucitlerinin bilime yaptıkları katkıları ve eserlerinin anımsatıldığı daimi bir bölüm de yer aldı. Genişçe bir yer ayırdığımız karşılama ve bekleme alanı için de ana girişin olduğu cephede mimariprojeyeyaptığımız müdahalelerle giriş aksı kaydırıldı. Ayrıca bu kata ait toplantı alanlarını tekrar düzenlendik. Çekirdek etrafında yer alan bu mekanların birbiriyle bağlantılarını kuvvetlendirmek ve sirkülasyon alanını daha tanımlı hale getirmek için çok özel bir asma tavan ve buna entegre edilmiş aydınlatma tasarımıyla, koridorların birbirine bağlantılarını kuvvetlendirdik. Tavandaki bu akışkan formu, zemin kaplamasındaki izdüşümünde de devam ettirerek hedeflediğimiz inovatif buluşlara ilham olabilecek, mekanlara heyecan katan, enerjisi yüksek bir atmosfer oluştuk. Her ne kadar 3 eksenli formundan dolayı, imalat aşaması çok zor bir asma tavanolsadamekanın karakterinde baş rol oynayan bir yapı elamanı olmasından dolayı yaşanan sıkıntılara değdiğini düşünüyoruz. 

oso mimarlıkBu aralar OSO Mimarliğin gündeminde neler var. Güncel projelerinizden bahseder misiniz?

Şu anda Türkiye’deki ekonomik dalgalanma ve genel olarak piyasalardaki darlık nedeni ile yurt içindeki projelerde azalma yaşamaktayız. Bununla birlikte Sütaş Genel Müdürlük Dudullu – İstanbul binasındaki renovasyon çalışmalarının sonuna yaklaşmış bulunmaktayız. Bu projede hem projelendirme, hem de uygulama ve taahhüt işleri anlamında hizmet vermekteyiz. Ayrıca yeni bir mağaza zinciri projesinin kurumsal kimlik ve konsept aşamasındaki proje çalışmalarına devam ediyoruz. Bu çalışmaların yanında yurt dışındaki işlerle ilgili bir hareketlenme söz konusu. Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde tekstil ağırlıklı ürünlerin, üretim ve toptan satış işini yapan bir firmanın ofis ve showroom projeleri şu ana yönelik iş programımızda olan konular.