TASARIMLARIM MUTLU ETMEK ÜZERİNE KURULU” ÖZLEM YALIM ÖZKARAOĞLU ”

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden mezun olan, yedi yıl süre ile kurucu ortağı olduğu tasarım ve mimarlık firmasında çok sayıda mobilya ve mekan tasarımı projelerine imza atan Özlem Yalım Özkaraoğlu, 2001 yılından bu yana İstanbul’da yaşıyor.

Mekan tasarımı çalışmalarının yanı sıra, gerçekleştirdiği mobilya ve aydınlatma tasarımlarını Prag–Art and Interior sergi salonunda ve New York–ICFF etkinliklerinde sergilemiş. Pek çok tasarımcı ve kuruluşa tasarım, ürün ve üretim danışmanlığı hizmeti veren ve pek çok sektörel girişimin de öncüsü olan Özlem Yalım Özkaraoğlu ile sektördeki deneyimleri, yaratım süreci ve İstanbul üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Tasarım karakteristiğinizi nasıl tanımlarsınız?

Problemi ve ihtiyaçların giderilmesini en üst seviyede tutan, neyin kimin için yapıldığını iyi analiz eden, kişisel egolarından arınmış, kullanıcıları mutlu etmek üzere kurgulanmış, çevresine duyarlı, çevresi ile bağdaşan, özenli, detayları ile iddialı bir tasarım karakteristiğine sahibim.

dmt010 seperate

Bugüne kadar birçok ünlü tasarımcı ile birlikte çalıştınız. Bu tecrübeler sizin “tasarımlarınıza” neler kattı?

Çalıştığım kişilerle olan deneyimim, benim tasarım kimliğime etkisi olmasa da, çalışma biçimlerime, işleri ele alış şekillerime etkisi olmuştur. Başarının çok çalışmaktan geldiğini, sonucu ne olursa olsun acele etmeden, prensiplerden ödün vermeden çalışmak gerektiğini ve iş disiplinimi bu kişilerden öğrendim.

Son yıllarda bu durum değişmekte olsa da; özellikle ülkemizde, piyasa daha çok ‘erkek’ egemenliğinde. Böyle bir dünyada bir kadın olarak mücadele etme yöntemleriniz nedir?

Ülkemizde kadınlara hala erkeklerden daha az güveniliyor. Camdan odalarda yönetim kararları alırken ne kadar hissediliyor bilmiyorum ama özellikle sahada, atölyede, inşaat şantiyelerinde, hatta toplantılarda bile kadın olmanın bin bir rengi, bin bir zorluğu var. Ben çoğunlukla bu sorunu iş disiplinimle, iletişim çabamla ve bilgimle etkileyerek aşmayı seçtim.

DSC_4364

Bir tasarımcı gözüyle baktığınızda; İstanbul’da yaşanan değişimi/dönüşümü nasıl yorumluyorsunuz?

Kentimizi geliştirirken çevreyi ve tarihi talan ediyoruz, insanların yaşamsal ihtiyaçlarını yok sayıp, kentin mutluluk endeksini düşürüyoruz. Öyle ki gecekonduların naif doğal yaşam biçimleri, bu milyon dolarlık rüküş ve çirkin yapıların yayında daha asil kaldı.

Tasarımda özgünlük konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizin tasarımlarınızın “fark yaratan” noktaları neler?

Tasarım kesinlikle özgün olmalı. Benim özgünlük hassasiyetim ise işin ne olduğuna göre değişiyor. Büyük etkinlik gibi projelerde daha önce yapılmamış, türünün ilk örneği veya iyi bir örneği olacak işlere imza atmayı tercih ediyorum. Eğer mobilya, aydınlatma gibi ürün tasarımları yapıyorsam; müşterilerime içinde bulundukları piyasada kesin fark yaratacak, markalarını bir adım ileri götürebilecek çizgileri, form ve fonksiyonları sunmaya çalışıyorum.

sukonukwc3

Hiç bilmediğiniz birine İstanbul’u hangi kelimelerle anlatırsınız?

Kaotik ama büyüleyici bir şehir. Aşk ve nefreti aynı anda yaşatan bir kent. Zıtlıkların merkezi.  Deney – deneyim merkezi.

Şehirdeki en son keşfiniz nedir?

Geçen yıl bahar ayında Moda Deniz kulübünün arka duvarında, denize kadar gidip çıkmayan sokağın en uç noktasında, hasır tabureli salaş bir çardak keşfetmiştim. Sadece çay, kahve ve tost vardı, bir de harika huzur. Şemsiye altından engin bir Marmara Deniz’i… Benim en büyük lüksüm ise katlanır sandalyemi alıp, Fenerbahçe sahiline, çimlere inmek. Bu bahar sadece bunu yapabilmeyi planlıyorum.

DSC_4370-02

Bu senenin tasarım trendlerinden bahsedebilir misiniz?

Çıplak, ham ve kaba formlar. Beton. Deneysel tasarımlar; deneyler sonucu ortaya çıkan yöntemler, malzemeler ve uygulamalar. Sentez. Biraz da lüks ve gösterişin, insanların fantezi dünyalarına dokunacak kadar abartılı kurguların, formların, renklerin yaklaşımların geldiğini hissediyoruz. Moda endüstrisinin etkisi mekân ve mobilya tasarımlarında gittikçe artıyor ve bu eğilim de yaygınlaşıyor.

Türkiye’de tasarımın geldiği nokta hakkında neler düşünüyorsunuz?

Türkiye’de tasarım kısır döngü içerisinde. Öncelikle meslek içi sorunların, bir araya gelme duygusunun, tasarımcıların bireysel gelişimlerinin, çalışma prensiplerinin etiklerinin rayına oturması lazım. İyi bir eğitim iyi günlerin de başlangıcı olabilir. Bugün en popüler üniversitelerin arasında bile tasarım bölümlerinde atölyesi olmayanlar var. Öğrenciler 20-30 yıl öncesinin teknikleri ve proje başlıkları ile yetiştirilmeye çalışıyor. Mesleğin gelişebilmesi için, herkesin kendi alanında radikal değişimlere imza atması gerekiyor.

admt129 alem-c

Son olarak, genç tasarımcı adayları için önerileriniz nedir?

Genç arkadaşlarım bu işi yapmış olmak için yapmasınlar, çok çalışsınlar, malzemeleri, üretim yöntemlerini iyi araştırsınlar. Ancak bu şekilde bilgilerini becerilerini sentezleyebilir ve özgün işler ortaya koyabilirler.