Tolga Sıtkı ile Fotoğraf Üzerine Söyleyişi

“Günümüzde fotoğraf makinelerini arabaya benzetiyorum hepsi fotoğraf çekiyor ama şoför önemli.”

Senin hikayeni senden dinleyelim.
Merhaba ben Tolga. 1975 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Tüm gençlik dönemim boyunca profesyonel hentbol oynadım ve bu sayede daha küçük yaşlarda birçok ülkeyi görme fırsatını yakaladım. Bu gezilerimde boynumda babamın analog fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedim.
İlk yurt dışı gezimi 11 yaşında yaz okulu için gittiğim İngiltere’ye yaptım.
Lise yıllarımda müziğe, spora ve görsel sanatlara tutkuyla bağlıydım.

Asıl mesleğiniz Mimarlık…
Mimar Sinan ve eserlerine olan ilgim sayesinde mimarlık ile tanıştım ve iyi ki de yollarımız kesişti. Mimarlık okuduğum yıllarda grafik tasarım ve model yapımı benim için hep ön planda oldu. Kuzguncuk, Kadıköy ve Adalarda birçok tarihi yapının renavasyon projelerinde görev aldım.
Üniversite sonrası aile işimiz olan ev tekstili üzerine yoğunlaştım. Katalog, ürün tasarımları, fuar organizasyonları ile bizzat kendim ilgilendim. Fotoğraf makinesi zamanla yanımdan hiç eksik olmamaya başladı. Ayrılmaz bir parçam olmuştu artık.
Mimar olmamın getirdiği avantajı da kullanarak birçok otelin fotoğraflarını çekme fırsatını yakaladım.
Artık tam zamanlı bir fotoğraf sanatçısı olmuştum. Zaman içinde ürün çekimleri de ilgimi çekmeye başladı ve gelen proje teklifleri doğrultusunda büyük zincir marketleri için çekim yapmaya başladım.
50.000 den fazla ürün fotoğrafı çektim ve hala da devam ediyorum. Evli ve Maya adında bir kız çocuğu babasıyım:).
Bu arada aktif olarak instagram da @tolgy75 olarak paylaşımlarda bulunuyorum ve birçok markayla işbirlikleri yapıyorum.

Sizce fotoğraf nedir? Fotoğrafı tanımlar mısınız?
Fotoğraf benim için başkasının gözünden gördüğünüz hayatlar aslında. Düşünün Everest Dağını fotoğraflayan birisini, biz dağın fotoğrafını görüyoruz ama aslında onun hayatının bir parçası o an yaşadıkları ile beraber.
Görülmeyeni görmek ve görüneni farklı gösterme sanatı.

Fotoğraf eğitimi aldınız mı?
Ben Mimarım, görmek istediklerimi yıllarca kağıda döktüm yeri geldi 3D çizim yaptım yeri geldi drone çekimi gibi vaziyet planı çizdim, perspektif alan derinliği vazgeçilmezimdi projelerde, üniversitede sanat tarihi, grafik tasarım derslerim vardı ve birçok çizim programı kullandım o yüzden fotoğrafçılık benim hep hayatımda var oldu.

Photoshop hakkında ne düşünüyorsunuz, ne kadar kullanılmalı, ne kadar etik?
Hobi amaçlı yaptığım çekimlerde sadece Lightroom kullanırken iş amaçlı çekimlerde ise çalıştığım firmaların talepleri doğrultusunda photoshop olmazsa olmazım.
Etik kısmına gelince bu kişinin tercihi saygı duymak lazım.

Fotoğraf ekipmanlarına bakış açınız nedir? Fotoğrafta ne kadar rol oynuyor?
Benim için en büyük ekipmanım gözüm diğerleri aksesuar diyebilirim. Günümüzde fotoğraf makinelerini arabaya benzetiyorum hepsi fotoğraf çekiyor ama şoför önemli.
Kimi arabanın farı gece daha iyi aydınlatıyor kimi makinenin iso ayarları daha yüksek, çok seri hızlanan araba var çok seri çekim yapan makine de var gibi bir sürü örnek sayabiliriz. Teknoloji çok çabuk eskiyor ve dipsiz bir kuyu aslında elde olanı en verimli kullanmaya çalışmalıyız.

Zaman içinde tecrübe kazandıkça ışığa, insana ve fotoğrafların insanlar üzerindeki etkisine bakışınızda neler değişti?
Zaman içinde fotoğraflarla bağ kurmayı öğrendim. Işığın önemini, gölgenin gücünü, insanların fotoğrafa kattığı duyguyu hissettim.

Özellikle fotoğraf çekmeye yeni başlayan bu röportajı takip eden okuyucuları için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Ben 1986’dan beri fotoğraf çekiyorum ama 8 senedir bu işi profesyonel olarak yapmaktayım. Öncelikle birçok hobiniz olsun isterim eğer fotoğraf çekmeyi bu hobilerin arasına sokabilirseniz çok keyif alacağınızdan eminim çünkü fotoğraf çekmek size güzel bir hayat arşivi oluşturmanızı sağlıyor ve fotoğraf makinesini boynunuza astığınız da kendinizi mahalleniz de, şehriniz de turist gibi görmeye başlıyorsunuz. Gördüklerinizi daha önce hiç görmemişçesine.

Fotoğraf haricinde neler yapıyorsunuz?
Boş zamanlarımda Piano çalmaktan, resim çizmekten, ahşaptan küçük ölçekli maketler figürler yapmaktan ve ailemle vakit geçirmekten keyif alıyorum. Pandemi öncesi haftanın 5 günü spor yapıyordum şimdilerde yürüyüş yapıyorum. Eski hayatlarımıza en kısa sürede dönmek dileğiyle. Teşekkürler.