Yudum Boytorun “Teknoloji Kullanımını Proje İçerisine Titizlikle Entegre Ediyoruz”

boytorun

“Her projenin her kullanıcının ihtiyacı farklılık gösterse de temelde yatan 4 ana kriter baki: duyarlı, ekonomik, sürdürülebilir ve güvenli tasarım.” – Yudum Boytorun

BoytorunArchitects’i biraz tanıyabilir miyiz?

BoytorunArchitects, 2000 yılında mimari tasarım, iç mimari tasarım ve uygulama hizmeti vermek üzere İstanbul’da kuruldu. İşverenlerimiz ağırlıklı olarak kurumsal firmalardan oluşuyor. Başta otomotiv sektörü olmak üzere, global markalar için ofis tasarımları, konut projeleri ve toplu konut kompleksleri, otel ve yurt binaları gibi çok geniş bir yelpazede proje ve yapım kontrolörlüğü hizmeti veriyoruz. Projelerimize başlarken projenin ve müşterinin kendine özgü ihtiyaçlarını fonksiyonel ve rasyonel değerler çerçevesinde ele alıyor, güncel malzeme ve teknolojinin gerektirdiği detay çözümleriyle bütçe ve zaman kısıtlarını aynı potada eriterek çağdaş ve özgün tasarımlar oluşturmayı amaçlıyoruz.

Farklı işlevlendirilmiş mimari ve iç mimari özgün projelerde imzanızı görüyoruz. BoytorunArchitects’in tasarım felsefesi nedir?

Bizim için dinamizm çok önemli. Mimarlık gündemindeki yeni projeleri, malzemeleri ve değişen kullanıcı ihtiyaçlarını takip ederek, her projemizde bu yenilikleri kendimize katarak en iyiye ulaşmaya çalışıyoruz. Proje bütününde ekibimizdeki tüm mimarlar ve iç mimarlar söz hakkına sahip oluyor. Bu durum da proje genelinde birden fazla kişinin görüşüne yer verildiği için farklı perspektiflerle çeşitlilik yakalayabilmemizi sağlıyor. Böylelikle hem projede farklı bakış açılarını ortaya çıkarıp projeyi güçlendiriyoruz, hem de ekip proje kararlarında söz sahibi olduğu için ekibin dinamik ve heyecanlı kalmasını sağlıyoruz.

Mimarlık sürekli yenilenebilen bir olgu olduğu için, her yeni işte sıfırdan araştırarak ve sıfırdan düşünerek ilerlemeyi tercih ediyoruz. Daha önce birçok kez yapmış olsak bile yeniden üstünden geçiyoruz. Böylelikle önceki yaptıklarımızı ve yeniyi görerek en iyisini ve en doğrusunu birbirine adapte edebiliyoruz. Araştırma süreci bittikten sonra ise tasarımı, işlevi ve uygulanabilirliği göz önüne alarak bütünleştiriyoruz. Sonrasında ise projeyi en iyi şekilde ifade eden sunumu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.

İyi bir tasarımın en önemli olanın çeşitlilik olduğunu düşünüyorum. Farklı bakış açıları, farklı malzemeler, farklı işlevler… Aynı zamanda projenin tanımlı ve gerçekçi yani uygulanabilir olması da en önemli unsurlar arasında. Proje, bütün olarak kendini anlatmalı ve bir kimliğe sahip olmalı. Bu bağlamda projeyi uygulamacıya doğru aktarabilmek adına sistem ve nokta detayları üzerinde oldukça detaylı çalışıyoruz.

PepsiCo, Recordati gibi global firmaların mimari ve iç mimari ofis projelerini tasarlıyorsunuz. Ofis tasarımında dikkat ettiğiniz kriterler ya da olmazsa olmazlarınız var mıdır?

Her projenin her kullanıcının ihtiyacı farklılık gösterse de temelde yatan 4 ana kriter baki: duyarlı, ekonomik, sürdürülebilir ve güvenli tasarım.

İş dünyasında değişim kaçınılmaz bu nedenle plan şemasının esnek ve fonksiyon değişikliğine elverir olmasını hedefleriz. Segmentasyon, açık, yarı-açık alanlar, ortak kullanım alanları, konsantre çalışma alanlarının bir düzen ve disiplin içinde ama ileride 5 kolayca değişiklik yapılmasına olanak verecek şekilde kurgulanmasına önem veriyoruz.

TEKNOLOJİ KULLANIMINI PROJE İÇERİSİNE TİTİZLİKLE ENTEGRE EDİYORUZ. Akustik değerler ve bunların hesaplanmasına bu değerlerin şantiyede uygulama esnasında sağlandığına emin oluyoruz. Toplantı odaları, mutfak, depo, arşiv gibi destek alanların kullanıcı ihtiyacı detaylı olarak tanımlandıktan sonra incelikler alan hesaplarını belirliyoruz, boşa giden her 1 m2’nin ayalar yıllar boyunca boşuna maliyet getirdiği bilinci ile çalışıyoruz.

Güncel olarak PepsiCo projenizde açık ofis kullanımına ve ortak paylaşım alanlarına ağırlık veriyorsunuz. Ofis tasarımlarının önümüzdeki senelerdeki evrimini nasıl yorumlarsınız?

Ofis ortamlarının, çalışma biçimlerinin, çalışan profili ve dolayısıyla beklentilerinin değişmesiyle birlikte çalışma mekanları da kaçınılmaz bir şekilde dönüşüyor. Özellikle de hitap edilen kesimin yoğlun olarak Y kuşağından oluşması çalışma mekanlarında artık kökten değişiklikleri gerekli kılıyor. Karşınızdaki kitleyi iyi tanımak, iyi anlamak ve analiz etmek zorundasınız. Bu bağlamda PepsiCo Türkiye Ofisi’nde, bizim için PepsiCo’nun genç ve dinamik ruhuyla bütünleşen esnek bir mekan kurgusu en belirleyici tasarım kriteriydi diyebilirim. Hareketli ve esnek bir mekan planlamasıyla hem PepsiCo’nun kurumsal kimliğini en iyi şekilde yansıtmayı, hem de ofis çalışanlarının farklı ölçeklerdeki grup çalışmalarına olanak sağlayarak, çalışanlara kendi ortamlarını yaratma şansı vermeyi amaçladık.

Çalışanların kendi ortamlarını yaratma, dönüştürme şansının olmasıyla birlikte mutlu olacaklarına ve mutlu çalışanların da kesinlikle daha verimli olacağına inanıyorum. Gününün çok büyük bir bölümünü o mekanda geçirecek olan kullanıcılar için esnekliği ve hareketi sağlayan, teşvik eden tasarımlar yapmanız gerekiyor.

Otomotiv sektöründe Nissan, Mercedes gibi büyük markaların showroom tasarımlarını gerçekleştiriyorsunuz ve geçtiğimiz aylarda Mercedes Benz için Etiler’deki City Showroom tasarımını gerçekleştirdiniz. Tasarım sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?

Kentin önemli lokasyonlarından Etiler’de bulunan Mercedes Mengerler’e ait City Showroom projesinde, ahşap ve doğal taş malzemelerin kullanımı ön plana çıkmaktadır.

Arazi eğiminin kullanılması ile açığa çıkan bodrum kat, showroomun devamı niteliğindedir. Hem verimli gün ışığı kullanımı hem de araçların zemin kotundan algılanmasını sağlamak amacı ile döşemede yırtıklar açılmıştır. Bodrum kat tavanının belirli bölümlerinde tasarlanan bu alanlarda, spider cam sistem uygulaması yapılmıştır.

Fibrobeton ve ahşap birleşimi ile kurgulanan cephe çerçevesi, showroomdaki zengin ve soft atmosferi dışa yansıtmaktadır. Çerçeveyi destekleyen cam ve ışık bantlarının yoğun kullanımı ile dikkat çekici bir cephe oluşturularak marka kimliği vurgulanmaktadır.

Executive müşterilere hitap eden konseptte yer alan müşteri bekleme alanları, özel görüşme odası, aksesuar stantları ve sergileme birimlerinde lüks ve özel materyaller kullanılmıştır. İç mekan bitişlerinde siyah ve ahşap dokusunun yoğun olarak hissedildiği City Showroom’da, markaya özel tasarlanan aydınlatma elemanları ile efektif bir ışık kurgusu oluşturulmuştur.

Son dönemde yaptığınız projelerinizden bahsedebilir misiniz? Gündemde olan projeleriniz neler?

Ofiste bir ekip şu sıralar yoğun olarak bir 150 odalı bir otel projesi üzerinde aşkla çalışıyor. Devam eden bir fabrika yemekhanesi projemizin şantiyesi var. Yılın 2. yarısında tamamlanacak. Konut ve ofisler ise her zamanki gibi hız kesmeden devam ediyor.

Bu sene gerçekleşecek MIPIM 2018 fuarında da geçen sene olduğu gibi yer alacaksınız. Fuardan beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

MIPIM Fuarı’nın iletişim bağlamında firmalar ve projeleri için olduğu kadar ülke pavyonları ve belediyeler için de önemli bir ağ oluşturduğunu düşünüyoruz. 2008 yılından bu yana farklı ülkelerdeki organizasyonlarına gerek ziyaretçi olarak, gerek stant alanıyla katıldığımız MIPIM’in bu sene de içerisinde yer alacağız. Hem biz hem de ekibimiz için çok heyecan verici ve motive edici bir operasyon olduğunu söyleyebilirim.

MIPIM, yatırımcıları, geliştiricileri, servis sağlayıcı ve danışmanları aynı çatı altında buluşturması açısından hem biz mimarlar hem de birlikte çalıştığımız ekipler ve firmalar için vazgeçilmez bir organizasyon.

Katılımın sağladığı faydaları bir iş insanı gözüyle değil de, bir mimar gözüyle yorumlamayı tercih ederim. MIPIM, uluslararası platformda yapım aşamasında ya da yapımı tamamlanmış onlarca projeyi inceleme, satış-pazarlama ayaklarını çok kısa bir süre içerisinde gözlemleme, farklı bakış açılarını değerlendirme imkanı tanıdığı için çok önemli. Öte yandan, MIPIM’i uluslararası belediyelerin ve özel işbirlikleri ile bu oluşumların mimar ve şehir plancılarla kurdukları sağlıklı işbirliğine tanık olma anlamında da ayrıca çok önemsiyoruz. Türkiye’den de belediye ölçekli katılımların artmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

Daha önceki ziyaretlerimizde o dönemde üzerinde çalıştığımız projelerimizle farklı firmalarla görüşme fırsatı bulduk. Bu açıdan da MIPIM’i önemli bir platform olarak değerlendiriyoruz.

İstanbul’daki kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında görüşleriniz neler?

Nerede durulması gerektiği iyi analiz edildiği sürece nitelikli eserler kazandırılmasına yararlı olmasını diliyoruz.

Son olarak, genç mimarlara neler tavsiye edersiniz?

Üzerinde çalıştıkları projelerin yaşayan gerçek birer imge olduğunu hiç unutmamaları gerektiğini söylemeliyim. Projenin her aşamasında hissederek çalışmaları, onlara mimarlığı sevdirerek içinde bulundukları mesleğin ne kadar önemli bir disiplin olduğunu daha iyi kavramalarını sağlayacaktır. Tüm yenilikleri, teknolojiyi sıkı takip etmeliler. Ve bunu da keyif alarak yapabilirlerse, tasarım onlar için meslek olmaktan çok bir hobi haline dönüşecektir.