ZİHİNDE BİR GELECEK İNŞA ETMEK MARK FOSTER GAGE

Farklı disiplinlerdeki çalışmaları ve fütüristik yaklaşımıyla dikkat çeken Mark Foster Gage, dünyada tasarım ve mimarinin en yaratıcı beyinlerinden biri. Yale Üniversitesi’nde 16 yıl boyunca dersler veren Gace’e projelerini zihninde nasıl detaylandırdığından şehirler ve yapılarda sürdürülebilirliğe ilham aldığı isimleri, yerleri ve belki de en önemlisi yaratıcı bir beynin hayatı nasıl deneyimlediğini sorduk.

Moda evleri, okul binaları, gökdelenler… farklı projeler yaklaşımınızda ne gibi değişiklikler doğuruyor?

Müşteri ihtiyaçları ve durumlar her proje için bambaşka. Bu aynı kategoriden projeler için dahi geçerli dolayısıyla H&M ve Diesel için olan moda temelli projelerimiz, ikisi de moda sektöründe olmasına karşın, tmamiyler farklı. Ofisimiz daha çok , müşterilerle birlikte olasılıkları keşfetmekle ve verilen her bölgede, hangi teknolojilerin ve insan becerilerinin ulaşılabilir olduğunu çözmekle ilgili.  Mesela İstanbulda bir proje yapıyor olsakdık, yapacağımız ilk şeylerden biri bölgedeki materyaller, beceriler ve teknolojilerle ne tür şeyler yapabileceğimizi araştırmak olurdu.  Insanlar genellikle: ‘bunu inşa edemeyiz, şehrimizde bunu yapamayız.’ Diye düşünüyorlar. Bu neredeyse hiç bir zaman doğru değildir—Tokyo’da robotlarla yapılabilen Meksika’da , belki başka bir yolla, elle de yapılabilir . Biz olasılıklar ve ulaşılabilirlerle çalışırız ve mimarinin yalnızca tek bir yönüyle ilgilenmeyiz. Chapter 01a Helsinki Guggenheim rendering axial DONE

Tasarım sürecinizdeki sorunları hangi adımlarla çözüyorsunuz? Estetik ve teknolojiyi harmanladığınız çalışmalarınızı , yaratıcı ve yenilikçi kılan bakış açısı nedir?

Bu bir süreç—öncelikle , verilen herhangibir şehirde, ne tür materyalerin, teknolojilerin ve becerilerin ulaşılabilir olduğunu çözüyoruz, sonra oturup olabilecek yüzlerce seçenek tasarlıyoruz. Bunları genellikle birkaç seçeneğe indirgeyip, hangisini en çok beğeneceklerini görmek için müşterilere sunuyoruz.  Müşterileri ve tavsiyelerini sürece entegre etmek buradaki kilit nokta;yani, hiçbir zaman birşey göterip ‘bu’dur demeyiz, her zaman işbirliği vardır.bu aynı zamanda müşterilerimizin bizi sevmesinin ve tekrar tekrar bizi kullanmalarının sebebidir-dahil olmaktan hoşlanyorlar. Bence çoğu insan hayatının bi noktasında mimar olmayı istemiştir. Dolayısıyla , bu rüyayı bir süreliğine gerçekten yaşıyorlar. Bunu seviyoruz.

Tasarım sürecinin ortasında baştan başlamak herzaman bir seçenek midir? Ilk sezgileriniz işin sonunda gözlenebilir mi?

Hiçbir zaman herşeyi atıp baştan başlamak zorunda kalmadık. Tamamının işe yaramadığı görülmemiş bir çok yolu eş zamanlı olarak keşfederiz.aynı zamanda oldukça keskin bir sezgimiz ve müşterinin isteklerini tahmin edebilme yeteneğimiz vardır.

Bir projede sizi heyecanlandıran şey nedir? Ne tür şeyler yüksek bir motivasyonla başlmanızı sağlar?

Harika bir soru. En ilginç ve en eğlenceli olacak gibi görünen projeleri kovalayabilmek için oldukça fazla proje reddederiz. Bazen sadece bir müşteriyi, bir siteyi ya da sunulan sorunu gerçekten severiz, asla sadece para için proje yapmayız. Eğer yaptıysak; hepsi için bir çok olasılık keşfetmeye vaktimiz olmadığındandır.

Chapter 02a Nicola Formichetti Store New York City photo mostly ceiling 2 DONE-01

Tasarımların sürdürülebilirliği günümüzde bir gerekliliktir. Bu yaklaşımı benimsiyor musunuz? Tasarımların doğayla bağlantısı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kesinlikle, yaptığımız herşey sürdürülebilirdir. Bence verilmiş olmalıdır. Bence mimari sadece enerji tasarrufundan fazlası olmalıysa da –muhteşem olmalı, çalışmalı, insanları cezbetmeli. Yalnızca sürdürülebilir olduğu ve daha z enerji harcadığı için gerçekleştirilen projeler gördüğümde bundan cidden hoşlanmıyorum. Bir yemek lezzetli göründüğü için yapılır, daha az kalorili olduğu için değil. Daha az kalorisi olduğu için yapılırsa bunun adı diet olur ve kimse dietleri sevmez.

Chapter 01a Helsinki Guggenheim rendering entry DONE

Hangisini tasarlamak daha eğlenceli; kamu binalarınımı yoksa özel mülklerimi?

Ikisinin de iyi yönler var. özel projeler daha kişisel, dolayısıyla müşteriler daha işin içinde fakat bitirdiğinizde ziyaret edemiyorsunuz ve hiç kimse görmeye gelemiyor. Kamu projelerinde ise sık sık uğramak mümkün , tıpkı bir çocuğu okulda ziyaret etmek gibi.

Mimarisine ve şehirleşmesine en çok hayranlık duyduğunuz şehirler hangileri?

Bir New Yorklu olarak New York’a aşığım. Aslında İstanbul yoğun şehirleşmenin olduğu bölgeleriyle gerçekten oldukça güzel. Hoşlandğım , daha az bilinen , şehirler de var: Vietnam’daki Saigon ( Ho Chi Minh City), Fas’daki Fez ve enerjisi ve orantısıyla Mexico City ve Mumbai.

Mimari, moda, müzik ve edabiyat… hangi üstadlar ve yetenekler size ilham verir?

Çok fazla isim var. Frank Gehry ve Zaha Hadid ile birlikte 16 yıldır Yale’de ders veriyorum. Ikisi de hem ustam hem arkadaşımdırlar. Ikisinin çalışmalarını da seviyorum. Modaya gelince; ‘ Nicopanda’ denilen Nicola Formichetti ile işin içindeyim. Aksesuarların hepsini en tasarlıyorum. Kesinlikle göz atmaya değer: www.nicopanda.com

Favori restoranınız neresidir?

Babbo. New York’taki dairemn tam karşısında. Mario Batali’nin restoranlarından birisi.

Chapter 13a Parametric Walls 03 DONE

Ne dinlersiniz?

Her nedense müzik zevkim liseden beri değişmedi. Yani, tasarım yaparken heavy metal dinlerim. Sadece alışkanlıktan. Listemde Metallica, Danzig, Alice in Chains vs. var. komiktir ki; bunu söyediğimde herkes şaşırıyor. Ayrıca: Dawn of Midi ve Nils Frahm gibi çağdaş klask müziğe de çok ilgi duyuyorum.

Rahatlamak ve tazelenmek çin nereleri tercih edersiniz?

Kumsal. Tüm istediğim mimariye bakmak olduğu için şehirlerde rahatlayamıyorum. Tamamiyle rahatlamak için tam anlamıyla mimarinin olmadığı yerlere gitmem gerekiyor. Yani; Tulum/Meksika, Capri/İtalya. Bir de New York’a iki saat mesafede , Ateş Adası’nda her yaz gittiğim bir yazlığım var.Golden retrieverim , Truman daha fazla gitmemi istese de hava izin verdikçe , ayda bir kaç kez giderim.

Bir tasarımcı olarak eğitim süreciniz nasıldı? Kendinizi nasıl eğittiniz? En çok kimden öğrendiniz?

Sıradışı bir klasik eğitimim var. Notre Dame Üniversitesi’nde 5 yıllık bir klasik mimari programında klasik üslubu öğrendim. Sonrasında, bilgisayar teknolojisi ve çağdaş mimariyi öğrenmek için Yale’a gittim. Bu bağlamda geçmişin en iyileriyle günümüzün en heyecan verici gelişmelerini harmanlamaya çalıştım.

Daha önce bulunmadığınız bir şehre gittiğinizde ne görürsünüz?

Ben motor kullanıyorum ve daha önce bulunadığım bir şehre gittiğimde bir tane kiralamayı denerim. Bir şehri arabadan görmek zor ve yürümek te çok vakit alır, bu yüzden motorla ve ya bazen scoter’la bi kaç saat turlarım. Turistik yerlere pek gitmem, şehrin dokusuna dair bir fikir edinmek için, biraz turlamayı yeğlerim. Benzer şekllerde düzenlenmiş olsalar da her şehir farklı hissettirir.

Chapter 01d House on Ile Rene-Lavasseur main DONE

İstanbul Roma ve Osmanlı kalıntılarının plazalar ve metro istasyonlarıya karıştığı kozmopolit bir şehir. İstanbul size ne hissettiriyor?

İstanbul’un tarihi duygusunu seviyorum. O’na ağırlığını veren hissettirdiği kadimlik duygusu. Bir yıl yaşadığım Roma müstesna , her gözeneğinden tarihi ehemmiyet duygusu fışkıran çok fazla şehir aklıma gelmiyor.iki kıtayı bağlaması ve hem islam hem hristiyanlık için taşıdığı hayati önemle öylesine ilginç bir yer. Muhtemelen, bir çok uygarlığın uzun zamandır bir arada olduğu, aklıma gelen bütün diğer şehirlerden daha çeşitli bir kozmopolit şehir. Muhteşem. Keşke orda br projem olsaydı. Çünkü; daha düzenli gidip gelmek harika olurdu.

Bir yuva inşa etmek için bu güzel gezegenin neresini seçerdiniz?

Çok zor bir soru. Çok fazla güzel seçenek var. Aslında New York’ta daha iyi bir yer bulamam çün kü Kuzey Washington Meydanı’nda yaşıyorum, ki mükemmel, dolayılısla bunun ikinci bir yuva olması gerekiyor. Muhtemelen bir sahil evi ya da izole bir dağ evi tercih ederdim. Özellikle bir yer ismi söylemek zorunda olsam Turks ve Caicos adaları derdim ama 15 dakika sonra tekrar sorsan fikrim değişmiş olabilir.