Fotoğrafın Da Hayat Gibi Bir Yolculuk Olduğuna İnanıyorum

mehmet kırali

İstanbul’un fotoğrafçılar için tam bir cennet olduğunu düşünüyorum. Fotoğraf çekerken kendinizi unutup saatler sonra kendinizi başka bir yerde bulabilirsiniz. – Mehmet Kırali

Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için biraz kendinizden bahseder misiniz?

Kurumsal hayatta uzun yıllar çalıştıktan sonra yolum Instagram’la kesişti. İş hayatının yoğun temposuna rağmen 25 yıldır en büyük tutkum olan fotoğraf çekmeye her zaman vakit yarattım. Instagram’dan sonra yer aldığım dünya çapında projeler ve destinasyon tanıtım çalışmalarıyla çektiğim fotoğrafları büyük kitlelerle buluşturma şansım oldu. Farklı yayınlarda seyahat yazıları yazıyorum ve sosyal medya stratejileri üretmeye, yönetmeye devam ediyorum. Her zaman, keşfederek paylaşmak hayatta en önemli motivasyonum.

Asıl mesleğiniz İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezunsunuz. Sizin fotoğrafçılık hikâyeniz nasıl başladı?

Fotoğrafçılıkla hikayem başladığında aslında bunun çok ta farkında değilmişim. Çocuk yaşlarda resimli ansiklopedilere ve oradaki fotoğraflara bakarak başladığını düşünüyorum. 20’li yaşlarda her şeyi fotoğraf olarak görmeye başladığımda farkına vardım. Daha sonrasında hayatta en keyif aldığım şey olduğunu fark ettim.

Türkiye’nin en popüler Instagram hesaplarından birine sahipsiniz. Nasıl ve ne zaman başladınız? İlk zamanlar nasıldı, neler yaptınız ve insanların tepkileri ne yönde oldu?

Instagram’ın birinci ayında kullanmaya başladım. Tam bir teknoloji canavarı olan eşim (Çiler Geçici) zaten ilk günden kullanmaya başlamıştı. Onun çok eğlenmesi ilgimi çekti, ben de aplikasyonu indirdim ve hikaye başladı diyebiliriz.

Gelişim nasıl oldu? Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?

İlk zamanlar takipçim çok az olduğundan fotoğraflarımı bir iki kişi beğeniyordu. Tabii ki bu hiç hoşuma gitmiyordu, klasik erkek egosu 🙂 Aslında en başta insanlar beni bulsun, görsün, keşfetsin diye çok şey yaptım. Bir süre sonra İstanbul Sokak fotoğraflarım, sokak kedileri çok ilgi çekmeye başladı ve takipçi sayım artmaya başladı. Tabii ki böyle bir ilgi beklemiyordum ama çok hoşuma gitmedi desem yalan olur 🙂 Bir yıl olmadan yurtdışından ve yurtiçinden gazete ve dergi ropörtajları ve televizyon programları davetleri olunca bu motivasyonumu ve takipçi sayımı oldukça arttırdı. Zaten devamında eşim de @audiosoup ve ben Instagram’ın suggested listesine girdik ve 2 yıldan fazla o listede kaldık. Bu liste ve fotoğraflarımızın keşfet sayfasında sürekli yer alması takipçi sayılarımızda büyük etkisi vardır.

Türkiye’deki fotoğraf paylaşım eğilimi nasıl? İnsanlar neler paylaşıyor, neler seviliyor? Dünyadaki paylaşımlarla ülkemiz arasındaki farklar neler?

Aslında Türkiye ve dünyadaki fotoğraf paylaşım eğilimleri hemen hemen aynı. İnsanlar fotoğraf merkezli paylaşımı çoğunlukta olanlar ya da daha çok özel hayatlarını paylaşanlar olarak ikiye ayrılıyor diyebiliriz. Tabii ki benim ilgimi her zaman fotoğraf paylaşanlar çekiyor. Bilhassa National Geographic’in hemen her fotoğrafçısını takip ediyorum. Fotoğraf paylaşım eğilimlerini ise popüler kültürün belirlediğini düşünüyorum.

Diğer Instagram fenomenlerinden kendinizi nasıl ayırıyorsunuz?

Öncelikle ben ve eşim fenomen kelimesini kendimizle örtüştürmüyoruz. Fotoğrafın da hayat gibi bir yolculuk olduğuna inanıyorum. Aslında insanın kendi zekası ve genel kültürüyle ilgisi ve gördüğünün paralel olduğunu düşünüyorum. Yani sadece sadece amatör ruhlu bir fotoğrafçıyım.

Takipçileriniz en çok nasıl fotoğraflar beğeniyor?

Takipçilerim enerjisi yüksek, pozitif ve çok fazla görmedikleri yerlerin, renklerin fotoğraflarını beğeniyor.

Kariyeriniz başlarında sizi etkileyen bir fotoğraf/fotoğrafçı var mıydı? Şimdi kimlerin işlerini beğeniyorsunuz?

En başlarda beğendiğim fotoğrafçılar hiç değişmedi aslında. Hala en çok onları beğeniyorum. Sebastiao Salgado, Jodef Koudelka, Ara Güler, Anmie Lebovitz ve birçok Nat Geo fotoğrafçısı.

Birçok ülkeyi dolaştınız. Muhtemelen başınızdan birçok olay geçmiştir. Unutamadığınız bir anınız var mı?

Unutamadığım birçok anım var. Mesela bir Afrika seyahatimizde terasta havuz keyfi yaparken ziyarete gelen bir babun olmuştu ve aynı gece 3 sularında bir babun tarafından kapı zorlanarak açılmaya çalışılmıştı.

Bir fotoğrafçı gözüyle İstanbul nasıl bir şehir? Dünden bugüne, İstanbul’da sizi etkileyen neler var?

İstanbul’un fotoğrafçılar için tam bir cennet olduğunu düşünüyorum. Sonsuz bir malzeme ve değişken var bu şehirde. Fotoğraf çekerken kendinizi unutup saatler sonra kendinizi başka bir yerde bulabilirsiniz. İstanbul’da beni en çok etkileyen şeyler eski semtler, mahalleler, Boğaz’ın müthiş gün doğumları ve gün batımları.

Dergimizin 100. sayısı bizim için ne söylemek istersiniz?

“Yüzüncü sayıya ulaşmak ve istikrar ve başarı sonucudur. Devamını dilerim”