Hakan Adil: Fotoğraf, Moda Ve Moda Fotoğrafçılığı Üzerine

Hakan Adil 1978 doğumlu, boğa burcu. İstasyon Sanat Akademisi’nde grafik eğitimi almış. 2 yıl Türkiye’de, 2 yıl yurtdışında eğitim almayı planlarken okulunun ikinci senesinde bir reklam ajansında çalışmaya başlamış. Krize denk gelen 2000’li yıllarda bir dergi grubuna iş yaparken; kurumsal bir şirkette kariyer yapmanın kendisine göre olmadığına karar verip, fotoğrafta karar kılmış. Çocukluktan beri fotoğrafa ilgisi olan Hakan Adil ilk fotoğraf makinasına 8 yaşında sahip olmuş ve o yaştan beri fotoğraf çekiyormuş. Yani o yaşlardan beri diafram nedir, enstantane nedir biliyor. İşin teknik kısmına daha fazla hakim olabilmek adına sadece fotoğrafçılara iş yapan bir laboratuarda işe başlamış. 3 yıl boyunca yöneticilik yapmış. Sonra Hasan Hüseyin ile çalışmaya başlamış. Hasan Hüseyin’in hem asistanlığını hem de retouch larını yapmaya başlamış.

 

Fotoğraf sanatının “moda fotoğrafçılığı” alanında ise takılı kalmış. Fotoğrafçılıkta moda fotoğrafçılığının gelinebilecek en son nokta olduğunu düşünüyor. Ona göre moda fotoğrafçılığı, normal fotoğrafçılıktan bağımsız bir konu yani fotoğrafın tekniğinden daha ileri bir mevzu… Çünkü moda fotoğrafçılığında; “saçtan anlaman lazım, makyajdan anlaman lazım, stilden anlaman lazım. Daha da önemlisi ticari bir hizmet gibi…” diyor.

 

Fotoğrafçılığı bir sanat olarak kabul ediyor ancak moda fotoğrafçılığının bir sanat olduğuna inanmıyor. Biri kendisini “fotoğraf sanatçısı” olarak tanıştırdığında “yok kardeşim ben sipariş fotoğraf çekiyorum” diyormuş.

 

Türkiye’de neredeyse çalışmadığı moda dergisi kalmayan, tasarımcıların birçoğu ile ortak işlere imza atan Hakan Adil’i biraz daha yakından tanımak istedik. Sorularımıza verdiği cevapları ve fotoğrafları ile Hakan Adil’i bu ay “fotoğraf ustaları” bölümümüzde mercek altına aldık.

 

[metaslider id=3562]

 

İyi bir moda fotoğrafçısı neye göre belirleniyor?

Aslında fotoğrafın da kendi içinde bir modası var. Çektiği kıyafetten bağımsız olarak, teknik anlamda, ton anlamında, ışık anlamında bir modası var. Ve bence o tekniği, o akımı yaratan iyi bir moda fotoğrafçısıdır. Eskiden filmlerin karakterleri vardı, şimdi fotoğrafa karakterini photoshopta vermen gerekiyor.

 

Senin için güzel bir kadını fotoğraflamak mı, fotoğrafladığın kadını photoshopla güzelleştirip, bambaşka hale getirerek yeniden yorumlamak mı daha keyifli?

Tabi ki güzel bir kadını çekmek keyifli ama photoshop yaparken de kişinin vücuduyla istediğim gibi oynayabildiğim için ayrı eğleniyorum. Ben 3D’ye benzeyen fotoğraflardan hoşlanmıyorum, ne kadar sektör bunu talep etse de ben hoşlanamıyorum. Benim yaptığım retouch o kişiyi mermer haline getirme üzerine kurulu değil, biraz daha kusurlu bir yerde bırakıyorum, cildini tamamen pürüzsüz yapmıyorum.

 

Fotoğrafçı olmanın sende yarattığı deformasyonlardan bahseder misin?

Oooyyy çokkkk! (gülüyor)… Şöyle ki ses sanatçısı şan eğitimi alır sesi daha iyi olsun diye, bir gurme dilini geliştirmek için farklı farklı lezzetler tadar. Fotoğrafçının durumu da gözünün hızlanmasıdır. Gözünün hızlanması demek; çok şeyi çok hızlı fark etmek demektir. Yani saça, kıyafetin duruşuna, kızın duruşuna, bakışına, ışığa o an da saniyelik karar verip hakim olmak gerekir. Gözün hızlanınca da aktif yaşantıda hayat birazcık zor tabi… Çok fazla kusur fark edebiliyorsun. Bir sürü insandan da duydum, bir süre sonra kusur sever hale geliyorsun.

 

Bu deformasyon özel hayatındaki seçimlerine de yansıyan bir durumdur herhalde…

Tabii ki, toplamda insansın çünkü… Bazı insan konuştukça güzelleşir, bazısı konuştukça çirkinleşir. İstediği kadar altın orana sahip olsun, sohbet edemedikten sonra bir anlamı yok.  Daha çok kişinin kendi içinde bir stili ve uyumu olması gerektiğine inananlardanım. Sokakta öyle şeyler görüyorum ki çok acayip… İnsanlar gördüğü ‘’O’’ kişi olmak istiyor, ama “O” olmaya çalışırken doz çok önemli.

 

 “O” olmak istiyorlar diyorsun. Son yıllarda en çok olmaya çalıştıkları “O” kim?

Son yıllarda değil aslında, her zaman öyleydi. Elegan-Güçlü! Çalışan kadın stili, güçlü ve biraz maskülen kadın tipi ama kesinlikle tarzı olan.

 

Kaşesi yüksek bir fotoğrafçı mısın?

Yani Türkiye standartları için aralarda diyebilirim, çok pahalı sayılmam ama ucuz değilim J

 

Yerli ya da yabancı fark etmez, özellikle çalışmak istediğin bir model ya da modacı var mı?

Türkiye’de ya da yurt dışında özellikle  şu kişiyi fotoğraflamalıyım dediğim biri yok. Büyük markaların hepsini çekmek istiyorsun çünkü işler şöyle yürüyor; daha büyük prodüksiyonlar yapılıyor, elbette çok daha büyük imkanlarla büyük prodüksiyonlarla iş yapmak istersin.

 

Piyasadaki fotoğrafçı popülasyonu hakkında ne düşünüyorsun?

Evet, 5D’si olan herkes fotoğrafçı… Bunun bir sorun olduğunu düşünmüyorum, yüzyıllardır herkesin kalemi var ama herkes şiir yazamıyor. Şuan da kendine moda fotoğrafçısı diyen herhalde 500 kişi vardır ama gerçekten bu işten para kazanan ilk 30 fotoğrafçıdır.

 

Sosyal sorumluluk projelerinde fotoğraf çekimleri yapılıyor ama arşivleri karıştırdığında 3-5 sene önce birebir aynı pozların çekilmiş olduğunu görüyorsun. Bu konuyu nasıl yorumlarsın?

Ben bunun geçekten ahmakça bir şey olduğunu düşünüyorum çünkü ben bunu görüyorsam başkaları da görüyordur diye düşünmeleri gerekir. Bana her zaman samimiyetsiz geliyor. Yani bir şey yapılacaksa ben yapıyorumdur, ben istediğim için öyledir, ben seçiyorumdur. Zaten yapılmış bir şeyi tekrar etmek anlamsız. Esinlenebilirsin, baktığın herhangi bir şey sana bir şey hissettirebilir, o hissettirdiği şey seni bir yere götürebilir ama birebir almak bana çok salakça geliyor.

 

Yakın zamanda hayata geçirmeyi planladığın projelerin neler?

Video art yapmak istiyorum, videoyla uğraşmak istiyorum, bana eğlenceli geliyor. Mesela fashion film days’de Özlem Kaya için yaptığım bir videonun ilk gösterimi yapıldı. Bir video projesi de var, kimlerle yapacağımız ve nerede çekeceğimiz vs. belli ama şu an da açıklayamam. Aynı zamanda bir otelle de flört halindeyiz. Otel için bir moda çekimi yapacağız, yani oteli kullanarak otelin unsurlarını kullanarak ama moda çekimi. Onlar da kendi PR larında kullanacaklar yani çamaşır makinasının bile podyumda yürüyerek geldiği reklamlar var artık, moda bir şekilde aktif.

Bir kaç yıla kadar reklam fotoğrafı da çekeceğimi düşünüyorum ve reklam yönetmenliği yapmaktan önce sanırım kliple yürümeyi tercih ederim.

 

Hadi Kelime Oyunu Oynayalım.

 

FOTOĞRAF = DÜNYA

 DEKLANŞÖR = PhaseONE

MODEL = KADIN

MODA =ALGI

SEKS = SEKS

AİLE = HUZUR

BASIN = PR

MAGAZINE = MUST HAVE

POP = ANDY WARHOL

BALON = OYUNCAK

UÇURTMA = RÜZGAR

KADIN = BELİRLEYİCİ

IŞIK = HERŞEY

ÇOCUK= AİLE

SANAT=ALGI

İSTANBUL = HAYAT

PARA= GELİR/GİDER

AŞK= ACI

 YEMEK = HASTAYIZ

 DÜNYA = GEZİ